Artık kadına, erkeğe, ilişkilere, evliliğe, çocuklara, komşuluğa, çalışmaya kısacası hayata bakışımıza dönüp bir kez daha bakmanın, sorgulamanın, eleştirmenin, yeniden yapılandırmanın zamanı gelmedi mi?
Her gün kadınlar öldürülüyor bu ülkede. Sırf mutlu bir yuva hayali ile kurdukları evlilikleri yolunda gitmediği ve kabusa dönüşen yaşamlarından kendilerini ve çocuklarını kurtarmak istedikleri için. Veya tacize/tecavüze direndikleri için. Ya da direnemedikleri için.
Üstelik öldürüldükleri halde yine de suçlanıyorlar.Tacizci veya katil veya onların hayatını kabusa dönüştüren erkekler değil, kadınlar suçluyor.
Gitmeseydi, giymeseydi, yapmasaydı denilerek. Yaşamasaydı deniliyor yani.
Diyelim ki kadınlar suçlu. Doğuştan lanetliler. Potansiyel tehlikeler ve her şeyin müsebbibiler. Peki ya çocuklar?
Günlerdir çocuklara yönelik istismarı konuşuyoruz. Karaman'daki olayın ardından çorap söküğü gibi diğer illerden istismar haberleri geliyor. Okullarda, yurtlarda, devletin korumak zorunda olduğu kurumlarda yani.
Bu olaylarda kimi suçlayacağız? Her bir bahaneyle kurtarmaya ve aklamaya çalıştığımız erkekleri/erkekliği mi?
YALAN HAYATLAR
Tabii ki bütün erkekler suçludur genellemesi yapmıyoruz. Burada sözünü ettiğimiz erkek egemen sistemin erkek bakışı ve anlayışı. Ve her zaman haklı ve doğru gördüğü ve kayırdığı erkek tavrı. Niye bu erkekler terbiye edilmiyor? Niye onlar etraflarındaki her kadına/çocuğa sadece cinsel gözle bakıyorlar? Bunun nedenleri üzerinde durmamız gerekmiyor mu?
Mesela en çok izlenen dizilerin hepsinde neden yasak ilişkiler yer alıyor. Neden adamlar göz önünde ilişkilerini göstere göstere yaşarken kadınlar olmadık entrikalara başvuruyor? Dizilerde kim kimin annesi/babası belli değil. Herkesin bir sırrı var. Hangi dizinin sırrı daha büyükse, o daha çok seyrediliyor. İzleyici yalanlar üzerine kurulan hikayeler istiyor. Sıcak veya neşeli aile hikayeleri veya sıradan aşk öyküleri istenmiyor. Neden?Kendilerini mi görüyorlar bu dizilerde izleyenler? Kendilerinin yalnız olmadığını görerek teselli mi buluyorlar?
Vicdanlarını mı rahatlatıyorlar?
Dizilerde yalan, dolan, entrika ve kavga var. Herkesin elinde tabanca ve herkes hemen birinin kafasına tabanca dayıyor. Adam öldürmek çok sıradan bir durum bizim dizilerde. Yalan söylemek de öyle...
YASAK İLİŞKİLER
Gerçek yaşamda da öyle. Hiç umulmadık öykülerle karşılaşıyoruz günlük yaşam döngüsünde. 10 yaşındaki küçük bir çocuğun kaybolmasının altından bir yasak ilişki ve o ilişki nedeniyle işlenen bir cinayete tanık oluyoruz.
Aşkın ne yaşı var ne dini ne ırkı ne sınıfı. Herkesin gönlü evliyken bir başkasına kayabilir. İşte önemli olan bu gerçekle yüzleşebilmek. Bunu sadece bir cinse hak görmemek ve insani bir olay olarak değerlendirmek ve sonuçlarını kişinin tercihine bırakmak. Eğer o kadın veya erkek, ailelerine ve çocuklarına rağmen göze alabiliyorsa bu aşkı ve sonuçlarına katlanıyorlarsa orada durmak. Toplum olarak saygı göstermek. Göstermediğimiz için yalanlar başlıyor ve yasak ilişkiler yaşanıyor zaten. Ayrıca mahalle baskısı uygulayınca ne kazanıyoruz?
Ne elde ediyoruz katil olan kişilerin evlerini taşlayarak, onların ailelerini rahatsız ederek?
Yargısız infazda bulunarak. Kötülüklerin önüne mi geçmiş oluyoruz böylece?
Öyle olsa hiç yasak ilişki yaşanmazdı bu ülkede. Hiç kimse eline tabanca almazdı. Veya çocuklara istismar olayları yaşanmazdı. Öyle olsa Karaman derken, Bursa, Kocaeli, Sivas, Antalya'dan çocuklara yönelik cinsel istismar olayları yaşanmazdı.
Demek ki bir yerlerde hata yapıyoruz. Toplum olarak toplumsal bir yanlışın içindeyiz.