• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Gecikmiş bir yazı ARZU GÜNAYDIN

Gecikmiş bir yazı

arzu.gunaydın@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Mayıs 2024, 20:56

20 yaşında ilk defa anne oldum. Anne olduğumda fark ettim ki, benden dokuz yaş küçük kardeşime de senelerdir annelik yapıyormuşum. Ona da aynı şefkatle, sevgiyle ve özveri ile yaklaşıyormuşum.
Annelik duygusu özümde varmış, çoğu kadında olduğu gibi. Kızımla birlikte büyüdük. Kendimi onda gördüm, onu büyütürken kendimi de büyütmeye çalıştım. Annelik başlı başına bir serüven yani. İnsanı, karşı cinsi hepsinden önemlisi kendinizi keşfettiğiniz, değişimi şekillendirdiğiniz.
20 yaşın toyluğunu kızım dünyaya geldiğinde tüm hücrelerimde hissettim.
Daha kendim hayatı yeni tanımaya başlarken, bir bebeği bir insanı hayata hazırlayabilecek miydim? Sonra, yaşları kaç olursa olsun annelerin tümünde benzer kaygıların olduğunu gördüm. Sadece bu mu? Günlük hayata dair en küçük, sıradan yaşantılarda dahi yüzlerce soru kafamızda döndü, binlercesini de ekledik.

SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
Bu çocuk yeterli besleniyor mu? Niye bu kadar sık hasta oluyor? Fazla mı kilolu, fazla mı zayıf? Yeteneklerini değerlendirebiliyor muyum? Yeteri kadar kursa götürüyor muyum?
Okulu iyi mi? Öğretmeni çocuğuma iyi davranıyor mu? Bugünkü davranışımla travma yarattım mı? Ve daha niceleri...
Hepsi çok tanıdık değil mi? 14 yıl sonra bir de oğlum oldu. Onda da yeni sorularla devam ettim. Anladım ki annelik hiç bitmeyen bir suçluluk duygusu. O suçluluk duygusunun ve soruların içinde boğulmadan yapmamız gereken, çocuğumuz için en iyi anne olduğumuza kendimizi ikna etmek.
En iyi anne, iç sesini dinleyen doğruyu kendi içinde bulan, özüyle bağlantıda kişi olabilen kanımca. Çünkü Yaradan annelik için gerekli tüm donanımı, hepsinden önemlisi sezgiselliği vermiş bize. Kadın olarak, bunu unutmadan içimize dönebilmek en büyük ayrıcalığımız diye düşünüyorum.
Benim bunu fark etmem rahmetli annem sayesinde oldu. Bu dünyayı terk ederken bile çocuklarını birbirine emanet eden, onları düşünen dünyanın en tatlı annesi ile.
Canım annem, bu dünyanın en mükemmel annesiydi benim için. Herkesin annesi kendisi için öyle. Karşılıksız, sonsuz sevginin varlığının bu dünyadaki kanıtı anneler değil mi sonuçta? Her şeyin geçici olduğu bu dünyada sevgiden daha önemli ne olabilir?
Sonsuzluğa açılan bir kapı gibi görüyorum anneleri bizleri kuşatan sevgileri ile.

İNSANLIK DRAMI YAŞANIYOR
Geçen sene annesiz geçirdiğim ilk anneler günüydü. Birkaç ay önce annemi kaybetmiştim. Sanırım en kötü anneler gününü geçiriyorum diye düşünmüştüm.
Sanki dua kapılarım kapanmıştı, bana kim dua edecekti? İki çocuğum, eşim, bana dua eden eşimin annesi olmasına rağmen.
Özetle daha kötüsü olamazdı. Ama maalesef oldu... Bu sene tüm dünyanın gözü önünde annelerin ve annesiz kalan çocukların acılarına şahit oluyoruz. Eskiden 'ne bu odanın hali' diyen anneler, artık ertesi gün o odaları bombardıman altında yok olmuş görmekten, çocuklarını kaybetmekten korkuyorlar. Yemeğini bitir diye çocuklarını sıkboğaz eden anneler, açlıktan ölen çocuklarına bir yudum ekmek verememenin acısı ile kahroluyor. Su bile bulamıyor. Üstünü kirletme diyemiyor anneler çocuklarına, yıkılan evlerin altında toz toprak içinde çocukların canlı çıkması için dua ediyor.
Anneler çocuklarının, çocuklar annelerinin üzerine daha çok titriyor; birkaç saat sonra kaybetme kaygısını tüm hücrelerinde yaşıyorlar. Gelecek kaygısı birkaç saat ile sınırlı bir başka deyişle. Anneler çocuksuz, çocuklar annesiz kalıyor. Filistin'de insanlık dramı yaşanıyor. Öncelikli ve sürekli dualarımız Filistin'in kahraman anneleri ve çocukları için olmaya devam edecek. Onların dramını duyurmaya, o topraklarda işlenen insanlık suçunu haykırmaya bu zulüm bitene kadar devam edeceğiz, etmeliyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.