• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Yaşasın Cumhuriyet

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.10.2015, 00:00
Bazı konular vardır, sürekli bahsetmek gerekir. Aynı şeyleri bıkıp usanmadan söylemek gerekir. Cumhuriyetin kuruluş hikayesini de. Kurtuluş savaşı yapılmış, büyük bir zafer kazanılmıştı ve sıra yönetim biçiminin şekillenmesine gelmişti. Meclis'tekilerin çoğu halkın iradesinden yana değildi. Yetkinin padişaha verilmesini ve devletin başında onun olmasını istiyordu.

Lozan görüşmeleri sürerken Mustafa Kemal'le konuşmak için bağ evinde toplanıyorlar. İlk sözü Rauf Bey alıyor ve lafı hiç gevelemeden, "Bak kardeşim, bu Meclis senden korkuyor. O yüzden, tartıştıkları konular sana kadar gelmiyor ama ben başbakanım. Şikayetler de bana geliyor" diyor.

Gazi, "Benim neyimden korkuyorlarmış?" deyince de "Senin bir gün bir fırsatını yakalarsan cumhuriyet kuracağından korkuyorlar. Dedikodular o kadar abartılıyor ki, içlerinden kimileri bir gün senin padişahı bile bu ülkeden kovacağın kaygısını taşıyor... Bu böyle gitmez. Çık kardeşim yarın kürsüye, bunları yapmayacağına milletin önünde söz ver!" diyor. Atatürk soğukkanlılığını koruyarak, "Peki Rauf, senin Sultan Vahdettin ile ilgili görüşün nedir?" diye soruyor.

CUMHURİYET İSTENMİYOR

Rauf Bey'in yanıtı şöyle: "Benim babam, padişahın baş mabeyinliğini yaptı. Boğazında, padişahın ekmeği var. O nimet şimdi benim boğazımda. Ben yediğim ekmeğe ihanet etmem kardeşim. Ayrıca aldığım İslam terbiyesi nedeniyle de, o bir halife olduğu için, padişaha o yönden de bağlıyım. O gibi makamlar ulvi makamlardır. Senin, benim gibi kişilerin aday olabilecekleri makamlar değillerdir. Bana göre bizim görevimiz bitmiştir. Hepimize önderlik yaptın, vatanı kurtardın, biz de senin emrinde çalıştık ama bize göre bizim görevimiz sona ermiştir, şimdi emanetin sahibine iadesi gerekir".

Gazi aynı soruyu ev sahibi Refet Paşa'ya soruyor. O da "Aynen, Rauf Bey gibi düşünüyorum, Paşam" diye yanıtlamıştı. Masadaki diğer konuk Ali Fuat Cebesoy da "Ben senin yanındayım Kemal" diyemiyor.

Herkesin ortak isteği ertesi gün kürsüye çıkıp, cumhuriyet istemediğini söylemesi.

Bunun üzerine "Verin bana bir kağıt" diyor. Gece yarısı bağ evinde kağıt bulunamayınca, sigara paketinin kapağını yırtıp, arkasına şunları yazıyor: "Günü geldiğinde padişahla ilgili kararı, en yüce icrai organ olan TBMM verecektir." Arkadaşları onaylayınca ertesi gün kürsüye çıkıp metni okuyor. O andan itibaren de yolları ayrılıyor.

ATATÜRK'E KOMPLO

Atatürk Birinci Meclis'le cumhuriyete gidemeyeceğini anlıyor. Arkadaşları da Mustafa Kemal'i Meclis'e sokmamak için ne yapacaklarını düşünüyorlar.

Muhalif kanadın üç milletvekili, Samsun'dan Emin Bey, Erzurum'dan Necati Bey, Mersin'den Çolak Selahattin Bey bir 'seçim kanunu değişiklik önergesi' hazırlıyorlar ve "Bundan böyle milletvekili adayı, adaylığını koyduğu yerde en az beş seneden beri oturuyor olmalı ve milletvekili adayının doğum yerinin, Misak-ı Milli'nin sınırları içinde olmalıdır!"şartı getiriyorlar.

Çünkü Mustafa Kemal, yaşamı boyunca o cephe, bu cephe koşturmaktan, hiçbir yerde değil beş yıl, beş ay bile sürekli oturamamıştı. Ayrıca Selanik Milli sınırlar içinde değildi. Amaç da onu seçtirmemekti.

Bu önerge TBMM Başkanlık Divanı'na veriliyor. Gazi derhal söz isteyerek 'Bu önerge şahsımla ilgilidir. Ben TBMM'nin başkanıyım. Benimle ilgili bir önergeyi millet bilmek ister' diyerek tarihi konuşmasını yapıyor. Eğer bu önerge yasalaşsaydı, Mustafa Kemal milletvekili seçilemeyecekti. O zaman da ne cumhuriyet, ne bağımsızlık, ne laiklik, ne de devrimler olacaktı. Cumhuriyetle bugünlere geldik ve bu kritik günleri de aşacağız. Yarınlar daha güzel olacak. 2023'te 100. yılımızı kutlayacağız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI