• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

İçimizdeki ben

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04.03.2013, 00:00
8 Mart haftasındayız. Yani Dünya Kadınlar Günü. Kadınların yüzyıldır süregelen özgürlük mücadelelerinin kutlandığı ve dünyadaki kadın-erkek eşitsizliklerine dikkat çekilen bir gün.
Amaç, eşitsizliği, adaletsizliği, haksızlığın ortadan kalkmasını sağlamak. Kadınların ezildiği bir dünya kimsenin işine gelmez aslında. Ne kadının ne de erkeğin. Ama toplum bunu anlamamakta direniyor ve erkeğin kadından üstün olduğuna inanmak, herkesin de buna inanmasını sağlamak için güç kullanarak, bir cinsin diğeri üzerinde hakimiyet kurmasının devam etmesini istiyor.
Dediğim gibi bunun kimseye yararı yok. Gelinen nokta ortada. Dünyada ve ülkemizde savaş, yoksulluk, adaletsizlik, mutsuzluk, sıkıntı hakim.
Peki, çıkış yolu ne? Hepimizin eşit olduğunu kabullenmek.
Son kitabı "Rüya Çığlıkları" ile gündemde olan uyku bozuklukları ve rüya analizleri üzerine master yapan psikiyatr Doç. Dr. Nusret Kaya, yıllardır "Esas olan bir tek canlı var yeryüzünde; o da içimizdeki ben" diyor.
Yani beynimiz ve kuyruğu. Yani beynimiz ve omurilik.

KADIN-ERKEK FARKI YOK
"Yaradan, bu evrensel kuyruklu canlıyı mutlak eşit olarak yaratmıştır. Yani bu esas canlıda kadın- erkek farkı bile yoktur. Bu eşitliği hissetmeyen her insan kibir günahı işler. Kibir de hepimizin bildiği gibi şeytanidir. Cinsiyetlerin ayrışması, ancak ve ancak doğru sinirlerin doğru kullanımıyla mümkündür" diyor Nusret Kaya.
Doğru kullanım şu demek oluyor: "Anatomi kitaplarına baktığımızda omuriliğimizin omurga kanalının 20 cm. kadar üstünde sonlandığını ve bütün omurilik kanalının suyla dolu olduğunu görürüz. Dolayısıyla beyin ve kuyruğu, yani esas canlı bir ağaç gibi kökteki suyla beslenmektedir. Yaşam enerjimizi sağlıklı kullanabilmemiz için de mutlaka doğru su kaynağını kullanmamız gerekir."
Doğru su kaynağına gelince; "Kadın anatomisinde vajina yani kutsal kase, erkek anatomisinde ise penis yani fallus'tur. Yani erkek omuriliğindeki penis sinirini, kadın da vajina sinirini diğer kök organlarının çok önünde kullanmalıdır."

GÜZEL GÜNLER GELECEK

Nusret Kaya'ya göre, kullandığımız kök bizi kadın veya erkek yapar. Yoksa bu sinirler çalışmaz. Elektrik kablosu kopuk olur. Kutsal kaseyi öğrenemeyen kadın dişi olamaz, olamayınca erkeğini de fallusla barıştırması mümkün olamaz. Aynı şekilde erkek de kadına kutsal kaseyi yaşatamıyorsa fallusu ile barışamaz ve erkek olamaz.
Kısacası diyor ki, kadının da erkeğin de cinselliğini yaşaması ve cinsellikten haz alması gerekiyor. Özellikle de kadının. Çünkü doğru sinirleri kullanmazsak diğer sinirler devreye giriyor ki, anüs, mesane gibi bu kök organları bizi hayvani ve savaşsever yapıyor.
"İnanıyorum ki, günümüzde yaşanan kavgalar, çatışmalar, savaşlar, terör, ırkçılık, sahtekarlık, hoşgörüsüzlük alt beyinde birbirimizi bulduğumuzda ve birbirimizi sevgi ile kucakladığımızda sona erecek. İnsanlığın bu barbar çağı ne kadar sürer, bunu bilmiyorum. Ama bir gün barış rüzgarları esecek gezegenimizde. Kadının erkeği, erkeğin kadını daha iyi anlayacağı, gerçekten bütünleşecekleri günler gelecek" diyen Nusret Kaya'ya inanmaktan başka tesellimiz yok.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA