• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Dört dörtlük sanatçı Hümeyra MERT DİRİM

Dört dörtlük sanatçı Hümeyra

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.04.2024, 00:00
Şimdiki gençler Hümeyra'yı film ve dizilerden tanıyor... Ama o besteci, söz yazarı, şarkıcı. Aynı zamanda sinema oyuncusu, tiyatrocu... Pek çok 45'lik, LP, kaset ve diskin yanında filmler, oyunlar, diziler, müzikaller onun eseri...
O "dört örtlük" bir sanatçı...




Benim Hümeyra ile tanışmam 1982-83 yıllarında yayınlanan (ve şimdi hangi kanalda yayınlanırsa işim yoksa her defasında hayranlıkla ekran karşısına kurulduğum)1981 yapımı Ömer Kavur (o zamanki eşi) filmi Kırık Bir Aşk Hikâyesinde Kadir İnanır ile başrolü paylaştığı Ayvalık kasabasına gelen edebiyat öğretmeni Aysel'dir.
Bu filmde yörenin güzelliğine duygu ve anlam yüklü diyaloglar eşlik eder...
Hümeyra'nın 1968 yılında "Ölüm / Olmasa' 'ile başlamış olan yolculuğu ise bugün elli altıncı yılında... Her zaman, her yerde yazılıp söylenmiş bir hikâye ile başlayalım söze... Genellikle bu tür hikâyelerin doğru olmadığı, yazan ya da anlatanın, sanatçının geçmişine bir parça hayal, bir parça rüya katmaya gayret ettiği varsayılır ama bu hikâye doğru...

GİZLİ BESTELER
Yıl 1968... Hümeyra, ülkenin en önemli plak firmalarından Melodi'de çalışmaktadır. Melodi'de plak kapağı tasarlamakta grafikerlik yapmaktadır.
Şirketten herkesin el ayak çektiğini düşündüğü bir akşam eline gitarını alır ve bestelerinden birini çalmaya başlar.
"Güzelliğin On Para Etmez Bu Bendeki Aşk Olmasa..." Masal bu ya, firmanın en önemli isimlerinden biri çıkmamıştır, ordadır. Hümeyra'nın odasının kapısını açar ve "Bu çalan kim?" diye sorar Hümeyra'ya... Genç grafiker, biraz mahcup biraz tedirgin "Ben çalıyorum efendim" der ve birkaç soruyu müteakiben yönetici bu şarkının derhal yarın plak yapılacağını söyler. Yüreği "hop" etmesine rağmen, Hümeyra, bunun pek de gerçekleşebileceğini düşünmez ve yöneticinin, firmanın çalışanlardan birine "moral" vermiş olduğunu düşünür. Ama öyle olmaz... Ertesi gün Hümeyra, kapısında Ergin Bener'i bulur. "Ya senin besten varmış, derhâl plak yapılacakmış doğru mu bu?" diye şaşkınlığını dile getirir Ergin Bener... İngiltere'de eğitim gördüğü günlerden beri beste yapan ve ancak okul arkadaşlarına bunları dinletmiş olan Hümeyra, Melodi'de bunlardan kimseye bahsetmemiştir.

'KİM BU KIZ?' MERAKI
Sonunda Ergin Bener'e anlatmak zorunda kalır hepsini... Plak, müthiş bir hızla derhal hazırlanır ve piyasaya verilir.
Ön yüzünde Karacaoğlan (Ölüm), arka yüzünde Âşık Veysel (Olmasa) deyişleri olan 45'lik ortalığı tam anlamıyla birbirine katar ve o güne kadar ortalıkta olan kimselere benzemez bu genç kız ve kimselere benzemez bu şarkıları... Herkesi kendinden geçirir. Plak Türk Popunun ortasına tam bir bomba gibi düşmüş ve yepyeni bir pencerenin açılmasını sağlamıştır.
O güne kadar; yalnızca Türkülerimizin aranje edilmesi ile ilerlemeye çalışan "Anadolu Pop" akımının önünde yepyeni bir yol açılır ve bu yoldan, neredeyse herkes geçmeye başlar. Melodi uzun bir zaman Hümeyra ile ilgili olarak basına hiçbir bilgi vermedi. Elinde gitarı ile Hümeyra Akbay... Ama plak satışları yüzbinleri geçince, herkesin ilgi ve merakı "kim bu kız ya' 'sorgu sualleri dayanılmaz bir hal aldı ve Hümeyra gazete ve dergilerde görünerek merakımızı giderdi... İlk önemli röportajlarından biri, dönemin en önemli müzik dergilerinden olan "Diskotekte yayınlandı.16 Aralık1969 Diskotek 'in 11. Sayısı bize bu genç şarkıcı ile ilgili olarak epeyce bilgi getirmişti... "Bir şarkıcı çıktı müzik dünyamıza.
"Olmasa" dedi,"Ölüm"dedi gitarı ile... Beğenildi, takdir edildi.
Hümeyra kısa zamanda büyük bir isim oldu. Geçtiğimiz haftalarda ikinci plağını yaptı. 'Kördüğüm"... "Caz ve Bach sevdikleri operadan hoşlanmayan sanatçımız, içki içmiyor ama sigarayı bırakamıyor.
Çikolata, pasta, şekerleme ve menekşe sevdikleri. Buna bir de portakal suyu eklemek gerek." 68 'lerin gazetecisi bize Hümeyra ile ilgili birinci elden bilgi aktarmıştı... İkinci plak çıkmıştı...

ÖYLE UZAK Kİ YERİM...
İlk plağın eşi benzeri görülmemiş başarısı üstüne, Hümeyra ikinci plağını kendi çıkartmak ister. Ergin Bener ile birlikte Melodi'den ayrılır ve kendi firmalarını kurarlar. Oldukça kalıcı olacak ve çok güzel plaklar yayımlayacak olan Yonca Plak... Yonca'nın ilk plağı "Kördüğüm " olur... Plağın "A" yüzünde "Kördüğüm" vardır. Z.Emirhanoğlu adlı genç bir şairimizin şiirini bestelemiştir Hümeyra...
Arka yüzünde de, Hümeyra'nın her zamanki gözdesi Âşık Veysel'in Yol'u yer alır. Bu ikinci plağın başarısı, birincisini bile gölgede bırakır. Plak çok satar...
Ama Hümeyra kendisini, başı sonu olmayan bir bilmecenin içinde bulur... "Kördüğüm" şiiri, plakta belirtildiği gibi Z.
Emirhanoğlu'na değil Şevket Rado'ya aittir.
Senindi, benimdi, bilmiyordum tartışmaları epey sürer ve sonuçta şiirin Şevket Rado'ya ait olduğu tescil edilir. Hümeyra, bir yandan üçüncü plağı hazırlamaya çalışırken, bir yandan da yapımcı olarak çalışır kendi firmasında... Nesrin Sipahi'nin emsalsiz "Kara Mehmet'i ile Mazhar - Fuat'ın "Türk'üz Türkü Çağırırız' 'plaklarına yapımcı olarak imza atar. Bir süre sonra da kendi plağını sürer piyasaya.
Önlü arkalı Karacaoğlan deyişlerinin yer aldığı "Dilber/Perişan' 'plağı da ne Yonca'yı ne de Hümeyra'yı yanıltır ve çok sevilir. Hümeyra bir hayali gerçek yapmak için yollara düşer ve Paris'e gider...
Yıl 1970... Philips, Hümeyra'nın Türkiye'deki uçsuz bucaksız popülerliğinden ve elbette daha çok sattığı plak miktarından oldukça etkilenmiştir ve sanatçının önüne bir kontrat koyar...

SADECE BİR İKİ NÜSHA
Hümeyra kontratı imzalar ve Paris'e yerleşir. Tülay German ve Erdem Buri, bütün Paris'e giden sanatçılara yaptıkları gibi Hümeyra'ya da yardımcı olurlar ve plağın çalışmaları başlar. Plak için "Dilber" ve "Olmasa" seçilir. Fransız söz yazarı, Âşık Veysel ve Karacaoğlan'ın anlattıklarına bir türlü nüfuz edemez ve her seferinde Hümeyra'nın önüne "kuşlu, çiçekli, böcekli" sözlerle gelir.
Plağın hazırlığı uzadıkça uzar ve Paris'teki "pahalı hayatı" karşılayabilmek için, Hümeyra, arada bir Türkiye'ye gelir, sahnelerden para toplamaya çalışır. 1969 yılında, Öztürk Serengil'in sahibi olduğu "Şadırvan"da yaptığı sahne çalışmalarından dolayı zaten gazinolara yabancı değildir. Bu gidip gelişlerde de; Emel Sayın'ın ast solistliğinde Villa Zarif'te, Gönül Yazar ve daha sonra da Sevim Çağlayan'ın ast solistliğinde de Bebek Belediye'de sahneye çıkar. Ama Paris'e bu bile yetmez ve Hümeyra temelli dönmeye karar verir İstanbul'a... Ön yüzünde "Je Saıss Que Tu Saıss" (Dilber) ve arka yüzünde"Il Viendra Celvi Que Jaime" (Olmasa) olduğu plağın çalışmaları bitmek üzeridir ama Hümeyra'nın da takati kalmamıştır ve kararını verir.
Sanatçının dönüşü ile birlikte, sanatçının yokluğundan dolayı tanıtım işini gereği gibi yapamayacağını düşünen Philips plağı piyasaya vermekten vazgeçer. Türk Popu adına en ilginç plaklardan biri sayılabilecek bu plak, günümüzde yalnızca birkaç koleksiyoncuda bulunuyor. O da Hümeyra'nın "eşe dosta veririm" diye Paris dönüşü yanında getirdiği birkaç nüshadan ibaret...

HAFTAYA: HÜMEYRA ANNE OLUYOR!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA