• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BESİM KAZADO

Hayatının merkezinde hep gazete vardı

besim.kazado@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29.05.2014, 00:00
New York'un tek Türk gazetesini okuyucusuyla buluşturan Ekmel Anda: Ben gazeteyle büyüdüm... Hatta Amerika'ya ilk gelmeye karar verdiğimde bu kelime hayatımı değiştirdi. Hala aklıma gelince gülerim

Sadece içimizi ferahlatan, heyecanlandıran, rahatlatan konulardan bahsetmek, uzun bir Amerika ve de Uzakdoğu hatıralarımı paylaşmak için sıramı bekliyordum. Soma felaketinde kaybolan canlar için Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tabii ki tüm ülkemize başsağlığı ve sabır diliyorum. Unutulması zor bu felaketin ardından Alp Ali Şen'in zamansız acı haberi yürekleri dağladı. Tanık ve Şen ailelerine de başsağlığı diliyor, delikanlının mekanı cennet olsun dileklerimi sunuyorum. Tüm dünyada başta tabii felaketlerin, tüm acılı günlerin yaşandığı bu dönemin bitmesini diliyorum.
Bugünlerde güzel İzmir'imizde biraz olsun moralli olmaya çalışıyor; size söyleşiler, seyahat anıları hazırlamaya çalışıyorum. Size Amerika anılarımda şitayişle bahsettiğim New York'un tek Türk gazetesi Posta 212'nin çok değerli sahibi (hani bir deyim vardır; kusursuz kişiler için söylenir: ADAM ADAM şahsiyet) Ekmel Anda'nın dünyaya sunduğu armağanlarından biri bu gazetedir. 1. yılını geçen hafta kutladı, sahibi Ekmel kardeşimiz gibi sade bir şekilde. Bu sadelikte öyle bir köşe yakaladım ki Anda'nın bizzat kendi yazdığı her güzelliği sizden esirgemediğim köşemde sizinle paylaşmayı borç bildim. Tekrar 'merhaba' diyerek bugün evinize Ekmel Anda'yı konuk ediyorum:

Posta 212'nin birinci yıl yazısı:

Ben okumayı, gazetenin başlıklarını hecelerken anne ve babasını gururlandıran, eski gazeteleri toplayıp eskiciye satan ve aldığı parayla da Tommiks, Teksas ve Gırgır'ın yeni sayısı çıktığında gazete bayisine koşa koşa gidip alan, okuldaki projeleri, gazeteden makasla kestiği resimleri kartonun üstüne, yapıştırarak yapan, mutfaktaki raflara gazete kağıdı koyan, gazetedeki kuponlarla tencere, küçük el radyosu, ansiklopedi alan, çıkma ihtimali yok gibi olan araba kuponu ile hayal kuran, fırından aldığım ekmeği, soğumasın diye, gazeteye saran ama dışarıda kalan ekmeğin uçlarını yiyen, inşaat ustalarının gazeteden şapka yaptığı, çocukların katlayıp uçak ve kayık yaptığı, tam sayfa gazeteden uçurtma, zikzak yırtıp uçurtma kuyruğu yapan, babasını kızdırıp kıvrılmış gazete ile dayak yiyen, yemek yerken sofraya kırıntılar için gazete serilen, sıcak tencerenin altına muşambayı yakmasın diye gazete konulan, parmak izlerini temizlemek için gazeteyi buruşturup silen, kulağına su kaçtığı zaman gazeteyi huni gibi yapan ince ucunu kulağına sokan ve diğer ucunu yakıp çıkan dumanın kulağına kaçan suyu buharlaştırıp çıkartan, okul kitap ve defterlerini gazete kağıdı ile kaplayan, içine yağmur suyu giren ayakkabının içine gazeteyi kesip taban yapan, evdeki sinekleri gazeteyle öldüren, manavdan pazardan aldıklarını gazeteden kesekağıdına dolduran, kuşu olanların kafesin altına gazete serdiği, araba radyatörünün önüne donmasın diye gazete koyan, cama perde niyetine gazete yapıştıran, leblebi tozu için küçük külah yapan, gazete kağıdı ile soba yakan, soba borusuna gazete tıkayan nesildenim.

AMERİKA MUHABBETİ

Ben gazeteyle büyüdüm ve hayatımın her yerinde gazete vardı. Hatta Amerika'ya ilk gelmeye karar verdiğimde "gazete" kelimesi hayatımı değiştirdi. Hala aklıma gelince gülerim.
Sene 1989 ve ben Amerika'ya gelmeye karar verdim. Üst kattaki komşumuzun oğlu senelerdir Amerika'da yaşıyordu ve o aralar Türkiye'ye gelmişti. Babam "Oğlum Ali Bey amcanın oğlu gelmiş, istersen çık yukarı bir konuş" dedi. Çıktım yukarı başladık Amerika muhabbetine. Yurtdışında uzun zaman yaşayanlar Türkçe konuşurken araya konuştukları yabancı lisandan kelimeler sokarlar. Amerika'da uzun süre yaşayan insanlar da Türkçe konuşurken araya sürekli İngilizce kelimeler koyuyorlar.
Arabaya sigorta yaptırdım yerine arabaya insurace yaptırdım, çekin karşılığı çıkmadı yerine çek bounce etti, kontrol et yerine check etmek gibi. Bizim muhabbet esnasında Ahmet abi sürekli böyle kelimeler kullanarak konuşuyor ve bende anlamaya çalışıyorum. Sonunda oraya gelirsem ne iş yaparım diye sordum ve bana anladığım kadarı ile "gazete işim var, benimle çalışırsın" dedi.

İNSANIMIZI ANLATMAK...
Ben pılımı pırtımı topladım ve Amerika'ya çalışmaya geldim. İşim hazır, herhalde Amerikan filmlerinde gördüğüm gibi bisiklet üstünde sabahları gazete dağıtacağım. İlk günüm, evden çıktık işe gittik. Gittiğimiz yer bir benzin istasyonu. İşte orada ben "Gas Station" kelimesinin "Gazete İşi" olmadığını "Benzin İstasyonu" olduğunu anladım. Ahmet abi kelimeyi ağzında yuvarlayıp "gazteyşın" diyince, gazetecilik maceram başlamadan bitmişti ve ben benzin pompalamaya başladım.
Seneler önce Can Kamiloğlu ile tamamen Amerika'da yaşayan Türk toplumuna ait, insanımızı anlatan, insanımızın dili ve kalemi olan bir gazete çıkartma hayalleri kurarken ilk söylediğim şey "Aman bak Can abim, benzinci açmıyoruz, gazete çıkartacağız değil mi" diye hikayemi anlatıp esprisini yapmıştım.
Can Kamiloğlu ve benim bu hayalimizi gerçekleştiren, günlerce uyumadan paranın satın alamayacağı özveri ile POSTA212'ye her hafta hayat veren, harfleri kelimelere, kelimeleri habere dönüştüren ekibimize çok teşekkür ederim. Birinci yaşımız kutlu olsun.

İzmir ayrıcalığı
İzmir'de olmak ayrıcalıktır denir ya, bence de öyle tabii ki kendime göre. Alsancak'ta Sir Winston'da buluştuk önümüzdeki günlerde yayınlayacağım söyleşi için Aynur Tartan'la. Tam sonlandırıyorduk ki o da son günlerin başarılı yazarları arasına giren Ayçe Dikmen katıldı bize. Sohbet derinleşti... Alsancak turumu gazeteye doğru ilerletirken yıllara dayalı dostum sanatıyla ülkemizin baş tacı ettiği çok değerli tiyatrocu, daha doğrusu çok yönlü sanatçısı arkadaşıma rasladım. Ali Poyrazoğlu... Yine bir faaliyet için bu kez her zaman başarıyla yaptığı konuşmalarından birini yapmak üzere şehrimize gelmiş, tabii ki 'Yeni Asır' önünde size selam ve sevgilerini yollamayı ihmal etmedi.

41 kere Maşallah!
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yaz sezonunun başında Oya Zengin hanım dostlarını bir araya getirdi Urla'da. Tüm ülkeyi yasa boğan Soma felaketinden dolayı ertelenen davetini İtokent'teki evinde geçen hafta verilen davette kalburüstü 40 hanımı biraraya getirdi Oya hanım. Konuklarını mükemmel bir şekilde ağırlayan davet sahibi en yakın yardımcısının ani bir kaza geçirmesi ve son dakikalarda başına gelen ufak talihsizlikleri kimseye belli etmeden süper bir davet veren Oya Zengin'e 40 konuk+1 = 41 kere Maşallah diyorum.

İftihar ettim
Serdar Uzuntaş, size 2 yıl belli daha da evvel bahsetmiştim bu genç yeteneğimizden. Kendisi hatırlarsanız Milano'dan tanıdığım ve Floransa, Londra, İstanbul derken dünya moda başşehirlerinde başarıdan başarıya giderek büyüyen bir sanatçımız oldu. Geçenlerde İzmir'deydi. İftihar ettim İzmirli, evet İzmirli Serdar'la...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA