Dünya Kupası vakit ayırdığınız bir aydan ibaretten değildir. Çocukluğunuzdur, gençliğinizdir.
En kötüsü bile bir şekilde akılda kalır. Çünkü her kıtanın buluştuğu tek büyük futbol organizasyonudur. Bu yüzden Roberto Baggio'nun kaçırdığı penaltı sonrası ellerini beline koyup çimlere bakışı unutulmaz. 1966'da Geoff Hurst'un direk ile çizgi arası arasında gidip gelen vuruşu ve peşi sıra verilen gol kararı bir sohbetin arasına karışır muhakkak. Roger Milla'nın dansı, Afrika'da kulakları tırmalayan vuvuzela, Tardelli'nin çığlığı, Van Persie'nin uçarak attığı kafa golü, Maradona'nın boyu yetmediği için kullandığı eli, yine aynı maçta İngiltere'yi ipe dizer gibi geçişi, Almanya'nın Brezilya önündeki 7-1'i., İlhan Mansız'ın 2002'deki turu getiren golü, Zidane-Materazzi kavgası, 90'daki Almanya forması, Pele'nin 17 yaşında parlaması ve daha neler neler. Pele demişken, Brezilyalı futbol efsanesi, "Dünya Kupası iyi oyuncuları ve harika oyuncuları ölçmenin çok önemli bir yoludur. Harika bir oyuncunun testidir" der. Öyledir de gerçekten.
Messi'nin yüzündeki stres biraz bu yüzden.
Ronaldo'nun oynatılmama isyanı da keza.
HAFIZAYA KAZINANLAR
Tarihinde ilk kez Kasım'dan Aralık'a sarkan bir dönemde oynanan bu dev organizasyonu da anacağız bir şekilde. Finalinde ne olur bilmiyorum ama kaliteli bir turnuva olduğundan bahsedeceğiz mesela. Fas'ı anlatacağız. Boufal'ın annesiyle dansını, Almanya'nın grupta sonuncu olmasını, Arabistan'ın Arjantin zaferini, Neymar, Ronaldo, Suarez gibi yıldızların gözyaşlarını, 974 adet taşıma konteyneri kullanılan adı da buradan gelen stadın Tunus'a taşınmasını, Galler'i uzatmalarda eleyen İran'ı, Messi'nin sorumluluk almasını, Hırvatistan file bekçisi Livakovic'in penaltılarda yıldızlaşmasını.
Evet bir kupada daha perde kapanıyor. Şimdiden söyleyeyim. Muhtemelen 4 sene sonra Kanada, Meksika ve ABD'nin ev sahipliğinde gerçekleşecek turnuvada müsabaka trafiğini konuşacağız kesin. Çünkü ilk kez 48 ülkeyle yapılacak.
Umarım onların aralarında biz de oluruz...