ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone iyi bir diplomat, ancak iki dilli bir diplomat. Tüm iki dilliler gibi sözlerinin ön yüzünde bir şey söylüyor; ancak beraberinde örtük bir biçimde ikinci bir dil kullanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesinde çıkan mülakatında yaptığı gibi...
Konuşmalarına bakarsanız Türkiye'yi önemseyen birisi ABD Büyükelçisi. Ancak aynı konuşmaları birazcık dikkatli şerh ederseniz bilinçaltında Türkiye'ye bir üçüncü dünya ülkesi bakışı olduğunu görürsünüz.
O yüzden zaman zaman ders veren, iç işlerimize karışan, aba altından sopa gösteren sözlerini çatal bir dille adrese teslim yapmaktadır.
Bunları gördükçe ve tabi Amerika'nın küresel aptallıklarına tanık oldukça bir zamanlar çok sevdiğim bu ülkeden şimdi neden çok rahatsız olduğumu daha iyi anlıyorum.
Ve tabi, bütün dünyada Amerika'dan neden bu denli nefret edildiğini de...
TWİTTER BİR VERGİ KAÇAKÇISIDIR!
Tabii ki Twitter öncelikle benim için Amerikalı bir vergi kaçakçısı şirkettir. Bizim Anayasa Mahkemesi'nin ise vergi kaçırmak için ülkemizde büro açmayan, yargı kararlarımıza uymayan bir şirketin korunmasını üstlenmesi tuhaftır.
Diğer yandan ABD Büyükelçisinin ülkesinin "sanal emperyalizm" araçları olan bu şirketleri koruması, savunması çok doğaldır.
Ancak, bu araçların bir özgürlük kriteri olarak sunulması ve onlara bir tür dokunulmazlık atfedilmesi ve insanların haber alma özgürlükleri bağlamına sokulması tam bir riyakıktır ve söz konusu büyükelçi tam da bu riyakığı yapmaktadır.
Nedenine gelince...
Çatal dille paralelcilere destek veren büyükelçi, Wikileaks'den hiç söz etmiyor mesela.
Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'nin başına gelenlerden, bu adamın şimdiki durumundan hiç söz etmiyor.
Amerikalı Asker Bradley Manning'in insanların haber alma hakkı için yaptığı eylemlerden dolayı nasıl işkence görüp hayatının karartıldığından da bahsetmiyor.
NSA çalışanı Snowden'in ABD'nin yediği naneleri açıklamasına dair hiçbir şey söylemiyor meraklı ABD Büyükelçisi.
BAKIN ABD NELER YAPTI MEDYAYA:
Küba'da hükümet darbesi yaptırmak için Twitter türü bir mekanizma kurduğu haberlerini geçiyorum; ABD hükümeti hem Wikileaks olayında hem de Snowden olayında medya üzerine ağır bir baskı kurmuş, ABD ve Avrupa'nın en önemli gazetelerinin merkezleri CİA yetkilileri tarafından ablukaya alınmıştır. Yayınlanan belgeler CIA'nın denetiminden geçmiş belgelerdir.
122 devleti ve hükümet başkanlarını nasıl dinlediklerini açıklayan Snowden'in ortaya çıkardığı belgelerin ancak yüzde 1'ini yayınlayabildi ünlü Guardian Gazetesi. Başka yayınlayamadı çünkü Amerikalılar tarafından açıkça tehdit edildiler.
CNN'nin yaptığı " Ulusal güvenlikle ilgili gizli bilgilerin ifşasına araç olmamak" açıklamasına ne demeli?
Yüksek Amerikan vatanperverliği mi, yoksa devlet baskı ve korkusu mu bu açıklamayı yaptıran?
Siz Amerikan devletini bu konularda Türkiye kadar naif mi zannediyorsunuz?
Ya İngiliz hükümetinin yaptıklarına ne demeli?
İngiliz hükümeti Guardian Gazetesini kapatmakla tehdit etti. Bu kadar mı? Hayır, İngiliz istihbaratçılarının gözetiminde bilgisayarlarını matkapla parçaladılar gazeteciler.
İki dilli ABD Büyükelçisi bunları gizleyebileceğini sanıyor, oysa bu gerçekler Ocak ayında YouTube'da dolaştı durdu.
Bütün bu gerçekleri Türk halkı biliyor. O nedenle de, ABD Büyükelçisi iki dille konuştukça sevimsizleşiyor.
ABD Büyükelçiliğinde akıllı danışman çocuklar vardı; neredeler onlar?
KILIÇDAROĞLU'NA YUMRUK...
Kınıyorum, herkes kınamalı. Allah'tan bir serseri yumruk. Siyasette şiddetin ne kadar iç bulandırıcı olduğunu bir kere daha gördük dün.
Ama bir şey daha gördük...
Kılıçdaroğlu'nun çarpık bir kafaya sahip olduğunu.
Nefret duygusuyla siyaset yaptığını...
Dün kendisine yapılan o saldırıyı ve verilen tepkileri siyasetin dilinin normalleştirilmesi için kullanıp müthiş bir siyasi bilgelik örneği göstereceği ve Türkiye'yi rahatlatacağı yerde, o ne yaptı?
Başbakan Erdoğan'a hakaret...
En ağır laflar ve ithamlar...
O atılan serseri yumruğu insanların nefret duygularına tavan yaptıran bir dopinge dönüştürme kurnazlığı...
Dün bunu yaptı CHP lideri ve çok kötü yaptı.
Yine de geçmiş olsun!