• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İnsan orucunun iftarıdır, yazı HAKAN URGANCI

İnsan orucunun iftarıdır, yazı

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31.07.2011, 00:00
Tüm yenilikler, dağınıklık ve kaos ortamlarından çıkagelir. Düzen, yaratıcının ölümüdür. Belki de kusursuz işleyen bir düzen içinde olduğumuz için öldürdük, anmaz olduk yaratıcımızı... Kul sıkışmayınca hızır yetişmez, derler. Yani, nerede bir sıkıntı, karmaşa, düzensizlik var, orada yeniden filizlenen hayat var.
Genellikle, ikili ilişkilerde kendini pek iyi ifade edemeyenlerin intikamıdır, yazmak. Yazı yazarken sözünü kesen olmaz çünkü...
Yazarlar, satıraralarında başkalarını keşfetme kamuflajı altında, kendileriyle hesaplaşırlar. Kalem yumruk, mürekkep kan olur sayfa üstünde...

KENDİSİ İÇİN YAZAR
Bir kısmı, ötekisinden çok kendisi için yazar. Yazmak, bir sağaltım işidir çünkü. Varoluş kaygılarını hafifletir, içindeki zehiri boşaltır. İhtiyaçtır, yetenekten ziyade...
Evet, yazmak, düzensiz ortamların, kaotik ruhların bir becerisi değil, laneti ve ödülüdür. Ancak tüm bu düzensiz evrenin tam ortasında, düzene yakılmış bir ağıttır da... Yazar, yazdığı zaman dilimleri içinde düzenli olmalıdır. Düzensizliğe bir düzen getirme çabasıdır yazmak. Alışkanlık ister. Akışkanlık ister. Yazı yazmak bir kastır, o kası güçlendirmek için gereken idmanı yapacaksın. Zira yazı işinde, pratik yeteneği bile dövebilir...

KARANLIK VE YAĞMUR
Yazı, çetin iştir. Yanına kahve, fonuna müzik, önüne lokal ışık ister. Bolca karanlık ve yağmur damlaları da talep edebilir camında. Güneşin fazlasına, eğlence sesine, bakmakla yükümlü olduklarının ilgi isteklerine karşı hassastır. Kıskançtır yazı... Bunlardan birini görürse çevrende, sırtını döner sana. Uçup gider yanından belirsiz bir süre. Nazlayacaksın yazıyı, şımartacaksın. Hayatının aşkı olacak onunla olduğun süre içinde. Ona ayırdığın süreyi başka hiç kimseyle paylaşmayacaksın. Kendinle bile.. Telefonuna bakmayacaksın. Yemek yemeyeceksin. Gözlerin sadece onun gözlerinde olduğu sürece, yazı seni bırakmaz. Bunları yaparsan, anlayışlı bir aşığa dönüşür. Onunla olmadığın zaman dilimlerinde aramaz, kiminlesin diye sormaz. Hayattan beslenebilmen için gereksindiğin zaman dilimlerini sunar sana.

GERGİN VE BİTİK
Aşırı gergin ve bitik olduğunda yazamazsın. Yazı bir parça iktidar delisidir çünkü! Çok yetersiz ve yorgun hissediyorsan kendini, bekle bir süre. Kalem, dikey olarak kullanılan bir nesnedir. Birazcık erekte olmazsa, yazamaz...
Yazı, mutsuzluktur işin başında... Fazla mutlu olduğunda da yazamazsın. Acı besler yazıyı, süsler ve olgunlaştırır. Tıka basa doymuş bir adamın göbeği, yazı masasına ulaşmasını engeller. Manevi olarak ta aç olacaksın. İnsan orucunun iftarıdır, yazı...

Hoşgeldin Ya Ramazan
Bu satırların yazarı dini konularda vaaza soyunabilecek ehliyette biri asla değildir. Ancak biraz vicdan, azıcık mantık, bolca da insaf sahibi biri olarak bir müşkülünü sizlerle paylaşmaya çalışmaktadır.
İçinde bulunduğumuz ayın benim için uzun günler ve sıcağın zorlayıcılığından daha öte bir sınayıcı tarafı var. Sanırım ben sabırsız biriyim! Bahsettiğim, oruç ibadetinin gerektirdiği sabır değil, Ramazan ayında tv kanallarındaki uzmanlara sorulan soruların şekil ve mantığı! Filmi biraz başa saralım...

HEPSİNDE MEVCUT

Oruç , semavi dinler ve diğer inançların hemen hepsinde mevcut olan bir ibadet, meditasyon (dine inanmayanların bir kısmı aynı sonuçlara meditasyonla ulaşma yolunu seçiyor ve kendilerini inançsız kabul edebiliyor) şekli... Kimi oruç şekilleri bizimki gibi günlükken, kimi bazı besin maddelerini bir süreliğine ya da bir ömür yasaklayabiliyor.
Orucun marjinal faydaları, sindirim sistemini dinlendirmek ( bireysel fayda), açın halinden anlamak ( toplumsal fayda) olarak sayılabilir. Oysa orucun gerçek amacı, 'sadece onun rızası için' elinin altındaki nimetten uzak durmaktır. Oruç, aslında bir otokontrol mekanizması, nefis terbiyesidir. Nefis terbiyesi ise tüm dinlerde var olan kamil insana ulaşma yolunun mihenk taşıdır. Belki de ibadetlerin en önemlisidir. Tabii doğru değerlendirip uygulayabileyene...

ORUCUN MANTIĞI

Orucun gerçek mantığını anlamayanlar, marjinal faydaları ile yetinirler ya da başka yollarla ikame etmeye çalışırlar. Kaldı ki, toplumumuzda uygulanan oruç şekliyle marjinal bir fayda sağlamak bir yana, kendimize ciddi zararlar da verebiliyoruz. Gün boyu aç bıraktığımız bedenimizi, akşam mükellef ziyafet sofralarıyla yıpratıyor, sindirim sistemimizi mahvettiğimiz gibi kilo da alıyoruz.
İnanca kalp yoluyla girilip akıl yoluyla güzergah belirlenir. İbadetin asıl amacını keşfettiğin takdirde; 'Hocam, oruçluyken tecavüze uğradım. Orucum bozulmuş mudur? ya da ' Lens orucu bozar mı?' gibisinden zeka özürlü soruları sormazsın. Bilirsin ki, bu iş bir 'içindeki hayvana dur deme' disiplinidir, kömürü basınç yoluyla elmasa dönüştürme uğraşıdır. Bunu anlarsan, sektirmeden 30 gün orucu tutup ardından salyalar akıtarak meyhaneye koşmazsın.

KEM GÖZLE BAKMA

Mevlana hazretleri şöyle buyuruyor: 'Oruç tut ki canındaki gücü seyret! 'Anlarsın ki, aslında sana neyi yapabilme iradesinde olduğunun bilgisi ulaşıyor. Senden umulan, bu pratiği, hiçbirşeyi abartmadan tüketerek gündelik yaşam tarzına aktarmandır. Senden umulan, ağzına bir şey sürmediğin günlerde, elin uçkuruna yan gözle bakmaman, kem sözü ağzına almamandır.
Hepinize hayırlı Ramazanlar! Allah kabul etsin...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA