• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Başbakan ve yeni anayasa

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.02.2013, 00:00
1991 yılından bu yana Başbakan Erdoğan'ı izleyen birisiyim. Bugün bir siyasi karakter olarak kendisini iyi tanıdığımı sanıyorum. Başbakan'ın uzun siyasi hayatında son on yıl iktidar makamında geçti. Türkiye tarihinin en keskin ve en ilginç olaylarını yaşadık bu on yılda. Türkiye, Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde hem içeride hem de dışarıda büyük hamleler yaptı, büyük değişimler yaşandı. Hem fiziki değişimler yaşadık hem de köklü zihniyet değişimleriyle yeni bir ülke algısı oluşturduk. Türk halkı ülkenin gittiği istikametten memnun olmalı ki on yıllık AK Parti iktidarına ve liderine açtığı krediyi artırarak sürdürüyor.
***
Bu on yıllık süreçte Tayyip Erdoğan'ın sergilediği liderlik başlı başına önem taşıyor. Erdoğan'ın tarihsel önemi ve liderliği üzerine bugün doktora tezleri yazılıyor, önümüzdeki yıllarda daha çok bilimsel incelemenin ve araştırmanın konusu olacağından hiç kuşku yok. Ancak bugünlerde bir husus çok dikkatimi çekiyor. Başbakan Erdoğan daha önce tanık olmadığım bazı siyasi davranışlar sergiliyor. Mesela Kürt konusundan bahisle daha önce hiç kullanmadığı "Siyasi hayatıma mal olsa da" gibi ifadeler kullanıyor. Kategorik olarak, hem kişisel hem de hükümet politikaları açısından pek hazzetmediği BDP'yle işbirliği yapabileceğini söylüyor. Üstelik bu safhada Türklüğü de içeren, yanlış anlamalara müsait ve fakat birlik ve beraberliği sağlamaya matuf sözleri kolayca söylüyor.
Bu sözlerden Başbakan Erdoğan'ın iç dünyasında siyasete ve kendi konumuna dair bazı yeni kararlar aldığını anlıyoruz.
Bir kere Başbakan artık "Hangi sözü söylersem oy kazanırım veya kaybederim" diye bir düşüncenin içinde değil. Devlet adamlığı kimliğini particilik kimliğinin çok önüne geçirdiği anlaşılıyor.
***
Zira Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin önündeki belli meseleleri çözemediği takdirde bugüne kadar ki başarıların da istikrarlı bir zemin üzerinde verimli sonuçlar vermeyeceğini görüyor.
Örneğin, mevcut parlamenter sistemle Türkiye'nin yeni vizyonu örtüşmüyor, bu nedenle başkanlık sistemini zorunlu görüyor.
Örneğin, terör meselesini Türkiye'nin büyük devlet olma özlemlerinin önündeki en büyük engel olarak görüyor ve bunu çözmek için siyasi hayatının en büyük riskini alıyor.
Örneğin, Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacı olduğunu görüyor ve on yıldır iktidarda olan AK Parti'nin Türkiye'ye yeni bir anayasa kazandıramamış olmasının bir başarısızlık olarak tarihe geçeceğini biliyor.
O nedenlerle de çıkarlarını kollayan bir siyasetçi gibi düşünmüyor, zira öyle olsaydı bu netameli konulara hiç dokunmaması gerekirdi. Çünkü bu iktidarın arkasında git gide yükselen bir halk desteği var. Yukarıdaki sorunlar konusunda hiç risk almasa da halk Tayyip Erdoğan'a destek vermeye devam edecek.
Fakat gelişmelerden anlıyoruz ki Başbakan Erdoğan kendine ve partisine değil, tarihe oynuyor. Mesela son yaptığı anayasa açıklaması her türlü riski nasıl göze aldığını gösterir mahiyette.
Ne diyor Başbakan?: "Mart ayı sonuna kadar bir uzlaşma olmazsa, MHP ve CHP'ye gideriz. Onlarla anlaşamazsak BDP'yle anlaşırız."
Bu risk alma kararlılığı umalım ki Türkiye'yi yeni bir anayasaya kavuştursun!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA