• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İmar affı konusunda gerçekler ERHAN ÇALIŞKAN

İmar affı konusunda gerçekler

erhan.caliskan@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.02.2023, 00:00

Deprem ile ilgili konular bilimsel gerçeklik zemininde ana esaslar üzerinden tartışılmak yerine İmar Affı gibi yardımcı konular üzerinden siyasi çıkar sağlayacak şekilde kamuoyuna sunulmaktadır.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu "Ne yapıldı? Bol miktarda imar afları çıktı.
İnsanların oturdukları konutu insanlara mezar ettiler bir de üstüne para aldılar" diyerek siyasi ikbal uğruna, tutarsız ve kendini yalanlayan söylemlerde bulunmaya başladı. Oysaki başkanlığını yaptığı CHP 264 sayfalık 2018 yılı genel seçim bildirgesinde "İMAR AFFI" başlıklı bölümde ruhsatsız yapıları yasal statüye kavuşturacağını vadetmiştir. TBMM'de 10 Mayıs 2018 tarihinde yapılan "İmar Barışı" oylamasına 8 CHP milletvekilinin evet oyu kullandığı diğer CHP milletvekillerinin de oylamaya katılmadığı, yani hayır oyu kullanmadığı görülmektedir.
Bunlara ilave olarak 4 Ocak 2023 tarihinde CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık tarafından "2018 yılında çıkarılan imar barışına birçok insanın başvuramadığı gerekçesi ile imar affı kapsamının genişletilmesi" konusunda Meclis'e önerge verilmiştir. Ya imar affı ile ilgili yaptıklarınızda samimi değilsiniz ya da depremden sonra verdiğiniz beyanatlarda doğruyu söylemiyorsunuz.



KAÇAK YAPILAŞMANIN NEDENLERİ
Konut, sanayi, ticaret, sosyal donatı, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanım kararlarının belirlendiği planlara genel anlamda "İmar Planı" denir. Tüm Türkiye'yi ve bölgeleri kapsayan genel plana 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı adı verilir ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2014 yılında tamamlanmıştır. Bu planın sadece bir ili kapsayan ve Büyükşehir Belediyelerince hazırlanmış olanına ise 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı adı verilir. İl içerisinde belli bir bölgenin halihazır haritalar üzerine kadastral durumunun işlendiği 1/5.000 Ölçekli Nazım İmar Planı da Büyükşehir Belediyesi'nce hazırlanır.
Nazım İmar planının uygulamasını detaylı olarak gösteren planlara ise 1/1.000 Ölçekli Uygulama İmar Planı adı verilir ve İlçe Belediyeleri tarafından hazırlanır, Büyükşehir Belediyelerince onaylanır.
1/1000 Uygulama imar planı olmayan bir bölgede yapılaşma olmaz. Büyükşehir Belediyeleri kendi illerinin 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli planlarını tamamlamadılar. Parça parça bu planları yapıyorlar. Geçmişte yapılan gecekondu olarak tabir edilen kaçak yapıların ve çarpık kentleşmenin temel nedenlerinden bir tanesi belediyelerin zamanında plan yapmamasıdır. Bu durumda bazı bölgelerde ise mevzi imar planları yaparak ya ada ya da parsel bazında yapılaşmaya gittiler.
Bu teknik anlatımın hepimizin anlayacağı şekilde sonuçlarını ifade edersek;
1- Zamanında planlama yapılmadığı için gecekondulaşma ve bitişik nizam evler, dar sokaklar ve çarpık kentleşme meydana geliyor.
2- Kent içinde var olan fay hatlarının geçtiği bölgeler ile zemin sıvılaşması olan alanların boşaltılabilmesi için gerekli olan yeni ve ucuz yerleşim alanları ortaya çıkmıyor. İnsanlar deprem riski ile yaşamak zorunda kalıyor.
3- Planların tamamı yapılmadığı için, imarsız toprağı olan dar gelirli insanların toprakları ucuz fiyata arsa spekülatörleri, büyük yatırımcılar tarafından parça parça satın alınıyor.
Planın tamamı yapılmış olsa pek çok dar gelirli insanın mülkü gerçek değerine ulaşacak, imar planı ile ortaya çıkan ekonomik değer eşit paylaşılacak, sosyal adalet sağlanacak.
4- Planlar parça parça yapıldığı için bundan 20 sene önce imar uygulaması yapılan alanda KOP (Kamu Ortaklık Payı; yol, eğitim, sağlık, yeşil alan vs gibi amaçlar için kamuya verilen pay) % 20 iken bugün yapılan imar uygulamalarında % 45 olarak uygulanıyor. Yani vatandaş 20 sene önce sahip olduğu arsanın % 80'ini kendisi kullanabilirken bugün sadece % 55'ini kendisi kullanabiliyor.
Eğer planın tamamı yapılsa tüm vatandaşlar eşit olarak % 30 KOP vererek arsalarının % 70'ini kendileri kullanabilecekler. Belediyelerin planları bir bütün olarak yapmaması sonucunda planlamanın önce yapıldığı bölgelerdeki insanlara avantaj sağlanırken sona kalan planlama alanlarında kamu eli ile adaletsizlik yaratılarak insanların hakkı yeniliyor.
5- Plan olmadığı için yeni imarlı arsa üretilemiyor. Yeni arsa olmayınca mevcut arsaların fiyatı artıyor dolayısı ile konut fiyatları artıyor. 15 yıl önce kat karşılığı olarak %30-35'le konut yapılırken şimdi % 50-55 arsa bedeli ile inşaat yapılır hale geliyor.
Yani 1 milyona mal olan bir konutun en az yarısı arsa fiyatından kaynaklanıyor.
Belediyeler planlamaları kısa sürede tamamlarsa arsa fiyatları düşeceği için konut fiyatları da % 25-30 oranında hızla düşecektir.
6- Yeni arsa üretilemediği için artan arsa fiyatları insanları kaçak yapı yapmaya itiyor. İlçe belediyeleri kaçak yapıları şikayet olmadığı sürece görmezden geliyor.
Bir şekilde tespit edilen kaçak yapılar ile ilgili işlem yapılarak belediye encümenlerinde ceza yazılıyor ve yıkım kararı alınıyor. Ancak bu yıkım kararları hiç uygulanmıyor.
Pahalı arsayı alamayan vatandaş ceza ödemeye razı oluyor. Çünkü biliyor ki belediye evini yıkmayacak.
İlçe belediyeleri yasal sorumluluktan kurtulmak için her yıl yıkım ihalesine çıkıyor. Nasıl oluyorsa Türkiye'nin hiçbir yerinde bu ihalelere katılan olmuyor. Nedense belediyelerin sahip olduğu iş makinelerinin kaçak yapıları yıkmak için hiç boş zamanı olmuyor. Kaçak yapıyı yıkmak için İlçe Belediyelerinde yetki var, iş makinesi var ama hiçbirisi oy kaygısı ile bu görevlerini yerine getirmiyor.

İMAR AFFI
Tüm bu sayılan sebeplerin sonucunda; mühendislik hesabı, yolu, suyu, kanalizasyonu, elektriği olmayan, dar sokaklara sıkışmış milyonlarca kaçak yapı ortaya çıkıyor.
Belediyelerin yıkmadığı, haklarında bilgi sahibi olmadığı evlerde milyonlarca insan yaşıyor. Kanunen ruhsatsız yapılara hizmet verilemediği için imar afları gündeme geliyor.
Geçmiş dönemlerde yapılan imar afları ile yapılar yasal hale geliyor ancak sağlam olup olmadığı bilinmiyor. İşte 2018 yılında Meclis'ten geçen İmar Barışı bu durumda olan binalara sınırlı ve geçici bir yasallık getiriyor. Düzenlenen yapı kayıt belgeleri, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir.
Yapı kayıt belgesi bu binanın bulunduğu yerdeki imar planını değiştirecek hak sağlamıyor, bina yıkılıp yeniden yapılmak istendiğinde mevcut imar planına göre yapı imal ediliyor. Yapının depreme dayanıklılığı ve yapının fen ve sanat normlarına ve standartlarına aykırılığı hususu yapı sahibine ait kalıyor. Kaçak binaların yapı kayıt belgesinin olması belediyelerin o binaların sağlamlığını incelemesine engel bir durum yaratmıyor.
2018 imar affı, belediyelerin yıllardır yapmadığı işler sonucunda ortaya çıkan fiili duruma "kentsel dönüşüm" sağlanıncaya kadar geçici bir süreliğine yasallık getiriyor.
Merkezi hükümet kendine düşeni yapıyor; tüm Türkiye'nin 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı'nı yapıyor. İmar Barışı ile mevcut ruhsatsız yapıların sayısı ve durumu ile ilgili bilgi ediniyor. Bir yandan 6306 sayılı yasa kapsamında gerek TOKİ gerekse bireysel olarak 3,3 milyon konutun kentsel dönüşümünü sağlıyor. İlk evim projesi ile dar gelirli vatandaşlara 2 yıl içinde 250 bin konut üretilmesi çalışmalarına başlarken 100.000 altyapılı konut arsası kampanyası ile de dar gelirli vatandaşların kendi konutlarını yapabilmelerine olanak sağlıyor.
Merkezi hükümet belediyelerin hatalarını kapatmak için her türlü planlamayı yapıyor, planları uygulamaya geçiriyor. Ancak bu sorunların bir anda merkezi hükümet tarafından kısa sürede çözülmesi mümkün değil. 2012 yılı ile 2035 yılı arasında 6 milyon 700 bin konutu yenilemeyi planlıyor ve geçen 10 yıllık süre içerisinde 3 milyon 300 bin konutu yeniliyor. Kaçak yapılar ve kentsel dönüşüm konusunda hala ayak sürüyen belediyelerle ilgili yasal düzenlemelerin acilen yapılması, bu konularda görevlerini yerine getirmeyen başta belediye görevlileri olmak üzere tüm kamu görevlileri ile ilgili sadece bu konuya özel bir cezai yaptırım konulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

KAMU BİNALARINDA DURUM
Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı genelge ile zorunlu hale getirdiği 100 yataktan büyük hastane inşaatlarında deprem izolatörü kullanım zorunluluğu getirmesinin ne kadar doğru bir uygulama olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca son 15 yılda meydana gelen depremlerde zarar görmeyen TOKİ binalarının yapımında kullanılan radye temel, perde duvar uygulamaları başta valilikler, belediye binaları, okullar, yurtlar, hastaneler, askeri kışlalar, İtfaiye ve AFAD binalarında zorunlu hale getirilmelidir.
Bununla da yetinilmeyerek bu binalarda en az C 40 beton kullanımı ve nervürlü inşaat demirlerinin çekme kuvveti daha yüksek olan çeşitlerinin kullanımı gibi ilave güvenlik sağlayacak konuların mevzuatta zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN HIZLANMASI
Kentsel dönüşüm konusunda mahkemelerin yetkileri, yargılama usulü ve yargılama süreleri için yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir. Yeni yerleşim alanlarının belirlenmesi ve ucuz arsa üretimi amacıyla belediyelere planları tamamlamaları için süre veren ve bu sürede planları bitirmeyen belediyelerin yetkisinin alınarak kalan kısmın bakanlık tarafından planlamasının yapılmasını sağlayacak bir yasa çıkartılmalıdır. Konut yapımında kullanılan hazır beton ve demir fiyatlarını ucuzlatacak vergi indirimi, çimentoya ihracat yasağı, devlet eli ile çimento ve demir ithalatı, vergilerin sıfırlanması, teşvik gibi tüm araçları devreye alacak bir uygulamanın acilen başlatılması gerekmektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA