Hemen hemen her hafta maçlarını kaleme aldığım... Tırım tırım yakından analizlere girerek, yenmelerine duacı olduğum... Ve, yaptıkları 'Yanlış Hareketler Bunlar!' skeçlerini aratmayan hamlelere imza atan iki ekip var karşımda... Sarı-kırmızılı olanı, Hamza Hoca'yı göndermekle, zaten baştan sıkmıştı kurşunu ayağına(!) Yeşil- kırmızlısı ise, transfere on küsur milyon ödemesine rağmen, ligin dibine kafa üstü çakılmış vaziyette, çırpınışlar içindeydi malumunuz(!) Yeni gerçekleştirdiği transferler ile koca Galatasaray karşısında, mahallenin 'şamar oğlanı!' olmaktan öteye geçemeyeceğini, bizim bakkalın çırağı bile söylüyordu, böbürlene böbürlene!
Nitekim maç başladığında, sürekli gard alan, ciddi bir 'kroşeye!' maruz kalmamak için kendini kapatmaya çalışan Karşıyaka'ya, ilk yumruk Sinan'dan geldi, daha dakika on da... Bilal ile Donk'un kroşelerini koyalım bi kenara çünkü, güçler dengesi adına terazinin darası kesinlikle tutmaz, tutamaz da! Mevlan Abi'min mahdumu, on numara otuz beş buçuklu kardeşim Engin Altan'ın (Düzyatan), oynadığı dizide çok sık kulandığı gibi, o lafla başlamamız gerekiyor...İmdi; Karşıyaka, sezon başında yaptığı inanılmaz yanlışların, yanlış tespitlerin ve yaşlanmış 'kaşarların!' yanısıra, ilk başta gönderileceklere, ne yazık ki 'tezkere' veremedi, her nedense!
Düşüncelerimde, hala ısrarcıyım... Öfkelerine gem vuramayan! Futbolculuğunda bile bu kadar itiraz etmeyen ve menfaat adına kulübü terk eden bir teknik adamın tekrardan getirilişi, bilmem ama, benim gücüme gidiyor(!) Cüneyt Dumlupınar, Kayseri'den bi vagon futbolcu doldurmuştu zamanın da(!) Sonuç; oldu hüsran(!) İmdiii; Yusuf Şimşek Antalyalı'ları taşıyor sırtında(!) 'Denenmişi, denemiyeceksin!' demiş, bir bilge... Dilerim sezon sonu veya ortası, haklı çıkmam (!)