Doğrusunu söylemek gerekirse, Karşıyaka'nın yedi düveldeki ününü basketbol şubesi koruyor, Türkiye ve özellikle Avrupa'da başarıdan başarıya koşuyor.
Önceki gece Mavişehir'deki Mustafa Kemal Paşa Salonu'nda Yunanistan'ın PAOK takımıyla FİBA Şampiyonlar Ligi'nde son derece önemli bir maç vardı. İlk maçta rakibe 6 sayı farkla yenilmiştik, rövanşta 7 sayı farka ihtiyacımız vardı.
Biz duble yaptık, 12 sayı farkla yenerek çeyrek final vizesi aldık. 7000 seyircinin müthiş tezahüratı ve tribünlere asılan "İzmir'i yeniden işgal etmeyi hiç düşünmeyin" temalı dev pankartı, Yunanlıların kendi ülkelerinde Türk takımlarına gösterdikleri yakışmayan davranışlara bir cevap nieteliği taşıyordu.
Dedik ki, "Biz her zaman büyüğüz, bizle uğraşmayın..."
PINAR'A ÖVGÜLER AZ BİLE
Selçuk Yaşar, Allah ömürler versin bu camianın gerçek babası, duayeni, her şeyi. 1958 yılında ilk başkanlığı sırasında elimizde makbuzlarla Karşıyaka Çarşısı'nda birlikte para topladığımızı hatırlarım. Tam 60 yıldır Karşıyaka'ya verdiği destekle kulübü ayakta tuttu, verdiği paraları hiçbir zaman istemedi.
Böylesi kulüp aşkıyla yanan dünyada kaç kişi vardır? Pınar'ın da KSK basket takımına verdiği desteğin 20. yılını kutluyoruz. Yaşar Holding'e, Selçuk ağabeye, Selim, Feyhan Yaşar ve İdil Yiğitbaşı'na ne kadar övgüler yağdırsak az. Kaf-Kaf'lar 2 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 lig ve 1 Türkiye Kupası Şampiyonluğu kazanmış. Avrupa Şampiyonluğu'nu da; hatırlamak istemediğimiz şekilde finalde, hem de 20 sayı farkla öndeyken maalesef zemine attığımız bir şişeyle, Mavişehir KSK Arena'da, 7000 seyirci önünde dramatik şekilde kaybetmiş. Ahlar, vahlar içinde... Böyle fırsat bir daha ayağımıza gelir mi, sanmam.
Pınar KSK-PAOK maçından sonra Karşıyakalı futbolcular, basketbolcularla zaferi birlikte paylaşmışlar. Ama onlardan da kurtuluş mücadelesini kazanmalarını, vapuru batırmamalarını bekliyoruz. İşleri zor ama imkansız değil. Kurtulsunlar, bu vefakar taraftar onları da baştacı yapacaktır, bilsinler.