• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Çin ısrarlı CAHİT SÖNMEZ

Çin ısrarlı

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31.03.2010, 00:00
Gerçek anlamda krizin teğet geçtiği Çin, kriz sonrası süreçte de aynı tempo ile ilerliyor. Ekonomide elini güçlendirdikçe siyaset arenasında söz sahibi oluyor açıkçası. Çin'den gelen bu hamleler başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeleri rahatsız ediyor. Çünkü, hem ABD hem de AB ülkeleri ekonomik hegemonyayı kaybetmeleri halinde siyasi açıdan belli coğrafyalar üzerindeki etkinliklerinin de zayıflayacağının farkındalar.
1990-2000 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerin "Küreselleşmeye uyum" sürecinde giriştikleri "Yabancı sermaye çekme yarışı" ABD ve AB firmalarının üretimlerini Uzakdoğu Asya ülkelerine kaydırmalarına neden olmuştu. Davul bu ülkelerin boynunda, tokmak ise "Batı firmalarının" elinde idi. Yani, her şeyi rahatlıkla kontrol edebiliyorlardı. Özellikle, bol kredi ve borç döngüsü rekabet koşullarının bu ülkeler dışında belirlenmesinde önemli rol oynuyordu. Sonuç, malum... 1997 Güneydoğu Asya krizi. Güneydoğu Asya kaplanlarının yeniden aslına dönmesi.
Kriz sonrası boşluğu Çin ve son günlerde Hindistan dolduruyor. Yalnız bir fark var. Ama büyük bir fark... Mümkün olduğunca dışarıdan kredi kullanmadan kendi kaynakları ile büyüyorlar. Açık bir ifadeyle, hem davul boyunlarında hem de tokmak.

İSTİKRARLI YUAN
Çin'in ABD ve AB'yi kızdıran en belirgin ekonomik hamlesi, ulusal parası "yuanı" dolar karşısında belli bir marjda tutması. Böylece, uluslararası alanda ürettiği malların rekabet gücünü rahatlıkla koruyabiliyor. Dünyanın en büyük ihracatçılarının da başında geliyor. 175 milyar dolar dış ticaret fazlası ile 193 milyar dolar fazla veren Almanya'nın ardında, ikinci konumda yer alıyor.
Batıyı kızdıran diğer bir faktör ise Çin'in ABD'li ve Avrupalı kreditör kuruluşlara kaynak için başvurmaması. 1993 yılında başlatılan "Bankacılık kesimi reformu" ile Çin, Merkez Bankası'nı tekelci konumdan çıkarak birçok "ihtisas" ve "genel nitelikli" bankalar kurdu. Üretime yönelik özel projelerin finansmanı bu ihtisas bankaları tarafından sağlanıyor. Doğal olarak dışarıya gerek kalmıyor. Ancak, şu gerçeğin de altını çizmemizde fayda var. Çin'in bu süreci daha ne kadar devam ettirebileceği konusunda son aylarda şüpheler oluşuyor. Çünkü, kamu bankaları Çinli firmalara küresel kriz de kaynak pompaladılar. Dolayısıyla, kamu bankalarındaki zararlar yükselmeye başladı.
Üçüncü unsur ise, Çin'in yüklü miktarda dolar cinsi varlıklara sahip olması. Uzun süredir ABD'nin tasarruf açığını Çin karşılıyor. Biraz açalım... ABD meşhur "İkiz açıklarını" kendi halkıyla finanse edemiyor. Bu durumda açıkların finansmanı amacıyla ihraç edilen hazine kağıtlarını almak da Çin halkına düşüyor. Reel getirilerinin sıfır seviyesinde diyebileceğimiz bu varlıkları Çin niye alıyor? Çünkü, ABD tüketmezse Çin üretemez.

ÇOK ÜRET ÇOK TÜKET!
Çin'in diğer artılarına da kısaca değinelim...
* 2.2 milyar dolara yakın rezervi var Çin'in. Dolar, euro ve altın dengelerinde söz sahibi olmaz istiyor. Hatırlayacağınız gibi birkaç kez ABD'ye aba altından sopa göstermiş, rezervden yaklaşık 50 milyar dolar satıp euro almıştı. Şimdi benzer hamleleri altını kullanarak yapıyor.
* Yabancı şirketler alarak uluslararası markalarla bazı pazarlarda söz sahibi olmak istiyor. Geçen hafta Ford bünyesinde bulunan Volvo'yu 1.8 milyar dolara satın aldı. ABD'de birkaç petrol şirketinin de peşinde olduğu biliniyor.
* Çin gelişmekte olan ülkelerin öncülüğünü yapıyor. Bugün itibariyle küresel çıktıda yüzde 45 paya sahip gelişmekte olan ülkelerin bu payı 2020 yılında yüzde 55'e çıkacak.
Gelişmekte olan ülkeler üretimdeki paylarını artırırken ilginç bir gelişme daha oluyor aslında... Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkeler çok üretip az tüketiyorlardı. Ancak, son çıkışları ile hem çok üretiyorlar hem de çok tüketmeye başladılar. Oysa son günlere kadar "Tamam üretin ama tüketmeyi bize bırakın" diyorlardı. Şimdi ABD ve AB kızmakta haklı değiller mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA