Gün boyu nefeslerimizi tutup bekledik; Balyoz davasının kararı açıklanacaktı.
Ancak mahkeme bir türlü kararı açıklayamadı.
Bir kısım meslektaş mahkemenin borsanın kapanışını beklediğini söylüyordu ama benim kanaatim daha farklıydı. Ben anlamıştım ki mahkeme sanıklara ceza yağdıracaktı.
Nitekim öyle de oldu; 34 sanık dışında bütün sanıklar "darbeye eksik teşebbüsten" ağır cezalar aldılar.
Elbette hukuki süreç henüz bitmedi. Bu sürecin bir de yüksek yargı safhası var. Ancak görünen bir gerçek var ki bir darbe girişimi hukukun duvarına fena halde çarpmış ve buradan siyasi tarihimizi etkileyecek bir sonuç çıkmıştır.
***
Bu dava mahiyeti itibariyle siyasi tarihimizin en önemli davalarının başında geliyor.
Bir kere tarihte ilk kez bir darbe girişimi, daha doğrusu bir darbe teşebbüsü yargılanıyor.
Bizim siyasi tarihimizin bir darbeler tarihi olduğu göz önüne alınırsa bu davanın ilk olması büyük önem ve anlam kazanıyor.
Çünkü Türkiye'de yakın zamana kadar darbe yapmanın da darbeye teşebbüs etmenin de her hangi bir müeyyidesi yoktu. Bir bakıma darbecilerin doğal bir dokunulmazlığı vardı. Darbe heveskarları zamanın ruhunun artık bu tür bir iktidar ele geçirme yöntemini kabul etmeyeceğini anlayamadılar.
Diğer taraftan Balyoz darbe teşebbüsünün bir önemli özelliği daha var: Bu girişim 28 Şubat postmodern yönteminin sonuç alıcı olmadığına inanan subayların tekrar eski silahlı modele dönüşünü ifade etmekteydi.
Dün mahkemenin verdiği kararlar elbette tartışılacaktır ama bu davanın uydurma delillerle yapıldığı iddialarının koca bir saptırma olduğu herkes tarafından bilinmelidir.
Bu davaya ilişkin delil dosyalarını benim gibi okuma imkanı bulanları buna inandırmak imkansızdır.
Devletin resmi belgeleri, askeri savcılık kararları, Gölcük belgeleri ve dönemin komutanlarının ifadeleri çok kuvvetli bir delil durumu ortaya çıkarmıştır.
O nedenle mahkemeyi verdiği karardan dolayı eleştirmek beyhudedir. Bana göre mahkeme hukuki bir karar vermiştir.
***
Şurası ayrı bir gerçektir, hiç kimse 70 yaşına merdiven dayamış generallerin ağır cezalar almasından mutluluk duymamalıdır. Duyanlar varsa ben onların ruh sağlığında şüphe ederim.
Ancak yine kimse unutmasın, bu ülke darbelerden ve darbecilikten korkunç yaralar almış bir ülkedir. Bir yerde bir darbe girişimi veya bir darbe teşebbüsü varsa ve hukuk bunun üzerine gitmiyorsa asıl büyük felaket odur. Bu nedenle ben mahkemelerin iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum.
Bu davanın sonuçları demokrasimizi kesin olarak güçlendirecektir. Bir kere artık herkes bilecektir ki Anayasa'nın meşru saymadığı hiçbir yöntem iktidar elde etme aracı olarak kullanılamaz.
Kurumlar ve kişiler hiçbir devlet görevini ve yetkisini Anayasa'da tanımlanmamış bir biçimde kullanamaz.
İktidar mücadelesinin milli iradeyi aşan bir şekli olamaz.
Bundan böyle meşru olmayan iktidar arayışları ister teşebbüs halinde olsun, ister gerçekleşsin mutlaka hukukun duvarına çarpacaktır.
27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların, Balyozların, Eldivenlerin hukukun pençesinde hesap verdiği gibi.
Yaşasın laik, demokratik, hukuk devleti!