CEYDA DİNÇBAKIR
Tüm dünyada kendi işyerinden aşıran çalışanların yarattıkların değer kaybının yıllık 100 milyar dolar civarında olduğu hesaplanıyor. (William I. Sauser, Jr., Auburn University) Bu rakamın ne kadarının bizim ülkemiz için geçerli olduğunu anlamak zor çünkü bu alanda yapılmış ciddi bir araştırma bulmak neredeyse imkansız gibi.
R.C. Hollinger and J.P. Clark'a göre işyerlerinde meydana gelen hırsızlıkların az bir kısmı yüzde 5, belki de 10 gibi ciddi hırsızlıklar ve bunlar doğal olarak hapisle sonuçlanıyor. Asıl ürkütücü olan ise yüzde 90'ı oluşturan ve yekün tutan kısmı. Hani şu şirket arabalarını bazen kendi özel işlerimiz için kullanmamız, çocuğun ödev çıkışlarını işyerinin yazıcısından alıvermekte sakınca görmememiz veya "Ne olacak canım" deyip A4, tel zımba, yapıştırıcı, dosya gibi ofis malzemelerini çantalarımıza koyup eve götürüyoruz ya işte onlar.
Küçük de olsa 'hırsızlık' sayılabilecek bu davranışları sergileyen çalışanlar, maddi durumu kötü olanlarını bir kenara bırakırsak, işletmeye birebir zarar vermek adına yaptıkları aşikar. Ama küçük ama büyük işletmeyi zarara uğratacak bu davranışlar, önemsenmese de çalışanların işletmeye bağlılıklarıyla birebir ilişkili. Çok çalışanlar ancak hakettiği maaşı alamadığını düşünenler, patronuyla arası kötü olanlar, zam alamayanlar, terfi ettirilmediğini düşünenler vb. hepsi de işletmeye kızgınlıklarını bir şekilde giderme yolunu arıyorlar. Biz de bu hafta çalışanların 'hırsızlık' davranışlarının altında yatan nedenleri Yeni Asır İnsan Kaynakları okuyucuları için araştırdık.
İşyerinde hırsızlık yaşanması, nedenleri ve çözüm önerilerini ortaya koymak oldukça güç. Davranış Bilimleri Enstitüsü - Proje Yöneticisi ve Eğitmen, Uzm. Endüstri ve Örgüt Psikoloğu Burcu Çanacık'tan, işyerinde hırsızlık konusu ile ilgili görüşlerini aldık ve gördük ki; bu konu da halen Türkiye'de neden ve sonuçları ile çözüm önerileri olgunlaşmamış konular arasında.
Uzman Endüstri ve Örgüt Psikoloğu Burcu Çanacık, büyük miktardaki maddi hırsızlıkların ahlaki olarak yeterince olgunlaşmamış çalışanlar tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor. Bu hırsızlıkları ise ciddi maddi sıkıntıların tetiklediğini belirten Çanacık, işyerinde de sağlıklı bir kontrol ve güvenlik sisteminin olmaması da bu türden hırsızlıkları kolaylaştırdığı düşüncesinde.
Kurumdaki çalışma süresinin, hırsızlık üzerinde farklı açılardan etki yarattığını söyleyen Çanacık, "Uzun süredir kurumda çalışanların iç sistemleri çok daha iyi tanımaları ve kontrol sistemlerini devre dışı bırakabilmelerini sağlayacak bilgiye sahip olmaları hırsızlığı daha kolay hale getiriyor. Ancak, uzun süredir kurumda çalışanların çoğu aynı zamanda kuruma bağlı çalışanlar, bu nedenle de hırsızlık oranı bu çalışanlarda çok yüksek değil" diye konuştu.
Kuruma bağlı olmayan ancak ahlaki olarak ciddi bir suç kapsamına girecek hırsızlık da yapmayacak olan pek çok çalışanın ise işyerinden ufak tefek şeyler "yürüterek" küçük intikamlar aldıklarını ve kendilerini hoş tuttuklarını anlatan Burcu Çanacık, bu durumun ise çalışanların hayal kırıklığı yaşadığı durumlarda ortaya çıktığını belirtiyor ve ekliyor:
"Örneğin, çalışan kendisine verilen maaşı yetersiz bulan bir çalışan, yol avansının tamamını harcaması gerekmemiş olsa bile fatura üzerinde harcamış göstererek 3-5 lira da olsa hırsızlık yapabiliyor. Tek başına kuruma hiçbir zararı olmayan bu davranış, kurum genelinde pek çok çalışan tarafından yapıldığında ciddi zararlara yol açabiliyor."
Tüm bunların yanı sıra irili ufaklı maddi hırsızlıkların dışında, pek çok çalışanın, özelikle kuruma bağlılığı düşük çalışanların çaldığı ve takibi çok zor olan, çok değerli bir şeyin varlığından söz eden Çanacık, en değerli 'hırsızlık'lardan biri olarak 'zaman hırsızlığı'nı gösteriyor. İşyerinde motivasyonları ve bağlılıkları düşük olduğu için pek çok çalışanın, internette veya benzeri iş dışı konularla vakit harcayarak daha verimsiz çalıştığını söyleyen Çanacık, bunu kuruma verilebilecek en büyük zarar olarak gösteriyor.
Neler yapılabilir?
İşyerinde yaşanan "hırsızlık"lara karşılık önlem almanın yollarını gösteren Burcu Çanacık, kurumlara tavsiyelerde bulundu. Büyük hırsızlıkların takibi için şirketlerin kontrol mekanizmaları geliştirmesini öneren Çanacık, bu mekanizmaları özellikle üst düzey için yoğunlaştırmak gerektiğini vurguladı.
Yapılan bir araştırmadan örnek veren Burcu Çanacık, çalışanlar ne kadar üst düzey ise, çaldıklarında da maddi kayıpların o denli zarar verici olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Küçük hırsızlıkları kontrol etmek zordur. Bu nedenle çalışanların bağlılığını artırmak, pek çok konuda faydalı olacağı gibi, bir çalışan için küçük ancak kurum genelinde kümülatif zarar getiren ufak tefek hırsızlıklar için de önleyici olacaktır.
Verim artışı gerek
Zaman hırsızlığını da aynı şekilde, çalışan bağlılığını artırarak önleyebiliriz. İnternet konusunda kısıtlama getirmek artık pek de işe yaramıyor. Çalışanlar kurum tarafından engellenmiş sitelere farklı aracı web siteleri üzerinden ulaşabiliyorlar. Ayrıca, internet dışında da pek çok zaman hırsızı mevcut: Uzun ve sık kahve molaları, motivasyon düşüklüğü nedeniyle işin yapılması gerekenden yavaş yapılması vb. Bu nedenle geçici çözümlerden ziyade kalıcı verim artışı istiyorsanız, çalışanlarınızın işlerinden, iş ortamlarından, ilk amirlerinden memnuniyetini artırmak ve kuruma bağlılıklarını sağlamak ilk atacağınız adım olmalıdır."
