İsmi kadın pedini çağrıştırdığı için pek çok espriye maruz kalan iPad'i çok önemsiyorum. Bilgisayar artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Her yere yanımızda taşımak istiyoruz üstelik.
Biz gazeteciler mesela, eskiden gazeteye haber, yazı, fotoğraf göndermek için ne zorluklar çekerdik. Editörlük yaptığım dönemlerde İstanbul dışındaysam bulunduğum yerdeki faksın başından saatlerce ayrılamazdım. Arkadaşlar her bir sayfayı fakslarlardı çünkü görebilmem için.
Şimdi yanınızda laptop varsa anında neler olup bittiğinden haberdar oluyorsunuz. Yazıları da okuyabiliyor, gönderebiliyor, sayfanın tamamını da görebiliyorsunuz. Dünyada neler olup bittiği hakkında da bilgi sahibisiniz.
Yine eskiden bir konu hakkında bilgilenmek için vaktimizin çoğunu arşivde veya kütüphanelerde geçirirdik. Şimdi bir tıkla bütün bilgi ayağınıza geliyor.
680 GRAM
Diz üstü bilgisayarları yanımızdan ayıramayacağımıza göre onun pratik ve kolay taşınabilir olması da giderek önem kazanıyor. İnsan elinde 3-4 kilo ağırlıkla dolaşmak istemiyor. 1 kilo bile fazla geliyor. İşte şimdi karşımızda 680 gramlık yeni buluş iPad var. iPhone'un daha büyüğü, 4 tanesinin yan yana getirilmişi. O bir tablet. Dokunmatik ekranlı tablet bilgisayarı.
En çok ismiyle dalga geçiliyor. Aslında "pad" bloknot anlamına geliyor ama herkesin aklına ilk gelen şey "kadın ped"i oluyor. İntenette şu espriler dolaşıyor tanıtımı yapıldığından beri: "Mavi sıvıyla sızdırmazlık testi yapılmış mıdır?", "Daha yüksek hafıza için maksi boy almak mı gerekir?", 28 günde bir mi şarj edilecek?", "Beyaz pantolonla güvenli bir şekilde kullanılabilir mi?", "Bunun kanatlısı da var mı?"
DİJİTAL GAZETE
Espriler bir yana, iPad'in esas hedefi yayıncılık sektörü. Gazeteden dergiye ve kitaba kadar yakın gelecekte her şey dijital olacak. Şu anda bile e-kitap satışları kağıt baskı kitaplarını geçmiş durumda. Zaten iPad'i tanıtan Steve Jobs, konuşmasında "yayın dünyasına baraj kapaklarını açıyoruz" demiş. Ve tanıtımda dünyanın en büyük yayıncılık kuruluşları ve New York Times gazetesinin yöneticilerinin hazır bulunması da yakında gazete ve dergileri iPad'de okuyacağımız gösteriyor.
Beni en çok bir dokunmayla ekranda beliren klavyenin Q klavye olacak olması düşündürüyor. F klavyeyle yazmaya alışmış biri olarak, yazı yazmam çok zor olacak!
Takım elbisesiz CEO
Gelelim Apple'ın Ceo'su olan Steve Jobs'a. Henüz 23 yaşındayken 1 milyon dolar servete sahip olan Steve Jobs, bir yıl sonra bu serveti 10 milyon dolara, iki yıl sonra ise 100 milyon dolara çıkaran bir dahi. 34 yıl önce evinin garajında Apple Computer'i kuran Jobs'un pek de parlak olmayan bir eğitim hayatı bulunuyor. "Oraya gitmezsem başka hiçbir yere gitmem" diyerek Reed Koleji'ne kaydoluyor ama daha ilk sömestrde okulu bırakıyor. Okulu bırakıyor ama okulun kampüsünde, boşalan yurt odalarında kalmaya devam ediyor.
1974 yılında Atari şirketinin elektronik teknisyeni aradığını öğrenince başvuruda bulunuyor. Ama kimse hırpani kılıklı ve hippileri andıran genci işe almak istemiyor. Ama Jobs'da kararlı. "Ya işe alırsınız, ya polis çağırırsınız" diyor. Sonunda işe geceleri gelmesi ve kimseyi rahatsız etmemesi koşuluyla kabul ediliyor. Doğu öğretilerine meraklı Jobs'un bir de Hindistan macerası var. Dilenci kılığında dolaşan, sahip olduğu her şeyi dağıtan Jobs, ABD'ye döndüğünde arkadaşı Steve Wozniak'ı ikna ederek elma bahçelerinden esinlenerek Apple Computer'i kuruyor.
Milyar dolara yakın serveti var ama o giyime, lükse önem vermiyor. Geçtiğimiz çarşamba bütün dünyanın karşısına her zaman olduğu gibi yine siyah kazak, yüksek belli jean pantolon ve spor ayakkabılarla çıktı. Giysilerinin hiçbiri marka değildi ve üzerinde binlerce dolarlık herhangi bir aksesuar yoktu. Belinde kemeri de.
Biz şimdi iPad'i tartışırken, o "acaba daha ne icat edebilirim?"in peşinde.