Tüm zamanların en büyük boksörü Muhammed Ali'den bir alıntıyla başlayalım yazıya:
"Ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır..."
Pazar günü AK Parti'ye bir uyarı vermek isteyen ancak kantarın topuzunu kaçırdığını sandıklar açıldıktan sonra anlayan seçmenin haleti ruhiyesini bundan daha iyi özetleyen bir cümle olamaz.
Türkiye uzun yıllar sonra yeniden koalisyon kabusları yaşıyor.
AK Parti-CHP, AK Parti-MHP ya da 3 partinin AK Parti'yi dışlayarak kuracağı bir hükümet...
Hangisi hayata geçerse geçsin ömrü 2 yıldan fazla olmayacak.
Türkiye yine seçimden seçime koşmaya devam edecek.
***
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'ın biraraya gelmesi kulisleri hareketlendirdi.
'Türkiye'de tıpkı Almanya'daki gibi muhafazakar ve sosyal demokrat partiden oluşacak büyük koalisyon mu kuruluyor sorusuna' yanıt aranıyor dünden beri...
Esasında bu koalisyonun hesapları seçim öncesinden yapılmaya başlanmıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin olası iktidarında ekonomiyi Kemal Derviş'e emanet edeceğini açıklaması...
Derviş ile aynı ekonomi vizyonuna sahip Selin Sayek Böke'nin CHP'ye seçim öncesinde monte edilmesi...
DSP'nin eski Maliye bakanlarından Zekeriya Temizel'in birdenbire İzmir'den aday yapılarak siyaset arenasına sokulması...
CHP ile yollarını ayıran İlhan Kesici'nin ani bir kararla yeniden partiye dönmesi...
Derviş'in seçime 10 gün kala "Türkiye'de bir ekonomik kriz olmayacak" açıklaması yapması...
***
Komplo teorilerine itibar etmem ama bütün bu gelişmeler bir tesadüften ibaret olamaz...
Sanki gizli bir el CHP üzerinden Türk ekonomisine yeni bir A takımı hazırlıyor gibi...
Peki bu 'Büyük Koalisyon' hayata geçer mi? derseniz...
AK Parti- MHP koalisyonundan sonra en kuvvetli seçenek bence bu...
Ne stratejik seçmenmiş ama
İddia o ki;
CHP seçmeninin bir bölümü 2011'de MHP baraj altında kalmasın diye bu partiye...
2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu'na tepki için Selahattin Demirtaş'a...
7 Haziran'da ise barajı aşsın diye HDP'ye oy verdi...
Siyaset bilimcileri ve başarısızlığı örtbas etmek isteyen parti büyüklerine göre bu seçmen 'stratejik oy' veriyor!
Bir dönem İzmir Valiliği de yapan Osmanlı'nın ünlü paşalarından Halil Rıfat'ın güzel bir sözü var...
"Gidemediğin yer senin değildir..."
Beş yılda sandık başına gittiği 3 ayrı seçimde sana oy vermeyen seçmen de artık senin seçmenin değildir ey CHP...
Onların durumunu ifade eden en iyi kavram olsa olsa stratejik kaçıştır...
Karşıyaka'daki HDP gerçeği
HDP'nin yüzde 10'luk barajı 'artistik atlayışla' geçmesinde İzmir'in rolü büyük.
2009 yerel seçimlerinde İzmir'den sadece 40 bin oy alan BDP-HDP çizgisine 7 Haziran'da sandıktan neredeyse 300 bin oy çıktı.
Pazar akşamından beri sokaklarda seçim zaferlerini kutlayan HDP'lilere "Ufo görmüş masum köylüler" gibi bakan İzmirliler, yıllardır aynı kentte yaşadıkları Kürtler'in varlığından geç de olsa haberdar artık.
HDP'nin İzmir'deki dikkat çekici yükselişi sadece Kürtlerin bu partiye oy vermesiyle açıklanamaz.
AK Parti ve CHP'nin aday belirleme sürecinde Kürtleri hiç dikkate almadığı ve listenin seçilebilecek
sıralarına bir tane bile Kürt aday yazmayarak meydanı HDP'ye bıraktığı doğru...
Ancak, HDP oylarını İzmir'de yükselten faktörler sayılırken Beyaz Türklerin "AK Parti ve Erdoğan nefreti" ile mührü bu partiye vurduğu gerçeği de inkar edilemez.
CHP'nin daha 1,5 yıl önce yüzde 70'le belediyeyi aldığı Karşıyaka'da bile HDP anlamlı bir yükselişteyse durup bir düşünmek lazım.
Karşıyaka'da CHP'nin oyları yüzde 63'e gerilirken, HDP yüzde 8'lere çıkmış. Bostanlı ve Mavişehir gibi ulusalcı hassasiyetleri yüksek, CHP'nin oy deposu niteliğindeki bölgelerde oy patlaması yapan bir HDP gerçeği var...
Bu tablonun analizini yapma görevi bizden çok siyasetçilere düşüyor.
Onlara sadece şu soruya cevap aramalarını tavsiye edebiliriz...
"Biz nerede hata yaptık?"