Birkaç hafta önce bu konuya kısmen de olsa değindim. Çünkü Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2021'i "Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı" ilan etti. Dolayısıyla yılbaşından bu yana dünyanın her köşesinde bu konu daha fazla gündeme gelmeye ve tartışılmaya başlandı. Zaten FAO'nun da amacı bu idi. Meyve ve sebze tüketiminin uzun yıllardır giderek artan bir trend içinde olduğunu biliyoruz. Ancak üretimin başladığı noktadan yani çiftçiden itibaren ticareti, sanayi ve ihracatı ile birlikte konuyu ele alırsak, karşımıza tahmin etmediğimiz boyutlarda bir ekonomik büyüklük çıkar. Başka bir ifade ile meyve ve sebze tüketiminin insan sağlığına olan tartışılmaz faydalarının yanı sıra çok önemli bir ekonomik sektör olduğunu da iyi anlamalıyız.
İNSAN SAĞLIĞINA ÖNEMİ
Bugün iki önemli sektör temsilcisinin görüşlerine yer veriyorum. Önce sıklıkla köşemizde sektörel haber ve projelerini değerlendirdiğimiz Hayrettin Uçak'ı dinleyelim.
Hayrettin Bey, Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı olarak, FAO'nun söz konusu kararını heyecan verici ve çok isabetli buluyor. Peki neler yapmalı?
Bu anlamlı yılı nasıl değerlendirmeliyiz?
Hayrettin Uçak, "FAO neler yapmalı?
Öncelikle, meyve ve sebzelerin insan sağlığı ve vücut direncine olan olumlu etkileri uluslararası bir platformda net bir şekilde ortaya konulmalı. Ana hatları ile meyve ve sebze tüketiminin önemi ve gerekliliği, uluslararası bir manifesto ile yayınlanmalı.
Doğru bilinen yanlışlar, yanlış bilinen doğrular düzeltilmeli. Bu hususta gerek Türkiye gerekse dünya kamuoyunda farkındalık çalışmalarını hızlandırmalıyız" diyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRÜNLER
İstanbul Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu ise köşemize gönderdiği açıklamada, sektörün yaşadığı somut gelişmelere dikkat çekiyor:
"Pandeminin yarattığı küresel çaptaki daralma gıda sektörünü fazla etkilemedi.
Birçok sektör için durağan yaşanan pandemi dönemi, Yaş Meyve Sebze ve Meyve ve Sebze Mamulleri sektörlerine zarar vermedi. Pandemi süreci, insanların tüketim davranışlarında birçok değişikliğe neden olurken, güvenilir ve sürdürebilir ürünleri ön plana çıkarttı. Ucuz değil, sürdürülebilir tedarikçinin önemini ortaya koydu. Dünyadaki birçok rakibimiz ile kıyaslandığında müşterilerin taleplerine göre, çok çabuk değişim ve dönüşüm gerçekleştirebiliyoruz. Mamul sektörü olarak, meyve ve sebzeyi en yüksek teknoloji ile donatılmış fabrikalarımızda, yüksek hijyen koşulları ile işleyip, paketleyip, dünyanın tüketimine kesintisiz bir şekilde sunduk ve sunmaya devam ediyoruz."
BU YILI İYİ DEĞERLENDİRELİM
Mutlu sözlerini şöyle tamamlıyor: "Sürdürülebilir ihracatımız ile ihracatçılarımız kısa sürede pandemiyi fırsata çevirmeyi başardı. İhracat rakamlarımızda görülen artış bütün bu çabaların sonucudur.
Dolayısıyla FAO'nun kararını son derece olumlu karşılıyoruz. Bu çerçevede 2021 yılını, meyve ve sebzede, hem halk sağlığı açısından hem de üretim, ticaret, sanayi, ihracat ve tüketim zinciri ile ortaya koyduğu büyük katma değer yönünden en akılcı biçimde değerlendireceğimizi düşünüyorum." Sonuç itibarıyla bu yıl meyve ve sebze ekonomisini, Türkiye'nin bu alandaki sorunları ve çözüm arayışları ile birlikte sektörün ulusal ekonomiye yaptığı somut katkıları daha çok konuşacağız.