Bu maç F.Bahçe için sadece bir önemli G.Saray derbisi değildi, sergileyeceği futbol ligde ne yapabileceği konusunda bir fikir verecekti.
Ve 5 yıldır G.Saray'a deplasmanda yenilmeyen sarı-lacivertliler bu geleneği altın puanla sürdürürken gelecek için umut vadetti. Maçın ilk 25 dakikası Fenerbahçe'nin başkaldırışıydı.
Herkes sarı-lacivertlilerin defansa ağırlık vererek G.Saray'ın seyirci dopingiyle saldıracağını sanarken sarı-lacivertliler, "Baskın basanındır"diyerek rakibinin üzerine üzerine gitti, pekçok gol tehlikesi yarattı. Emre Belözoğlu, Gustavo ve Kruse, iyi futbol oynayan Tolga'nın da katkısıyla orta sahayı parselledi.
39 yaşındaki delikanlı Belözoğlu yine gençlere futbol dersi verdi. Vedat Muric 9.dakikada topu bomboş durumda stop edemeyerek yüzdeyüz bir gol kaçırmasına rağmen ideal bir santrforun tüm özelliklerini sahaya yaydı.
Top indirdi, Luyindama'yı perişan etti, kanatlara top dağıttı. Bu dönemde topla oynama oranının 57'ye 43 Kanaryalar lehine olması başarılı futbolun diğer bir göstergesiydi.
ALTAY UMUT VERİYOR
G.Saray devrenin son 20 dakikasında oyunu dengeledi ve etkin oynadı. Ama genç kaleci Altay, Lemina ve Babel'in gollük şutlarını kurtararak F.Bahçe'yi ayakta tuttu. Kanatlarda Ozan ve Dirar başarılı defansta Jailson ve Zanka çok başarılıydı.
Gustavo belli ki Sambacılığın süper teknik ve becerilerini sık sık gösterecek, triblünleri ayağa kaldıracak. Belli ki artık Fener uzun yıllar kaleyi koruyacak bir cevher transfer etmiş. Altay gerek yan toplarda, gerek yerden gelen şutlarda mükemmeldi. Derbinin en güzel yanı her iki takım futbolcularının da maça futbol oynamak için çıkmalarıydı.
Birkaç sarı kart dışında öyle kavga, gürültü görmedik, ne kadar güzel. Tansiyon derecesi yüksek böyle bir maçı ancak Cüneyt Çakır bir dahi hakem yönetebilirdi. Birkaç faul hatası dışında 50 bin seyircinin gürültüsüne rağmen maçı elinden bırakmadı, itirazlara prim tanımadı.