Büyük Başkanımız Aziz Kocaoğlu'nun, Mavişehir'e yapacağı opera sarayının temel atma sözünü verdiği tarihin üzerinden kaç yaprak geçti? Yıllar su gibi akıyor ama işler kaplumbağa hızıyla dahi yürümüyor.
Geçtiğimiz günlerde kentin sosyal ihtiyaçlarından sohbet açtığımız bir arkadaşım, "Karşıyaka'nın doğru düzgün bir oteli yok!" demez mi! Otel olmadan kim gelecek, kim görecek, kent nasıl tanıtılacakmış!
"Yahu bunun için önce gezecek görecek bir yer yaratmak, şehri turizmin çekim gücü haline getirecek değerler inşa etmek gerekmez mi? Yalnızca otel dikmek ne işe yarayacak?"
Bugün küçücük bir Avrupa kasabası bile hiçbir şey bulamasa, kendine özgü ürünlerini, üretimlerini dünyaya duyuracak festivaller düzenliyor. Kendi topraklarından yetişen ünlü bir edebiyatçı, ressam ya da bestecisi varsa, onun hatırası üzerine bir 'kültür kenti' inşa ediyor.
Bizim şehrimizde bir gece gezmesine çıksanız, insanların biraz olsun nefes almasını sağlayacak meydanları, güzelim kordonu, yeşil alanları ve çarşıları kebapçı tezgahlarından yükselen dumanlardan, işportacı pisliğinden, çığırtkanlardan geçilmiyor.
Kent hayatının en hareketli, en eğlenceli saatlerinde araçlar, insanlar, kaldırımları işgal eden masalar, oturanlar iç içe... Yürürken boğulduğunuzu hissediyorsunuz.
Trafik, otopark ve temizlik sorununu bile çözemediğimiz bir şehrin her tarafını otellerle çevirseniz ne yazar!
Şu Mavişehir'e yapılacak opera binası, sanatsal yönden önemli bir ihtiyacı karşılamanın yanında, yaratacağı hareketlilik ve çevresel unsurlarıyla hem İzmir'in hem de Karşıyaka'nın kültür yaşamına adeta sınıf atlatacak.
Ama bitişini geçtim, başladığını bir görebilsek...
Dizileri de cep telefonuyla çekin!
İzlediğiniz dizilerin en hareketli ve merak uyandıran sahnelerini gözönüne getirin. Eskiden olsa silahlı ya da vurdulu kırdılı olaylar ilgi çekerdi. Şimdiyse elinizde her şeyi anında kaydeden, gizli çekim yapan, konum bildiren, mesaj atan, fotoğraf gönderen ve sosyal medyada infial uyandıran bir cep telefonunuz varsa, üstesinden gelemeyeceğiniz alçaklık yok...
Dizilerde şantaj, tehdit, tuzak, entrika, kışkırtma, gammazlama ve can dostlarını birbirine düşürmek için cep telefonu yetiyor.
Tüm kurgu cep telefonları üzerinden ilerliyor! İletişim kurmak, anlaşmak için değil; birbirini yemek, silmek, yok etmek için icad edilmiş mübarek! Cep telefonu olmasa senaristler nasıl yazacaklardı acaba? Olmuşken çekimleri de 'cep'le hallediverin gitsin!