Başbakan Erdoğan, 17 Aralık süreci sonrası AK Parti'den istifa eden milletvekilleri için "Aramıza bazı tuzluklar sızmış" demişti.
CHP'nin Ekmeleddin İhsanoğlu'nu resmen aday gösterdiği 111 imzalı dilekçedeki iki imzaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
İdris Bal ve Hami Yıldırım...
Cemaate yakınlığıyla bilinen ve AK Parti'den istifa eden bu iki milletvekilinin CHP'nin dilekçesine imza koyması ne anlama geliyor?
Hani CHP ile cemaat arasında bir ilişki yoktu?
Bu ikiliyi CHP'ye eklemleyerek kim, nereye, ne mesaj veriyor dersiniz?
Kılıçdaroğlu'nun sol gözü ve 21'ler...
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, çok yaratıcı bir siyasetçi.
Çatı adaya karşı çıkan 21 milletvekiline aba altından sopa gösterirken verdiği örnekten belli.
"21 Blackjack oyunudur, ama çok riskli bir oyundur..."
Yani diyor ki; Ekmeleddin İhsanoğlu için imza atmayanlar bir daha vekil olamaz...
Engin Altay'ın poker kültürü kuvvetli olabilir...
Ama partisinin yakın tarihi konusunda ezberini tazelemesi gerekiyor.
Yıl 2010...
Baykal, kaset komplosuyla istifa ettirilmiş...
Kılıçdaroğlu aday olacak ama tereddüt ediyor.
Önder Sav ekibi hemen devreye giriyor ve Kılıçdaroğlu'na destek açıklaması hazırlıyor.
O dönemin vekillerine 'Bunu imzalayan bir sonraki dönemi garantiler' mesajı veriliyor.
Birkaç fire hariç vekillerin tamamı basıyor imzayı...
Sonra ne mi oldu?
104 kişilik vekil grubunun 76'sı 2011 seçimlerinde liste dışında kaldı.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığı için imza atan vekilleri bekleyen son da farklı olmayacak...
Niye mi ?
Kılıçdaroğlu'nun sol gözünde bir problem var da ondan...
Meselelere hep sağ gözüyle bakıyor.
1 yıl sonra listeyi hazırlarken solu yine görmeyecek.
İstese de göremez ...
Cemaate, merkez sağa , İstanbul baronlarına, Beyaz Türklere, eşe -dosta kontenjan ayırmak zorunda.
Geriye ne kalacak ki, bu vekilleri de yazsın listeye...
21'i riskli bulan Engin Altay, cemaat destekli 111 imzaya bu kadar güvenmese iyi olur...
Değişmez kuraldır...
İhtilal önce evlatlarını yer...
Tıpkı 2011'de olduğu gibi...
Katılımcı belediyecilik budur işte
İzmirliler çok şanslı...
Çünkü bu kentte atacağı en küçük adımı bile halka soran bir belediye başkanı var!
Hayvanat Bahçesi'nde bir fil mi doğdu...
Hemen internetten İzmirlilere soruyor...
Filin adını ne koyalım?...
Aziz Kocaoğlu'nun katılımcı belediyecilik anlayışı bununla sınırlı sanıyorsanız yanılıyorsunuz...
Doğal Yaşam Parkı'nda doğan deve için de aynı yöntemi izledi...
İnternetten sordurdu...
Devenin adı ne olsun?
Yeni alınan vapurlar, yeni fuar alanı...
Allah'ı var, hepsinin adının ne olacağına Kocaoğlu sayesinde İzmirliler karar verdi.
Tabi en nihayetinde o da bir insan...
Hepimiz gibi kusurları var...
Bazen sormayı unutabiliyor...
4.5 milyon İzmirlinin hayatını doğrudan etkileyecek ulaşım düzenlemesini kimselere sormadı mesela...
Millet yollarda perişan oldu...
Ama kızmıyoruz kendisine...
Yoğun bir insan çünkü...
En kısa sürede hatasını telafi edip, İzmirlinin gönlünü alacaktır.
Bunu yaparken fazla yorulmasına da gerek yok...
Doğal Yaşam Parkı'ndaki alageyikler bu yıl ilk kez doğum yapmış...
Büyükşehir Basın Bürosu'nun yolladığı fotoğraflara baktım, yeni doğan yavru çok şirin...
Kocaoğlu'nun fil ve deveden sonra bu yavru alageyiğin ismini koyma işini de İzmirlilere bırakacağından hiç şüphem yok.
E katılımcı belediyecilik, halkı yönetime dahil etme, birlikte yönetme anlayışı da zaten budur...
Daha ne bekliyordunuz ki...