Çocuklar Duymasın dizisinde yer alan "baba-kız" ve kayınpeder-damat" konuşmasını o kadar çok önemsiyorum ki, bugün de bu konuya değinmeyi sürdürüyorum.
Dün dizinin yapımcısı, senaristi her şeyi olan Birol Güven'le de konuştum. O da özellikle baba-kız konuşmasının Türk televizyonunda bugüne kadar yayınlanmış en önemli sahne olduğuna dikkat çekiyor. Bence de öyle. Bir milat.
Bu sahne bir manifesto olarak haftada bir yayınlanmalı televizyonlarımızda.
Yayınlanmalı ki evlenirken kızlarını "bu evden gelinlikli çıkıyorsun, ancak kefenle geri dönersin" diye uğurlayan babalar devri kapansın.
O babalar bu sahneyi izledikçe ne büyük bir hata yaptıklarını görerek ağlasın.
Kızlarını geleneklere uymak ve kendi güvenlerini sağlamak adına koruyamayan, sahip çıkamayan anneler ağlasın.
Yaşamla tek başına mücadele etmek zorunda kalan kızlar ağlasın.
Ağlasınlar ki aynı yanlışlar tekrarlanmasın.
SOKAĞA ATILANLAR
Eğer anne ve babalar, çocuklarını koşulsuz severse, yeni doğurduğu bebeğini sokağa atan annelerle karşılaşmayız böylece. Niye böyle bir davranış içine girer bir kadın? Ya evlilik dışı bir ilişki yaşamıştır ya da tecavüze uğramıştır. İkisini de ailesine anlatamamıştır korkusundan. Zamanında anlatsa belki kürtaj olacak, çocuğu doğurmak zorunda kalmayacak ya da aile yanlış yaptığı halde kızlarına ve torunlarına sahip çıkacak. Çünkü yanlış yapan kızları. Doğuracağı çocuğu da torunları. Aile birbirbirine kenetlenirse bir çözüm bulunur mutlaka.
Çünkü çocukları yetiştiren anne ve babalar. Anne-babalık görevi, çocuğun sadece karnını doyurmak, üstüne başına giysi almakla bitmiyor. Onlara doğruyu ve yanlışı öğretmekle de yükümlüler. Ve kendilerini korumayı öğretmek.
Türk anne ve babaları, kızlarını "erkekler"den korumak için eve kapama yolunu seçiyorlar. En kolay yöntemin bu olduğunu düşünüyorlar. Oysa yapılması gereken tehlikeli olduğu düşünülen erkeklerin eğitilmesi, sonra da kızlara kendilerini bu tehlikeden korumanın yollarını öğretmeleri.
BİNLERCE HATİCE VAR!
Erkeklerden söz etmek yasak! Cinsellikten söz etmek yasak! Kadın-erkek ilişkilerinden söz etmek yasak! Kendi vücudunu tanımadan evlenip anne olan kadınların ülkesi burası. Ya da hayal aleminde yaşayan kızların.
Dizide bir taraftan da Seyyar Tayyar ve kızı Hatice'nin hikayesini izliyoruz. Hatice okutulmamış, çalıştırılmamış, evde kısmetini bekleyen genç bir kız. Sadece televizyon seyrettiği için orada gördüklerine yönelik bir dünyası var. Baba evinde göremediklerini koca evinde görmeyi hayal ediyor. Evden kurtulmanın yolunun kocaya varmak olduğunu düşünüyor. Ve karşısına kim çıkarsa onunla kendine bir gelecek kuruyor. Sonrası hayal kırıklığı...
Hepimiz insanız, hepimiz hata yapabiliriz. Hata yalnız erkeklere mahsus değil ki erkeğin yaptığı her hatayı affedelim. Bir de böyle bir anlayış hakim bizde. Kızlar ve kadınların asla hata yapmaması istenir. Hataların bedelini tek başına üstlenmesi istenir. Evlilik dışı bir ilişkinin bedeli hamile kalan kadına ve bebeğe ödetilir.
Çocuklarımızı koşulsuz sever, önce doğruları ve yanlışları öğretir, sonra da olura yanlış karar verse de yanlarında olacağımızı hissettirirsek, yanlış yapma oranı da azalır. En azından hatalar paylaşılır. Çocuklar korksa, çekinse de attıkları adımları büyükleri ile paylaşırlarsa hatalardan geriye hemen dönülebilir.