• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

"BON POUR L'ORİENT" YA DA KÜRTÇE OKULLAR

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.09.2014, 00:00
Etnik taassup hem tehlikeli bir ruh halidir hem de ahmakça bir ırkçılık türüdür.
Tehlikeli bir ruh halidir, zira bir toplumun varlığını ve geleceğini tehlikeye sokacak ne kadar patoloji varsa üretecek bir potansiyele sahiptir. Kendi etnik kabileniz için olmadık aşırılıkları yaparken başka etnik kümeleri kendi varlığınıza düşman hale getirirsiniz.
Aynı zamanda ahmakça, akılsızca bir akıl yürütme biçimi vardır etnik aşırılığın. Kendi ırkçı nefsini ve etnik fantezisini tatmin için kendi çocuklarını akılsızca feda edebilir.
İşte ülkenin Güneydoğusunda güya Kürtçe eğitim veren okullar kuruyorlar. Üstelik bunu militanca dürtüyle kanun ve kurallara aykırı bir biçimde yapıyorlar.
Ne olacak o okulu açınca? Oradan mezun olan çocuk Kuzey Irak'ta mı eğitimine devam edecek?
Batılılar 19. Yüzyılda kendi üniversitelerinde okuyan doğulu öğrenciler için değersiz bir diploma verir ve üzerine de "bon pour l'orient " yazarlardı.
Yani "doğu için yeter de artar bile" anlamına gelen bir ibare.
O çocuk içinde yaşadığı toplumun dünyasına yabancılaşırsa ne elde edeceksiniz?
Hiçbir şey, ya terörist ya da çoban olacak!
Herkes ciddi olmalıdır. Dünyada özerk, hatta federal yapılarda bile resmi dilin dışında bir dille eğitim görülen bir okul düzeni yoktur.
Ana dil ancak yardımcı bir dil olarak öğretilir ki, bu hükümet bu hakkı Kürt vatandaşlarımıza çoktan tanımıştır.
O zaman bu etnik çirkeflik niye?

KÜRTLER NİYE DÜRÜST DAVRANMIYOR?


Bu ülke çok zor günlerden geçti. Kürt vatandaşlarımız işkence gördüler, yerlerinden yurtlarından edildiler. Faili meçhuller sıradan olaylardan sayılır olmuştu. Bırakalım bunları, ülkenin tüm Güneydoğusunda olağanüstü hal vardı.
O günler çok geride kaldı. Türkiye, demokratikleştikçe onlarca yılın sorunlarını çözme konusunda daha çok siyasi araç kullanmaya, daha barışçı yöntemlere başvurmaya başladı.
Siyaset ve devlet riske girerek PKK ile masaya dahi oturdu. Örgütün lideri açıkça "Kürt sorunu Türkiye'nin demokratikleşme perspektifi üzerinden çözülecek" görüşünü açıkladı.
Bu söz sadece Abdullah Öcalan'ın görüşü değil, aynı zamanda bir mutabakatın temel hükmüydü.
Buna göre PKK 2 ay içinde silahlı güçlerini yurt dışına çekecekti.
Hani nerde?
Hani silahlı mücadele dönemi bitmiş, siyaset dönemi başlamıştı?
PKK olduğu gibi duruyor. Dağa adam taşıyor. Verdiği hiçbir sözü tutmuyor. Devletin kanun ve nizamını aşağılamak için her türlü etnik çirkefliği yapıyor.
Bunun hesabını soran bir hükümet ve devlet iradesi ortada görülmüyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız dünkü esnaf konuşmalarında o bölgede artık "kepenklerin indirilmediğini" söylüyor.
Kepenkler indirilmiyor olabilir ama şu anda orada devletin ve egemenliğin ne kadar remzi varsa hepsi etnik bir cüretle indiriliyor.
Heykel dikiyorlar ve bazı yetkililer ülkenin Cumhurbaşkanından o bilgiyi gizliyorlar.
Okul açılıyor ve devletin okula vurduğu mührü pervasızca gelip söküyorlar.
Herhangi bir Türk vatandaşı devletin vurduğu bir mührü sökecek olsa ne olur acaba?
Bütün bunlar bir yana, benim en fazla rahatsız olduğum durum şudur: Kürtler hem çözüm sürecinden memnun olduklarını söylüyorlar hem de PKK'nın yaptığı bu etnik kışkırtmayı neredeyse keyif alarak izliyorlar.
İster istemez biz de açıkça soruyoruz: ey siz Kürtler..biraz dürüst davranmanız gerekmiyor mu?

ORADA NELER OLUYOR?


Kimse kimseyi kandırmasın, şu anda Güneydoğu'da kötü şeyler oluyor. Bize "bekleyin, sabredin güzel şeyler olacak" diyenlere inanmak istiyoruz. Peki, güzel şeyler olmazsa ne olacak? Bunu bize kimse söylemiyor.
Bakın, ben size şu anda orada nelerin olduğunu bir iki örnekle anlatayım:
Van ilinde şu anda yargı işlerinin yüzde 60'ına PKK'nın mahkemeleri bakıyor.
Başkale ilçesinde koskoca bir PKK kampı açıkça faaliyet gösteriyor.
PKK açıktan vergi topluyor.
Belediyenin tüm ihalelerini PKK'nın şirketleri alıyor.
Yol boylarına PKK çadırları kuruluyor, PKK bayrakları açılıyor ve her çadırın önünde silahlı bir PKK militanı bekliyor.
Her yerin ayrıca PKK'lı kaymakamı, zabıtası vs. var ve onların borusu ötüyor.
Devleti ve kanunları hatırlatan kamu görevlilerine müdahale eden ve "çözüm sürecine zarar verme" diye uyaran valiler dolu Güneydoğuda.
Milletin midesi bulanmasın diye burada kesiyorum ama bu hükümet ve onun yönettiği devlet bilsin ki bütün bu rezillikleri biliyoruz.
İnşallah başarılı olursunuz ve inşallah bize söyledikleriniz doğru çıkar.
Aksi halde bu rezaletlerin hesabını verecek bir merci arayacağımız kesindir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA