BAŞLARKEN
İzmir'de 15 yılı Yeni Asır'da olmak üzere 19 yıldır gazetecilik yapıyorum. Yaklaşık 10 yıldır da Yeni Asır Gazetesi'nin haber müdürüyüm. Bugüne kadar ekip arkadaşlarımla birlikte gerek sahada gerekse gazetenin mutfağında sizlere en doğruyu, en günceli, objektif bir şekilde aktarmak için çalıştım.
Bugünden itibaren sizlere haber müdürlüğü kimliğimin dışında bu köşeden de sesleneceğim. Olayların arka planını anlatırken, bu olaylarla ilgili duygu ve düşüncelerimi de aktaracağım. Lafı hiç eğip bükmeyeceğim. Sizlere ve muhataplarına doğrudan söyleyeceğim.
Üniversite eğitimi için 22 yıl önce İzmir'e gelirken kentle ilgili büyük hayallerim vardı. Bölüm tercihlerimi yaparken sunacağı imkanlar ve gelişmişlik açısından İstanbul'dan hiçbir farkı olmadığını düşünerek büyük bir hevesle İzmir'i tercih ettim.
İlk yıllarda gerçekten de İzmir'in diğer şehirlere göre farkını gördüm ve yaşadım.
Ancak, bu fark yıllar geçtikçe azaldı.
Bugün ise, İzmir kentsel gelişim açısından değil İstanbul'la yarışmak Bursa, Kocaeli, hatta Eskişehir ve Konya ile bile yarışamaz hale geldi.
Eskişehir veya Konya gibi kentleri gezdiğimde bir İzmirli olarak gıptayla bakıyorum. "Neden bunlar İzmir'de yapılamıyor" diye de hayıflanıyorum.
Açıkçası bu soruya İzmir'in kötü yönetilmesi dışında bir cevap bulamıyorum.
Eminim, İzmirlilerin çok büyük bölümü de başka şehirlere gittiklerinde benimle aynı duyguları yaşıyordur.
Evet hiç eğip bükmeden söylüyorum.
İzmir maalesef giderek kötüye gidiyor.
Biz, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin diğer kentlere karşı atağa geçmesini beklerken belediye hatalarına her geçen gün bir yenisini ekliyor.
***
Alın size, sorundan başka bir şey getirmeyen tramvay ve inşaatları. Alın size, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun anlaşılmaz tutumuyla sıfır zam önererek adeta işçilerini greve gitmeye zorladığı İZDENİZ'deki kriz. İzmirliler, Kocaoğlu yüzünden vapurlarda martılara gevrek atarak, püfür püfür yolculuk yapmak yerine, tren ve otobüslerde tıka basa yolculuk yapmak zorunda kalıyor.
Vatandaş balık istifi olurken, Kocaoğlu istifini bile bozmuyor.
Sayın Başkan'dan 16. gününe giren grevle ilgili bugüne kadar maalesef bir açıklama duyamadık. Kocaoğlu her gün tren ve otobüslerde çile çeken, sıkışan trafikte saçını başını yolan İzmirlilere çıkıp da grevle ilgili tek bir açıklama yapmıyor.
Büyük bölümüne sıfır zam önerdiği işçilere gidip de "Gelin konuşup uzlaşalım.
Bir orta yolunu bulalım da İzmirlileri daha fazla yormayalım" deme zahmetinde bulunmuyor.
***
Peki ne yapıyor Kocaoğlu?
İzmir'de bu çile dolu süreç yaşanırken kendisini ziyaret eden muhtarlara kentsel dönüşümle ilgili "Ben katakulli yapmam. Bizim kitabımızda böyle şeyler yazmaz" gibi hamaset kokan sözler söylüyor.
Açıkçası, dün gazetemizde ağırladığımız Türkiye Denizciler Sendikası yetkilileri ve İZDENİZ çalışanlarının anlattıklarını dinleyince ortada maalesef bir katakulli olduğunu gördüm.
Neden mi?
Anlatayım...
***
İzmir Büyükşehir Belediyesi, daha önce İstanbul ve Çanakkale'deki belediyelerin yaptığı gibi 2016 yılında sahibi olduğu vapurları Türk Uluslararası Gemi Sicili'ne kaydettirmiş. Bu da işçiler için bir avantaj oluşturmuş. İşçiler, gelir vergisinden muaf hale gelmişler. Yani, devlet işçilerden aldığı gelir vergisinden vazgeçmiş. Kocaoğlu da bunu hemen fırsata çevirmiş.
Gerek kamu gerekse de Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki diğer şirketlerde çalışanlara yapılan oranda zam isteyen İZDENİZ işçilerine, özetle "Nasıl olsa vergiden muaf hale geldiğiniz için geliriniz artıyor. Artık daha fazla para alacaksınız. Bir de üstüne zam mı yapayım? Daha neler?" demiş.
***
Sizce de haklı değil miyim, bu işte bir katakulli olduğunu düşünmekte. Maliye'nin verdiği bir hakkı sahiplenmek ve işçilere bunu bir lütufmuş gibi dayatmak size yakışıyor mu Sayın Kocaoğlu? İzmirli artık hamaset ve katakulli değil gerçek hizmet istiyor.