"Kutsal aile" kavramı konusunda tartışma yaratan "Aile Sırları" haftanın
ağır topu. Babalarının kaybolmasından üzerine buluşan Weston ailesinin öfke, nefret ve hayal kırıklıkları dolu ilişkileri sizi şaşırtıcak. Ortaya çıkan sırlar ise sarsacak. Önce özetler:
Beverly ve Violet Weston'ın üç kızı ve bir torunu vardır. Ailenin reisi Beverly'nin ortadan kaybolmasıyla aile Oklahoma'daki evlerinde bir araya gelir. Babalarını bulma derdindedir. Ancak ilaç bağımlısı Violet'ın nevrotik halleri, büyük kızı Barbara'yla tartışmaları hayatlarını kabusa çevirir. Barbara bir taraftan ergenliğe giren kızının sorunlarıyla uğraşırken kardeşi Ivy'nin yaşadığı yasak aşkı öğrenir. Her aile ferdinin kendini aşan sorunları vardır. Olaylar aile bireylerinin geleceklerini değiştirecek bir yere doğru gitmeye başlar.
ANNE-KIZ İKTİDARI
"Aile Sırları" ansızın yüzünüze inen bir tokat gibi. Korkusuz. Sakınmasız. Babanın kaybolması üzerine anne Violet ve büyük kızı Barbara arasında aile reisliği konusunda yaşanan mücadeleyi anlatıyor. Bu mücadeleye ailenin diğer üyelerini de dahil ediyorlar. Filmdeki yemek sahnesi bu mücadelenin yaşandığı doruk anlarından biri. Her daim mutsuz Violet dominantlığıyla masanın haleti ruhiyesini dibe vuruyor. Barbara da ondan aşağı kalmıyor. Böylece herkes kendi dünyasında yaşarken birden yüzleşmek istemedikleri durumlarla baş başa kalıyor.
"Aile Sırları" kadın karakterlerin ağırlıkta olduğu bir film. Violet evliliği boyunca mutlu olamamış, ilaçlarla avunmuş. Eşi Beverly ise alkolde aramış mutluluğu. Bu evden eksik olmayan teyze Mattie Fae ise ilişkilerin kilit kişisi. Ailenin büyük kızı Barbara başarısız bir evliliğin pençesinde. Ortanca Karen ailenin kara koyunu. Küçük kız Ivy ise ezilen. Hayatları can kırıklarıyla dolu. Üç kızkardeşin kış bahçesinde oturup dertleştiği an bende Çehov'un "Üç Kız Kardeş"ini çağrıştırdı.
Erkekler daha çok kenar süsü filmde. Gerçi ailenin erkek üyelerinin (özellikle Charles, Little Charles) sessiz oldukarına bakmayın. Onlar da aile sırlarının bir parçası. Az görünüp, az konuşsalar da hikayenin kırılma noktasını oluşturuyorlar.
Mekan bu filmin olmazsa olmazı. Özellikle de "aile evi". Bozkırın ortasında tek başına duran bir ev. Sessiz. Tekinsiz. Yönetmen bu evi metafor olarak da kullanıyor filmde. Bakım olmadıkça köhne hale geliyor ev. Özen gösterilmedikçe bozulan ilişkiler gibi.
Yazar Tracy Letts'in kendi oyunundan uyarladığı filmi John Wells yönetiyor. "The Company Men" filmiyle tanıştığımız Wells zor bir konudan temiz bir iş çıkarıyor. Onun oyuncu yönetimine hayranım. Ben Affelck hakkındaki olumsuz fikirlerim ilk kez onun yönettiği (The Company Men) filmle değişmişti.
Aslında bu oyuncu performansına dayalı bir film. Başta Merly Streep, Julia Roberts ve Ewan McGregor olağanüstü bir oyunculuk gösterisi sunuyor. Diğer oyuncuların çizgi üstü performanslarını da unutmamalı. Özellikle de rolleri sınırlı olsa da keyifle izlediğim "Chris Cooper" ve "Margo Martindale"yi.
Sözün özü; ilişkiler üzerine müthiş bir film "Aile Sırları". Merakla beklediğime değen bir çalışma. Bakalım yönetmen John Wells bize daha ne güzellikler izletecek.
Haftanın Filmi
!F İzmir
!F birbirinden güzel filmleri sinemaseverlerle buluşturmaya devam ediyor.
İşte !F'in hafta sonu programı: Short Term 12 / Kısa Dönem 12, Dallas
Buyers Club/Sınırsızlar Kulübü, Chips Thrillers/ Ucuz Heyecanlar, The Selfish Giant/Bencil Dev, Dom Hemingway, Under The Skin/ Derinin Altında