Korktuğum şey olmaya başladı. Asker gecikmeli de olsa bazı doğru adımlar attı ya, bazı dönek solcular, jakoben liberaller ve hazırcı muhafazakarlar hemen sanki muharebe meydanında yenilmiş asker muamelesi yapmaya başladılar onlara. Oysa ne bir baş eğen ne de bir baş eğdiren var ortada. Olanların tamamı gecikmiş bir normalleşmenin ifadesi. Her şey düzene giriyor, yerli yerine oturuyor. Üstelik bu gelişmelerin önünü açanlar da akıl ve feraset sahibi yeni komutanlar. Şimdi doğru işler yapan komutanlara diz çöktürülmüş, baş eğdirilmiş muamelesi yapmanın iyi niyetle, vatan sevgisiyle bağdaşır bir yanı var mı?
***
Son günlerde basını izliyorum, askeri eleştirme hakkı ve seçeneği herkes için varken, sanki intikamcı duygularla saldırıyor bazıları. Darbecilerle 20 yıldır mücadele eden ben bile hayretle izliyorum bu linç çığlıklarını. Askere veya hükümete yeni dönemle ilgili yönelttikleri yapıcı bir öneri yok. Mesela askeri okullardaki müfredata dair parlak bir eleştiri hala görmedim. Ordudaki teşkilatlanmanın yerine yeni bir şey önermiyor bu çevreler ama "Koşaner yargılansın" diye nara atıyorlar köşelerinde. Tamam, Koşaner'i sözlerinde suç unsuru varsa yargılayalım, peki ama bu çığırtkanlığı yapan sicili bozuk adamları ne yapacağız? Mesela yazısına "Koşaner yargılanmayacak mı?" diye başlık atan Hasan Cemal'i. O, Osmanlıyı batıranlardan Cemal Paşa'nın torunu Hasan Cemal ki tüm 28 Şubat boyunca askeri müdahaleye gerekçe imal etmiştir köşesinde. Refah-Yol Hükümeti'ni dedesine benzeyen generallere köşesinde kaç kez gammazladığı önümdeki dosyada duruyor. Peki, ekranlarımızın ünlü "anchorman"ı Ali Kırca'yı ne yapacağız? 28 Şubat'ta Genelkurmay karargahından gelen malzemeleri televizyonunda yayınlayan ve psikolojik savaşın gönüllü neferliğini yapan, kitleleri zehirleyen birinin yargılanması gerekmez mi? Ya Ertuğrul Özkök. Gazetesini askeri müdahalelerin iletişim aygıtı haline getiren işbirlikçi bir genel yayın yönetmeninin de hukukun, en azından, haysiyet denetiminden geçmesi gerekmez mi?
***
Demokrasi ve hukukun duvarına çarpan herkesin bunun sonuçlarına katlanmasını isterim ben. Bu genelkurmay başkanı olabilir, bir profesör olabilir bir sanatçı olabilir. Ancak, hayatının her periyodunda darbecilerle bazen nefer, bazen işbirlikçi, bazen de psikolojik savaş tetikçisi ilişkisi içine girmiş adamların bugün gönüllü olarak doğru işler yapan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına saldırmalarını tek kelimeyle yüzsüzlük olarak değerlendiriyorum.
Koşaner'i yargılayalım tabii ki, ancak önce mahkeme kapısında siz bir sıraya girin de şu 28 Şubat'ta yediğiniz herzelerin hesabını verin!