• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Fıtığın 3 belirtisine dikkat FİLİZ İÇKE ÖNAL

Fıtığın 3 belirtisine dikkat

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22.09.2011, 00:00
Bel fıtığında hastalar doktora en çok bel ve bacak ağrısı yakınmasıyla başvuruyor. Bu ağrılar hareketle artarken, bacağa kalçadan uzanan çekme hissi, yürüme bozuklukları, kas güçsüzlüğü, uyuşma ve karıncalanma da hastalığın diğer belirtileri arasında yer alıyor

Bacaklarda uyuşma, yürüme bozukluğu, hareket kısıtlılığı ya da bazen yalnızca ağrı... Sebep olduğu şikayet ne olursa olsun hastanın yaşam kalitesini düşürerek doktora başvurmasına neden olan bel fıtığı, her hastada farklı şikayetlere yol açtığı gibi tedavi de birçok secenek arasından kişiye özel olarak seçiliyor.
Bel fıtığını, oluşum mekanizmasını, belirtilerini ve tedavide kullanılan çok özel bir yöntem olan "Endoskopik Transforaminal Diskektomi", yani belde sinir çıkış deliğinden endoskopla girilerek yapılan kapalı ameliyat yöntemini konuşmak üzere Özel Ege Sağlık Hastanesi'nden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Haluk Özer'le bir araya geldik. Hastaların yüzde 80'inde ilaç ve istirahat tedavisinin etkili olduğunu dile getiren Dr. Haluk Özer, yüzde 20'lik kesimin ise girişimsel yöntemlerle şikayetyerinden kurtulduğunu söylüyor.

SİNİRLER ETKİLENİNCE
-Bel fıtığı nedir? Nasıl oluşur?

Bel fıtığı; omurgamızı oluşturan omur kemiklerimizin arasındaki disk eklemi dediğimiz yassı, yuvarlak, para biçimli eklemlerin hastalığıdır.
Bu eklemler iki kemiğin arasında yer alırlar. Üst ve alt komşulukları omur kemiği iken, önde karın organları ile, yanlarda sinir ağları ile, arkada sinir çıkış delikleri ve omirilik kanalı ile komşuluğu vardır.
Disk eklemi iki parçadır; kabuğu ve çekirdeği vardır. Kabuk, kat kat zarlardan oluşur. Çekirdek oluşumunu tamamladığında jel kıvamında, ihtiyarladığımızda ise daha çok keçe kıvamında bir dokudur. Etrafındaki kat kat zarlar ise birbirine çapraz liflerle döşenmiş çok katlı bir tabakadır. Biz buna diskin kabuğu diyoruz. Çekirdek bu şekilde kabuğun içine hapistir. Bu hapis bulunduğu bölümde hem süspansiyon hem de eklem görevi yapar. Yanlara doğru genişleme olasılığı mümkün değildir. Basıncı yükselince suyu kemiğe gönderir, basıncı düştüğünde, suyu kemikten alarak yükselir. Dolayısıyla sabahları daha uzun boylu, akşamları daha kısa boylu oluruz.
Bu diskin içindeki basınç değişiklikleri, bazen yaralanmanın asıl nedeni olabileceği gibi yaralanmış kabuğu bozmada da etkendir. Örneğin yatarken 25 birim basınç varken, bir şeyi almak için eğildiğiniz anda 225'e yakın kg/cm basınç oluşur. Basınç oluştuğunda içerideki yumuşak disk, kabuğu zorlar.
Disk kapsülü değişik nedenlerle yaralanabilir. Ters hareketlerle, kazalarla, diski tutan enfeksiyonlarla... Önce kabuğun elastikiyeti kaybolur. Daha sonra diskin yol bulmaya çalıştığını, taşmaya başladığını görürüz. En sonunda da zarı tam olarak yırtarak disk ekleminin çekirdeği dışarı çıkar. Dışarı çıktığında komşuluğu olan omurilik kanalı ve sinir kökleri ile bir temas oluşur. İşte bu sinirlere oluşan bası, bel fıtığı hastalığıdır.
Çekirdeğin kabuğu delerek çıktığı, omurilik kesesine veya sinir ağına, sinir köküne bastırmasıyla ortaya çıkan hastalık tablosuna bel fıtığı diyoruz.
-Her bel ağrısı fıtığın bir belirtisi olarak mı değerlendirilmelidir?
Bel ağrısı eşittir bel fıtığı diye bir şey yoktur. Bel ağrısının çok çeşitli nedenleri vardır. Ama disk hastalıkları bel ağrısının önemli bir nedenidir. Bel fıtığında hastaların asıl şikayeti, sıkışan sinirin etkilediği organla ilgili belirtilerdir.
-Bel fıtığının bulguları arasında sıklıkla hangi şikayetler yer alıyor?
Bel fıtığı hastaları doktora en sık bel ve bacak ağrısı yakınmasıyla başvururlar. Hareketle ortaya çıkan bel ağrıları tipiktir. Asıl önemlisi bacağa kalçadan uzanan çekme ve ağrıdır. Biz buna "radiküler ağrı" diyoruz. Bu önemli bir bulgudur. Yürüme bozuklukları, kas güçsüzlüğü, uyuşma ve karıncalanma sık duyduğumuz yakınmalardır.

-Bel fıtığı nasıl teşhis edilir?

Teşhiste eskiden myelografi ve bilgisayarlı tomografi kullanılırdı. Bu gün Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme bunların yerini almıştır. Halen direk radyografiler özellikle dinamik grafiler (hareketli çekilen filmler) de bel fıtığına eşlik eden omurga stabilite bozukluklarını tanımada yardımcıdır.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ
-Tedavinin şekline nasıl karar veriliyor?

Tedavi yöntemi belirlemede iki unsura dikkat edilir: Nörolojik fonksiyon kaybı (kas gücü azalması gibi) olmayan ve az olan hastalarda tedavi başlangıçta daima ilaç ve istirahattir.
İlaç ve istirahat tedavisi, hastaların yüzde 80'inde başarı sağlar.
-Ameliyat ne zaman tedavide tek alternatif olarak düşünülmeli?
Nörolojik kayıp ciddi ise, yapılması gereken cerrahi tedavidir. Tedavi yöntemini belirleyen ikinci unsur ise ağrıdır. İlaçla kontrol edilemeyen ya da 2 haftada geçmeyen ağrı, cerrahi tedavinin gerekliliğini işaret etmektedir.
Sonuç olarak bel fıtığında ameliyat sık başvurulan bir tedavi değildir. Özetle;
* İlaçla kontrol edilemeyen ağrı
* İlerleyen ya da ağır halde nörolojik fonksiyon kaybı
* İlaç tedavisine rağmen iyileşmeyen hastalar
cerrahi tedaviye aday hastalardır.
-Bel fıtığının cerrahi tedavisinde hangi yöntemler kullanılıyor?
Bel fıtığı cerrahi tedavisinde
* Mikrodiskektomi,
* Lazer ve radyofrekansın kullanıldığı kapalı kör yöntemler
* Endoskopik disk cerrahisi kullanılmaktadır.

Bir santimlik kesi ile ameliyat şansı
-Endoskopik (kapalı) yöntemlerin klasik amemiyata göre avantajları nelerdir ve uygulama nasıl olur?

Endoskopik yöntemlerde interlaminar yaklaşımda arkadan ortadan endoskop konularak cerrahi yapılır. Bir santim cilt kesisi olur. Anestezi genel ya da lokal olabilir.
Transforaminal endoskopik disk cerrahisinde ise giriş yeri yanda olur. Anestezi yine genel ya da lokal olabilir. Cilt kesisi 1 santimden azdır. Endoskop sinir çıkış deliğine yerleştirilerek fıtığa ulaşılır. Bu yöntem kemik hasarını ve eklem kapsüllerine verilen hasarı en aza indiren, iyileşme hızını artıran sofistike bir yöntemdir.
Bu tedavi eskiden var olan bir cerrahiye ek yöntem değildir. Eğitim ve deneyim gerektirir. Hastaların yarısı bu yöntemlerle tedavi edilebilir. Geri kalanlarda yine mikrodiskektomi ya da klasik ameliyatlar gerekli olmaktadır.
Endoskopik cerrahide nüks oranları halen mikrodiskektomiye göre fazla gözlenmektedir. Bu nedenle her ne kadar hızlı iyileşme olsa da, hastaları riskli hareketlerden diğer yöntemlerdeki kadar iki üç ay boyunca kısıtlamak gereklidir.




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA