Dünkü yazımızda İzmir'de açılan Anı Evi ile ilgili bilgi aktarmış, unutulan İzmirlilerin isimlerini yayınlamıştık. İşte o listedeki diğer isimler...
* Hüseyin Baradan, 15 Haziran 1932'de İzmir'de doğdu. Foto muhabiri/gazeteci. Sinema ve tiyatro oyuncusu.
* Metin Oktay, 2 Şubat 1936'da Karşıyaka'da doğdu. Futbolcu. Gol kralı. Teknik direktör. Futbolun Taçsız Kral'ı.
* Mustafa Denizli, 10 Kasım 1949'da Alaçatı'da doğdu. Futbolcu. Teknik direktör.
* Ali Kocatepe, 25 Şubat 1947'de İzmir'de doğdu. Besteci, şarkı sözü yazarı, yorumcu ve müzik yapımcısı.
* Hüseyin Yurttaş, 1946'da Foça'nın Kozbeyli köyünde doğdu. Sınıf öğretmeni. Şair-yazar. Yayıncılık ve dağıtımcılık yaptı.
* Tanju Okan, 27 Ağustos 1938 yılında İzmir'de doğdu. Şarkıcı, müzisyen, sinema oyuncusu.
* Ferdi Özbeğen, 17 Ağustos 1941'de İzmir'de doğdu. Piyanist, şarkıcı.
* Aydın Engin, 1941 yılında Ödemiş'te doğdu. Oyun yazarı, senarist, siyasetçi, gazeteci.
* Burçin Büke, 1966'da İzmir'de doğdu. Müziğimizin harika çocuklarından. Besteci, piyanist.
* Sabih Kanadoğlu, 20 Mayıs 1938'de Menemen'de doğdu. Hukukçu. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı.
* Pakize Suda, 23 Nisan 1952 yılında İzmir'de doğdu. Girit Türklerinden. 17 yaşında Ege Güzeli seçildi. Oyuncu, gazeteci, yazar, tv programcısı.
* Aytül Akal, 1952'de İzmir'de doğdu. Eserleri en çok yabancı dile çevrilen Türk yazarları arasında dördüncü sırayı almış çocuk edebiyatı yazarı.
* Haluk Bilginer, 5 Haziran 1954'te İzmir'de doğdu. Oyuncu ve tiyatro yönetmeni.
* Şeyhoğlu, "Listeyi daha da uzatabiliriz: Çağan Irmak, Tan Sağtürk, Kudret Sabancı, Hüsnü Şenlendirici, Halil Berktay gibi... Ama bu kadarı yeterli olsun. Hangi biri için anı evi düzenlemeyi düşündünüz?" diyor.
***
"Kütüphaneciler Kralı "Recai Şeyhoğlu'nu dinlemeye devam:
"Adına 'anı evi' kurulacak bir çiftçi ya da işçi var mı, bilmiyoruz. Umarız vardır ve onlar adına da birer anı evi kurulmasını çok arzu ederiz. Örneğin, kaliteli üzümler üreten bir çiftçinin adına 'anı evi' kurulması hem ilk hem de çok güzel olur. Ülke çapında bilinen bunca edebiyat-müzik-sinema-tiyatro-siyaset kişisi varken, önceliğin iki modacı bayana verilmesi düşündürücü. Üstelik her iki modacı da İzmirli değil. Birisi, Aziz başkanın eşinin memleketinden, diğeri de İstanbul'dan.
Diyelim ki yukarıdaki saygın isimler akla gelmedi. Ortopedi, travmatoloji, işkence ve insan hakları konusunda önemli bir isim olan Profesör Dr. Veli Lök adını, çocuk hastalıkları uzmanı olan Türkegül Kocaoğlu da mı anımsayamadı?
İki modacı bayan, arkeolog ve ilk oyuncak müzesi kurucusu Bademlerli Musa Baran'dan, aydınlanmacı ve insan hakları savunucusu doktor Veli Lök'ten önce akla geliyorsa burada durmamız gerekiyor. Başkan'a, eşine ya da Başkan'ın kültür danışmanlarına bu konudaki kriterlerinin ne olduğunu sormaya hakkımız var. Anı evinin tabelasında açılış tarihinin bulunmaması, defterdeki imza sayısı da ilginç aslında. Liyakat, hak, hukuk, değerbilirlik (kadirşinaslık), halkçılık kavramlarının bir kez daha sorgulanması gerektiğini düşünüyor insan, ister istemez.
Anı evleri, yaşadığı kente kültürel, sosyal, ekonomik alanlarda katkı yaptığı çoğunluk tarafından bilinen kişiler için açılır. Özellikle de bilim-sanat-edebiyat alanında özne olmuş kişiler adına düzenlenmelidir. Düzenlenmelidir ki, gelecek kuşaklara doğru model olabilelim.
günün fıkrası
günün fıkrası
Böyle yaşanır mı?
Zürih'te bir doktora giden Bern'li:
"Doktor bey, bir yirmi sene daha yaşayabilir miyim?" dedi.
"İçki ve sigara içer misiniz? Kumar oynar mısınız? Çapkınlığınız var mıdır?"
Adam güvenle konuşmaya başladı:
"İçki ve sigarayı hiç sevmem. Kumardan nefret ederim. Çapkınlığım hiç yoktur."
Doktor başını iki yana sallayıp, sert bir sesle konuştu:
"Öyleyse daha ne demeye yirmi yıl yaşamak istiyorsunuz?"
laflama
laflama
* Söz gümüşse sükut altındır ama... Kimse altın kalpli değil hani!
* Biri beni durdursun. Arabanın freni tutmuyor hacı!
* Yiğidim aslanım playboy olmuş. Her gün başka bir kadınla yatıyor!
* Bana kara diyen dilber. Kadınlar şimdi esmerlerden hoşlanıyor. Sen
kafesten uçurdun kuşu!
* Akşam oldu, sabah oldu yar bilgisayarın başından kalkmaz. Sanırım ki yatakta kendisini beklediğimi bilmez!
* Ve Allah erkeği yarattı. Kadınların elinde oyuncak olsun diye!
İbrahim Ormancı'dan