• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
GERÇEKTEN GÜÇSÜZ MÜSÜN? HAKAN URGANCI

GERÇEKTEN GÜÇSÜZ MÜSÜN?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.02.2016, 00:00

Güçsüzlük duygusu kötüdür, adamı yer bitirir. Ama güçsüzlüğe bile alışırsın, barışırsın kendinle, kanıksarsın güçsüzlüğünü. Sen..sonuçta güçsüzsündür işte, ne gelir elinden ? Ne yapabilirsin alt tarafı?

Bu rahatlatıcı bir düşüncedir nihayetinde. Hatta öyle ki, bazı bünyeler, sırf sen güçsüzlüğünden emin ol diye bir takım hastalıklara tutulurlar Louise Hay'e göre. Beden çok akıllı bir mekanizmadır. Sana bahanelerini anında yaratıverir ve sen bile inanırsın bunlara.

Çocuğun çalışamadığı sınava gidemez. Çünkü sabah kalktığında ağır hastadır. Vücut yapar bunu. Kadın, kocasıyla yakınlaşmak istemez ama bunu kendine bile itiraf edemez. Bu yüzden hiç dinmez o baş ağrısı... 'Artık bunları duymak istemiyorum' diyenin zamanla kulakları duymaz olur. 'Bu yükü sadece ben mi taşıyacağım?' diye soranların beli tutulur, belki de yatalak olurlar. İlerleyecek gücü kalmadığını hissedenlerin ayaklarında problemler çıkar. Geçmişi hatırlamak istemeyenlerin aklı onlara bir iyilik yapar. Geçmişi silmeye başlar ucundan kıyısından. Ancak durmayı bilmez. Bir bakarsın, Alzheimer olmuşsun, komple silivermiş her şeyi... Bu yüzden kurban psikolojisi yıkıcı görünse de bir yanıyla rahatlatıcıdır. Çünkü sorumluluğun kalmamıştır. Senin adın Hıdır, elinden gelen budur.

Ama seni asıl ne yıkar geçer, bilir misin?

Güçlü olduğun halde sana güçsüzmüşsün muamelesi yapılması. Sana kötülük yapanı incitebileceğini bildiğin halde karşıdakinin bunu bilmemesi ve elindeki çakıyı sana defalarca saplaması. Kas gücünün yoğun, kalbinin yumuşak olması.

Bir dakika! Fark ettin mi elindeki gücün?

Senin elinde makineli tüfek var. Bunu bilmiyor musun?

Karşıdakinin bilip bilmemesi önemli değil, sen bil güçlü olduğunu. O seni defalarca bıçaklayabiliyorsa ve sen hala ayaktaysan, silahsız olduğundan değil, tetiğe basmayı tercih etmediğinden. Onun darbeleri değil, seni acıtan. Tetiğe basmamak, eylem ve fikirde, kalp ve zihinde ikiye ayrılmaktır çetin olan. Bu en zor sınav, bu en büyük güç değil mi? Osho'nun dediği gibi; 'kendi başına iyi ve kötü olan bir şey yok. Bir şeyi tam ve istekle yaptığında kendi cennetindesin. Ne zaman ki yarım gönülle bir şey yapıyorsun, işte o zaman cehennemin dibindesin. Çünkü kendi içinde bölünmüş durumdasın.

Amerikan başkanları gibi yumuşak konuşuyor, büyük sopa taşıyorsun oysa. Karşındaki hainin seni acıtma şansı, senin ona tanıdığın hak kadar var. Bir gram fazla değil. Böyle düşünürsen, rahatlarsın belki. Anlarsın. Senin silahın büyük. Sadece bir kez ateşlenir. Ateşlendikten sonra da ötesi olmaz. Gül geç diğerlerine! Sen değerlisin. Güçlüsün aslında.

ARADIĞINIZ HAYATA ŞUAN ULAŞILAMIYOR

Eğer bu köşedeki fikir paylaşımlarını, mizah duygusunu seviyorsanız yeni kitabımı da zevkle okuyacağınızdan eminim. 'Aradığınız Hayata Şu An Ulaşılamıyor'

- Öyküdeki salağı hep başkaları sanma

- Farklı olmanın bedelini ödeyeceğini hatırla

- Son kullanım tarihi gelmemiş ilişkiyi zorla bitirme

- Egon kurban olsun sana

- Utanç ve suçluluğu karıştırma

- Ekmek parası için çalışma

- Aman ne olur benim iyiliğimi isteme

- İyi bir bahçıvan değilse sevgilini değiştir.

Bunlar bu kitaptaki hayata dair pek çok başlıktan sadece bir kaçı. Merakınızı çekebildim mi?

Aslında bir yıl önce planlandığı halde özel sebeplerle geride bıraktığımız kitabımız ay başında Elma yayınları etiketiyle zincir kitabevlerinde satışa sunuldu. Bu kitap, 'Hayat Seni Cümle İçinde Kullandı' isimli deneme kitabımın bir nevi devamı niteliğinde. Hayatla ilgili yazılarımdan harika bir seçki. Bir solukta okuyacağınıza inanıyorum. Belki de aradığınız hayat bu kez size cevap verir, kim bilir?

AGORA'DA BİR DELİKANLI

Ve karamel yürekli dev şair Babacan Pesenkurdu'nun dördüncü kitabı, Destek Yayınları'ndan çıktı. Babacan, bu kez kendisine yabancı sularda geziyor. Polisiye roman sularında... Bununla beraber fanatikleri hiç şüphe etmesin, bu da son derece Babacan bir kitap. İçinde yine son derece yoğun bir aşk var. Yani ana yemeğimiz yine aşk ama bolca polisiye soslu. Fonu İzmir'de geçen ama terör uyuşturucu- tarikat üçgeninden de geçen destansı aşk öyküsü, yine şiir ve öykülerle süslü. Bir yandan modern bir kurguyla zamanın içinde bir ileri bir geri gezdiriyor bizi yazar. Buna rağmen dili son derece klasik ve naif. Babacan, böyle gizemli ve şiddet yüklü bir öykü içinde eski Türk filmi tadını arayanlara göz kırpıyor. Kitap adeta yitirdiğimiz klasik Türk melodramına bir saygı duruşu niteliği de taşıyor. Bundan bir dizi olmaz mı? Olur. Küçük bir sürpriz : Bu üç romanlık bir destan olacak. Yazarımız ikinci kitabı yazmaya başladı bile. Ne diyelim? Kolay gele delikanlı!

KIL,TÜY

Diyanet'in, 'psikolojilerini kötü etkilemediği sürece' kadınların kıl, bıyık, kaş falan aldırmalarının caiz olmadığını açıklamasının psikolojim üzerindeki olumsuz tesiri devam etmekte.

Birincisi, ben zaten kıllı biri sayılmam. Benden daha erkeksi görünen bir kadınla ne yaparım? İkinci olarak da çevremde bunca günahkar kadınla yaşadığımın bilincinde olarak dehşete düştüm.

Sen bunların kişisel bakım günahlarını komple bana yaz Rabbim, ben onların o günahını taşırım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA