• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Devlet kadar taş düşsün başınıza

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.05.2012, 00:00
Bazı konular ve bazı dönemler var ki bizim devletimiz hakikaten masum değildir.
Yanlış kararlar almıştır, yanlış icraatlar yapmıştır, halkına zulmetmiştir.
Ama tarihte kurulmuş hiçbir Türk devletinde bu arızi durumlar yerleşik politikalar haline gelmemiştir.
Türk devletlerinin tamamı tarihe genel olarak adaletin hüküm sürdüğü organizasyonlar olarak geçmiştir.
Hiç şüphe yok ki, bir çağ değişiminin kaotik ortamı içinde kurulmuş olan ve soğuk savaş gibi bir küresel gerilim-tehdit ikliminde gelişimini sürdüren Türkiye, yakın geçmişinde türlü yanlış uygulamaların içinde olmuştur.
Ancak bütün Türk devletleri gibi, Türkiye Cumhuriyeti de, kimyası iyi, adalet mantığı sağlam ve halkının mutluluğunu isteyen bir devlettir.
Bundan şüphe duyduğum zamanlar olmuştur, ancak şimdi hiç şüphe duymuyorum.
Bu devletin tercihini hep demokrasi yönünde belirlemesinden de bunu anlamak mümkündür.
***
Devlet konusuna şundan böyle bir giriş yaptım:
1 Mayıs 1977'de Taksim'de yapılan İşçi Bayramı kutlamaları 34 kişinin öldüğü olaylara sahne olmuştu.
Aradan 35 sene geçti; bu geçen sürede bir güç, bize bu katliamı devletin yaptığına inandırdı.
Aradan 35 yıl geçti ve gerçekler ortaya çıkmaya başladı.
Meğerse Maocularla Lenincilermiş birbirini vuranlar, panik yaratıp insanların ezilmesine neden olanlar.
Kim söylüyor bunu?
Halil Berktay...
Kim Halil Berktay?
O dönemin Maocu liderlerinden.
Şimdi Boğaziçi Üniversitesi'nde profesör.
Belli ki vicdan kapakları ancak buraya kadar direnebildi.
Çok ilginçtir, aynı saptamayı öldürülen DİSK Başkanı Kemal Türkler taa o yıllarda yapmış:
"Bunu yapan Maocu gruplar" demiş DİSK Başkanı.
Ama bir güç, bütün bunları bizim gözümüzden kaçırdı ve muhakeme kapsamımıza sokmadı.
Peki, tam 35 yıl Türk devletine söven, onu katil ilan eden bizlerin bu zavallı devlete bir özür borcumuz yok mu bugün?
***

Devlete saldırı yelpazesi o kadar geniş ki, şimdi düşünüyorum, bu devlet hakikaten güçlü devletmiş, zira bu kadar içten darbeye başka hiçbir devlet dayanamazdı herhalde.
İşte size bir örnek daha:
Bölücü terörle mücadele 1984'lü yıllarda başladı. Bu mücadele zor bir mücadeledir. Devletin karşısındaki dost-düşman bütün dünyanın desteklediği bir terör örgütü. İçerde halk tabanı var. İşte böyle bir örgütle mücadele ederken devlet, mesela faili meçhul yapmış mıdır?
Evet yapmıştır.
Keşke yapmasaydı ama bu yanlışlar olmuştur.
Fakat bir başka şey daha olmuştur: 1977 yılında Taksim'deki katliamı devletin yaptığını söyleyenler ve bu yalana bizi 35 yıl inandıranlar, daha doğrusu o güç, bu sefer de Güneydoğu'da devletin 20 bin faili meçhul cinayet işlediğini söyledi ve koca bir toplumu buna inandırdı.
Hiç kimse, Prof. Ümit Özdağ hariç, polis kayıtlarındaki 1250 fail meçhul rakamını görmedi, o sayıya inanmadı.
Hepimiz devletin 20 bin insanını sorgusuz sualsiz infaz ettiğine inandık.
Birden topraktan kemikler çıkmaya başladı.
Asit kuyularından kemik fışkırıyordu.
'Vay be' dedik, "Bizim devlet de ne gaddarmış böyle!"
Sonra...
Kuyulardan çıkan kemikler hayvan kemiği, topraktan çıkan kemikler 150 senelik çıktı.
Peki, ne olacak şimdi?
Türk devletine atılan bu iftiraları kim temizleyecek?
İftira atarken, abartırken herkes var, sıra özre gelince ortada kimse yok.
***
Örneklere devam edelim:
Ayhan Çarkın eski bir özel tim polisi.
Uyuşturucu müptelası, kafayı kırmış birisi.
Kamuoyunun önüne çıktı bir sürü hikaye anlattı.
Terörle mücadele edenleri suçladı, devleti suçladı.
Mehmet Ağar'ı suçladı.
Öldürdükleri isimlerden söz etti.
Öldürdükleri insanların nerede gömülü olduğunu göstereceğini söyledi.
Savcı aldı 'hadi göster' dedi.
Gösterdiği yerlerde hiçbir bulguya rastlanmadı.
O zor günlerde terörle mücadele uğruna kendi kızı Yasemin'i kaybeden Mehmet Ağar şimdi cezaevinde yatıyor.
Suç işlediği için değil, Taksim katliamını devletin yaptığına bizi inandıran o güç, bize ve yargıçlarımıza Mehmet Ağar'ın mutlaka suçlu olduğuna inandırdığı için.
***
Bu öyle bir pataloji ki, devleti suçlamakta sınır tanımıyor. Ya da pataloji filan değil, bu vatanda, milletle devlet arasına husumet ve güvensizlik sokmak isteyen bir elin, bir aklın marifeti.
Koca koca insanlar çıkıp "PKK'yı devlet kurdu" diyebiliyorlar.
Bu yalana bugün, bu ülkede milyonlarca insan inanıyor, biliyor musunuz?
Sadece bugünü değil, geçmişte olan ve gelecekte olacak korkunç(!) eylemlerden de devlet sorumlu tutuluyor.
Mesela deniliyor ki 1915'de 1 milyon Ermeni'yi katlettik, ne katletmesi, soykırım uyguladık.
Aradan bir asır zaman geçmiş, şimdi bu adi yalana inanmamızı, bu asla işlenmemiş insanlık suçunu kabul etmemizi ve onursuzca başımızı öne eğmemizi istiyorlar.
Kim istiyor bunu?
O güç, yüzyılın başında imparatorluğumuzu yıkan ve vatanımızı işgal eden ülkelerin parlamentoları ve tabii onların içerideki acenteleri...
Sadece geçmişte bu devletin ne kadar kötü olduğuna inanmamız yetmiyor onlar için, gelecekte de kötülük yapacak ve suç işleyecek bir devlete sahip olduğumuza inanmamızı istiyorlar:
"Devlet Alevileri ve Kürtleri asimile edecek" deniyor.
"Devlet insanları fişliyor, fırsat bulunca imha edecek" diyenlerin sayısının az olduğunu mu sanıyorsunuz?
İlkokul çocuklarına süt dağıtan devletin çocukları bilerek zehirlediği yazıyor bugünlerde gazetelerde.
Ne demek lazım bilmiyorum ki...
Bu durum karşısında 'ilenç' hakkımı kullanıyor ve "Devlet kadar taş düşsün başınıza emi" diyorum.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA