• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BİPOLAR BOZUKLUK ARMAĞAN PINAR ADANAR

BİPOLAR BOZUKLUK

armagan.adanar@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.10.2016, 00:00

Bipolar bozukluk beyin kimyasındaki seratonin, dopamin gibi bazı kimyasalların dengesinin bozulmasıdır. Bunun nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte hastalığın nedenleri olarak genetik, biyokimyasal, psikososyal bir takım nedenlerin olduğu konusunda bilim dünyası uzlaşmaya varabilmiştir. Yaşam olayları; sevilen birinin kaybı, hamilelik, lohusalık, yaşam koşullarında değişiklik, evden başka bir şehire taşınma gibi duygu dünyasına hasar verebilecek, kişiyi olumsuz yönde etkileyebilecek sorunlar da bu hastalığı tetikleyebilmektedir.
Peki her sevdiğini kaybeden insan bu rahatsızlığı yaşar mı? Elbete hayır işte bu noktada diğer etkenler de devreye giriyor; kişinin ailesinde psikiyatrik öykünün olup olmaması da diğer belirleyici etkenler kadar önemli.

BEYİN KİMYASIYLA İLGİLİ

Halkımız bir ruhsal rahatsızlık ortaya çıktığında bir neden yani bir suçlu arar. "Ekonomik sıkıntılar yaşıyorum ondan hastalandım, kaynanam beni anlamıyor, istemiyor ben de bunu kafama taktım bundan hastalandım, eşimle sorunlarım var bu yüzden hastalandım" gibi. Oysa ki bu şekilde düşünmek çok da doğru değildir. Bir insanın şeker hastası olması nasıl elinde olmayan bir durum ise bu rahatsızlık da insanın elinde değildir.
Kişi istediği için hastalanmamıştır ki hastalık bir seçim değildir. Kişi bu hastalıktan dolayı suçlu, sorumlu değildir. Bu tamamen beyin kimyasıyla ilgili bir durumdur. Hatta bazen bu hastalığın dik seyir etmeyen soft seyreden durumu gözden kaçtığında hastalar işte ben doktora gittim olmadı derler ve en sık rastlanan şeyi yaparlar hacı hoca takımına giderler; içime şeytan mı kaçtı?
Büyü mü yapıldı? Acaba diye düşünerek. Elbette okuyup üflemek ile veya muska ile tedavi olmaz. Bu hastalık çocukluk çağlarında da yaşlılık döneminde de ortaya çıkabilir. Çoğunlukla 20-30 yaşlarında ortaya çıkar.

MUTLU, CÖMERT, ENERJİK

Bazen 10-15 sene hasta hiçbir tedavi görmeden yaşayabilir. Yani hastalık çok uzun süre tekrarlanmaz.
Hiçbir tedavi görmediği halde yaşamını sürdürebilen grup soft gruptur. Yani eserekli dediğimiz insanların bazılarıdır. Bunların ne zaman ne yapacakları belli olmaz, bir an gelir öfke parlamaları olur ardından bir bakarsınız kişi mutluluk kahkahaları atıyordur etrafına, bir bakarsınız çok cömerttir, konuşma miktarı her zamankine göre epey artmıştır, hızlı konuşur ve sürekli anlatır. Uykuları yine bir dönem bozulmuştur.
Uykuya ihtiyaç duyduğu miktar ancak 3-4 saattir.
O kadarcık uykuyla ertesi gün yorgunluk hissetmeden aktivitelerini devam ettirebilir. Para harcama miktarı artmıştır. Daha renkli giyinir.
Daha marjinal takılır. Alkol kullanımı, sigara miktarı artmıştır. Ama bunlar daha soft yani keskin değildir. Bunların olduğu süreler kısadır dolayısıyla çok da kişi ve çevresi tarafından yadırganmayabilir.

KEYİFSİZ, İSTEKSİZ, YORGUN

Bu kesim zaten kliniğe daha çok depresyon dönemlerinde gelir. Çünkü depresyon döneminde her şey kötüye gitmeye başlar duygu dünyasında, keyifsizdir, durgundur, isteksizdir, düşünce ve davranışları yavaşlamıştır. Sanki beyni durmuş gibidir. Hayattan zevk almaz, tolere gücü epey düşmüştür, genel bir yorgunluk ve bitkinlik hali vardır, cinsel isteksizlik, nedeni belirsiz ağrıları vardır, kendini beğenmez, güvensizlik duyguları, sanki kötü bir şey olacakmış gibi endişe ve korkular ortaya çıktığında kişi bu durumdan kurtulmak için yardım ister.
Oysa bipolar bozukluğun soft seyreden durumu çakırkeyif bir ruh hali olduğu için kişide yardım almak aklına bile gelmez. Depresyon ile gelen hastadan geçmişe yönelik öyküyü aldığınızda ancak bu tanıyı koyabiliyorsunuz. Hastaya zaman ayırıp geçmişe dair öyküyü detaylı almadığınızda depresyon der geçersiniz de!! Ama o zaman da hemen değil ama bir süre sonra hastada hastalıktan kaynaklanan ciddi sıkıntılar başlar.

TEDAVİSİ

Kesinlikle ilaç tedavisi uygulanmalı. İlaç tedavisiyle birlikte hastaya ve hastanın ailesine bu rahatsızlık iyice anlatılmalı çünkü bu rahatsızlıkla temelde onlar savaşacaklar. Hasta manik durumu yatıştırıldıktan sonra hastalığı konusunda bilinçlendirilmeli.
Bu hastalığı neler tetikleyebilir iyice açıklanmalı hastaya. Hastanın yakınlarına da bu hastalığın hastanın suçu olmadığı tıpkı şeker hastalığı gibi olduğu tedaviyle beraber düzeleceği ama hastaya destek olmaları gerektiği anlatılmalıdır.
Burada hastanın ailesinin hastaya destek vermesi son derece önemli. Manik dönem geçtikten sonra ise hastaya terapi verilir.
Terapinin nasıl şekilleneceği hastanın durumuna göre değişir. Tetikleyici faktörlerin, duygusal sorunların da hastalık üzerinde etkisi olmuşsa bu sorunlarla başaçıkması için hastaya terapist terapide yardımcı olur. Hastalığını kabullenmesi ve hastalık hakkında bilinçlenmesi için yine terapist hastaya yardımcı olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA