Haziran geçti bile. Milletvekili seçimleri, piyasaların durması, kararsızlık, belirsizlik, Ramazan etkisi, Meclis Başkanı seçimi, hükümet beklentisi, koalisyon dedikoduları, siyasilerin atışmaları derken elde var sıfır... İşler yürümüyor, projeler hayata geçemiyor, konserler iptal... Sabırla beklemekten başka bir şey daha yapıyoruz. Bol bol sinema... İyi ki iyi filmler var...
***
Charlize Theron'ı beğenirim. Güney Afrika doğumlu Amerikalı iyi bir oyuncu. Güzel de... Bu kez Gillian Flynn'in ("Kayıp Kız/ Gone Girl" ün yazarı) filme çekilen "Karanlık Yerler- Dark Places" inde oynamış. Hem de çok iyi... Sıkı bir polisiye gerilim filmi. Zaten siyasi hayatta yeterli gerilim yaşıyoruz, aman bir de sinemada gerilmeyelim diye düşünmeyin ve bu filmi izleyin, pişman olmayacaksınız...
***
Sosyal medyada memleketin nabzını yoklamak, tanıdık tanımadık binlerce kişiyle bire bir haberleşmek pek hoş oluyor da, mavi ışık gözlerimizin canına okuyor.
Kitaba sarılıyoruz. O kadar okuyacak şey var ki! O mu, bu mu derken, birinin sihrine kapılıveriyorsunuz. Sürükledi mi, başka bir dünyadasınız. Beni kendi düşler dünyasına en iyi çeken yazarlardan biri Zülfü Livaneli. "Serenad" ve "Kardeşimin Hikayesi"nden sonra "Konstantiniyye Oteli" de elimden düşmedi. Ezgilerine hayran olduğum Livaneli müzik kariyerinin üzerine taşıdığı yazarlığıyla okuyucularını mest etmeye devam ediyor... Hep, bu ülkenin harika bir Kültür Bakanı olur diye düşündüğüm Zülfü arkadaşım iyi ki siyasetin içinde değil, iyi ki bir zamanlar Belediye Başkanı seçilmedi diye bayram ediyorum...
Vakit bulamazdı ki, yazamazdı ki... Bizler de onun romanlarından mahrum kalmaz mıydık?
***
Tarihi, geçmişi araştırmayı seviyorum. En büyük düşlerimden biri zaman makinası olmuştur. Gelecekte yaşanacaklardan ziyade geçmişte yaşananların seyircisi olmayı istemişimdir. Üç boyutlu bir film seyreder gibi... Şimdiye kadar bilim adamları zamanda yolculuk için imkansız sözünü hiç kullanmadılar.
Fizik felsefesi uzmanı Dr.Wilson, fizikçilerin "kapalı zamansı eğri" olarak tanımladığı, bir kişiyi yolculuğa çıkaracak ama olduğu yere getirecek bir portalın mümkün olabileceğini belirtiyor.
Einstein'la 100 yıl önce konuşulmaya başlayan teoriler Hawking'in teorileriyle daha da gelişiyor. Uzayda kara delikler konuşulurken ardından solucan delikleri gündeme geldi. Bizlerin ve çocuklarımızın görmesi belki mümkün olamayacak ama, insanoğlu günün birinde zamanda yolculuğa çıkabilecek. Ben buna inanmak istiyorum...
***
Okurken ve araştırırken bazı rastlantılar dikkatimi çekiyor ve ürperiyorum. Örneğin 4 Temmuz ilginç bir tarih. 4 Temmuz 1776'da ABD kuruldu. 4 Temmuz 1826'da ABD'nin ikinci başkanı John Adams ve aynı gün ABD'nin üçüncü başkanı Thomas Jefferson bu dünyadan göç ettiler. Kader beşinci başkan James Monroe'yu da 1831'in 4 Temmuz'unda yakaladı.
***
Bir de doğduğu gün ölenler var. Örneğin üç Oscar ödüllü İsveçli sinema ve tiyatro oyuncusu Ingrid Bergman 29 Ağustos 1915'de dünyaya gelmiş ve 29 Ağustos 1982'de hayatını kaybetmiş.
Yeşilçam'ın unutulmazlarından Kenan Pars'ın da (esas adı: Kirkor Cezveciyan) doğum tarihi 10 Mart 1920, ölümü 10 Mart 2008...
***
İnsan biraz meraklı olunca bu tür tarihsel ve talihsel rastlantılara da tanık oluyor...