• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

Son Kuşlar

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21.06.2014, 00:00
Türk Sineması'nın özgün kalemlerinden, entelektüel camianın nev'i şahsına münhasır isimlerinden biriydi Ayşe Şasa. Sinema sanatıyla uğraşan, sinema konusunda düşünce üreten birçok kişi üzerinde emeği vardı. Senaryolarını yazdığı filmlerle kendi ruh dünyasında yaşananları görünür kılıyor; aynı zamanda toplumumuzdaki toplumsal değişme tanıklık ediyor; küçük insanların büyük dünyalarından unutulmaz dramlar yaratıyordu. Ayşe Şasa'nın sinemada kadın kimliklerinin inşaasında da rolü büyüktür.
Yeşilçam'ın altın yılları diyebileceğim 1960'larda senarist olarak çalışmaya başladı Ayşe Şasa. O yıllarda moda olan Marksizm'i seçmişti kendisine politik duruş olarak. Entelektüel açıdan üzerinde büyük etkisi olacak Kemal Tahir ile onu ilk eşi Atilla Tokatlı tanıştırdı. Bu dönemde eşinin çektiği "Son Kuşlar" filminin senaryosunu yazdı. Son derece naif bir üslubu olan film, liseli bir kızla genç bir erkeğin aşkını konu alır. Bugün kaybolmuş olan İstanbul da fonda onlara eşlik eder. Filmde, genç kız, ablası ve annesiyle yoksul bir mahalleye sıkışıp kalır. Ne yazık ki kendi kaderini kendisi çizmeyecektir.
Yine o yıllarda senaryosunu Safa Önal ile yazdığı "Ah Güzel İstanbul" kaybolmakta olan İstanbul'a bir ağıt gibidir. Filmde seyyar fotoğrafçılık yapan Haşmet ile artist olmak için köyünden kaçan Ayşe'nin tanışmaları ve yakınlaşmaları anlatılır. O yıllar, köyden kente göçün başladığı yıllardır. İstanbul asla bir daha eski İstanbul olmayacaktır.
Ayşe Şasa "Utanç" filminde bu kez fabrika işçisi bir genç kızla delikanlının aşkını yazar. Kadın artık üretime katılmıştır. Bir erkek gibi emek sarf etmektedir. Buna rağmen hala toplumda söz hakkına sahip değildir. Hiç unutmam, naylon bir gecelik giydiği için delikanlı tarafında ucuz kadın olmakla itham edilir. Zeki Müren'in sesinden yükselen "Mühürlü gözlüm" bu yarım kalan aşkı anlatır. Yıllar içerisinde 'Köroğlu', 'Cemile', 'Unutulan Kadın', Arkadaşım Şeytan', 'Yedi Kocalı Hürmüz', 'Harun Reşid'in Gözdesi', 'Toprağın Kanı', 'Ve Recep ve Zehra ve Ayşe', gibi önemli filmlerin senaryosuna imza atar.
Sabahattin Ali'nin hikayesinden yola çıkarak yazdığı "Gramafon Avrat"ta yine yarım kalan bir aşkı anlatır. Yusuf Kurçenli'nin yönettiği filmde Türkan Şoray da harika bir oyunculuk çıkarır.
Ayşe Şasa 1980'li yıllarda ağır bir psikolojik rahatsızlık geçirir. Konulan teşhis şizofrenidir. 10 yıllık inziva dönemi sırasında sinema piyasasından tamamen çekilir. Bu dönemden sonra, özellikle İbn Arabi'nin 'Fususu'l-Hikem'inin de etkisiyle düşünsel anlamda kendisini değiştirir ve nihilizmden tasavvufa uzanan derin bir yolculuk yapar.
Türk Sineması'nın altın kalemi Ayşe Şasa geçtiğimiz günlerde Hakk'a yürüdü.
Üzerine ışıklar yağsın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA