Kimisi diyor ki; evli, iki çocuklu bir kadın tek başına niye tatile çıkar? Onlara göre sorun evli bir kadının özelikle de iki küçük çocuğu olan bir kadının, ailesini bırakıp bir yerlere gitmek istemesi. Yanlış olan bu. Evli ve iki çocuklu bir kadının hobisi, kendine ait bir hayatı olamayacağını düşünüyorlar. Ya ailesi ile birlikte tatile çıkar ya da evinde oturur. Ne o öyle, tabletini, makinesini alıp tatile çıkmak! Hem de dünyanın bir ucuna gitmek. Gidersen başına kötü bir şeyler gelmesine izin vermiş olursun. Böyle düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. Kadını, erkeği böyle düşünüyor. Dolayısıyla onlar kadını suçluyor.
Kimileri de kadının kurye olduğunu düşünüyor. Özellikle Amsterdam'a gidip geldiği için, uyuşturucu mafyasının kuryesi olma olasılığı üzerinde duruyorlar. Onlara göre de, eğer tatil amaçlı gelmiş olsa, seyahatini aktarmalı olarak planlar, gidişte ya da dönüşte, Türkiye'den gidip geldiği ülkelere ziyarette bulunurdu.
SUÇLU KADIN!
Türkiye tatili sırasında bu seyahatlerin gerçekleşmesinin altında bir bit yeniği olduğuna inanılıyor. Böyle düşünmelerine gerekçe olarak da, "Madem bu kadar çok harcama yapacak parası vardı, niye böyle kötü ve ucuz bir yerde kalıyordu?" tezini öne sürüyorlar.
Ya da işin içinde aşk olduğunu düşünüyorlar. Kadın kocasından sıkıldı, internet üzerinden sevgili buldu. Onula tanışmak için Türkiye'ye geldi. Ama aradığını bulamadı, bunun üzerine diğer adaylarla tanışmak için Amsterdam ve Almanya'ya gitti. Ee, çapkınlık yapmanın bedeli de böyle kötü olur işte.
Kısacası çoğumuza göre kadının başına gelenlerin suçlusu yine kadın! Bir kadının başında bir erkek olmadan sokaklarda dolaşmasını, tatile çıkmasını anlamak yerine, kadının böyle bir hakkı olmadığını içselleştirmeye çalışıyoruz.
Kadınların sokaklarda güvenli bir şekilde dolaşmasını sağlamak için gerekli koşulları hazırlamak yerine, kadınlara sokağa çıkmamayı öneriyoruz.
SEKS OBJESİ
Erkekleri eğitmek ve terbiye etmek yerine, kadınları eve kapamak daha kolay geliyor. O yüzden de turist bir kadın gördüğünde kendinden geçen, onları potansiyel seks objesi olarak gören erkekleri eleştirmek yerine, onları bir hayal dünyasının içine sokarak kendilerini dev aynasında görmelerini sağlamayı tercih ediyoruz. Medyamız yıllarca, çıtkırıldım kocalarının ilgisizliğinden bunalan bu kadınların Türk erkeklerine hayran olduklarını sanmalarına izin verdi. Toplum da buna inanmayı sürdürüyor.
Kendi kadınlarına da, "Uslu olun, elinizdekiyle yetinin, boş hayallere, yüreğinin götürdüğü yere git masallarına inanmayın, yoksa başınıza bu işler gelir" demeye devam ediyor.
Ne var ki, esas tehlike dışarıda değil evde! Evden dışarıya çıkmayan kadınların, en yakındaki erkekler tarafından öldürülmesi hız kesmeden devam ediyor. Hala sorunu kadın sorunu olarak görmeye devam mı edeceğiz?