Piyasalarda belirsizliklerin artması, piyasa aktörlerinin kafasının karışık olması ve bu yüzden piyasaların yön bulamaması altın fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Geçen yılı sakin kapatan altın bu ay içinde yeniden hareketlendi, ons fiyatı 1400 dolar sınırına dayandı. Belirsizlik faktörünün yanı sıra altın fiyatlarını etkileyecek yeni bir unsur daha eklendi bu yıl itibarıyla... Petrol fiyatlarının öngörülerin üzerindeki artışı, petrol fiyatlarının yukarı yönlü hareketini destekleyecek. Küresel krizden önce olduğu gibi...
Altın fiyatları 10 yıldır üst üste yükseliyor. Bunda küresel ekonomilerin uyguladığı düşük faiz politikalarının, yani aşırı küresel likiditenin önemli payının olduğu bir gerçek. Likidite bolluğu nasıl hisse senetleri, tahvil bonolar ve emtialarda balon oluşturmuşsa, altın ve diğer kıymetli madenler de bundan nasibini almıştı.
2010 yılında altın bir önceki yıla göre yüzde 29 değer kazandı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun "finansal araçların reel getirileri" çalışmasının sonuçlarına göre Ocak ayında TÜFE arındırıldıktan sonra yüzde 0.49 reel getiri, 3 aylık değerlendirmede ise yüzde 11.54 TÜFE sonrası getiri sağlamış. 6 aylık ve 1 yıllık reel getirileri ise sırasıyla yüzde 11.75 ve yüzde 23.70 seviyesinde gerçekleşmiş.
Altın fiyatları 3 kanaldan gelen yüksek taleple artıyor. Birincisi yatırım amaçlı altın talebi. İkincisi sanayi sektöründen gelen talep ve üçüncüsü mücevher altın talebi. Dünya Altın Konseyi 2010 yılının tamamını kapsayan "World Gold Demand Trends 2010" raporunu yayımladı.
KURUMSAL TALEP
Raporda dikkat çeken bazı veriler şöyle:
* Altının yatırım amaçlı talebinde kurumsal katkı oldukça fazla. Yani, bireylerden çok fonlar ve mali kurumlar gibi kurumsal yatırımcılar altına yaptıkları talebi 2010 yılında da sürdürmüşler. Geçen yıl yatırım fonlarında kullanılan altın tutarı 2.1 bin tona kadar çıkmış. Değeri ise 98 milyar dolara ulaşıyor.
* Yatırım amaçlı altın talebinin yükselmesinde merkez bankalarının da etkileri görülüyor. Diğer kurumsal ve bireysel yatırımcılar altın talebinde belirsizlik faktörünü ve kur riskini ön planda tutuyor. Merkez bankaları da benzer şekilde dolar ve euronun geleceğinden emin olamamaları yüzünden rezervlerinde altına yer vermeye çalışıyorlar. Merkez bankalarının rezervlerindeki altın oranı yaklaşık yüzde 14'leri buluyor. Geçen yıl IMF programı çerçevesinde 403 ton altın satışı yaptı. Alıcılar Hindistan, Bangladeş ve Sri Lanka merkez bankaları.
* Mücevher altın talebi 2009 yılına göre geçen yıl yüzde 18 artmış. Asya Pasifik ülkelerinin belirgin bir şekilde mücevher altına yöneldikleri, bu bağlamda mücevher altın talebini yükselttiklerinin altı çiziliyor raporda.
* Raporun sonuç bölümünde, bu yıl da petrol fiyatlarının yükselme eğiliminin süreceği vurgusu yapılmış. Rapor henüz petrol fiyatları çıkışa geçmediği bir dönemde hazırlandığından, bu yıl için yapılan tahminlerde petrol unsurunun biraz göz ardı edildiğini hatırlatalım. Petrol fiyatlarının 2011 yılında 100 dolarlarda seyretmesi petro-dolarların bir kısmının kriz öncesinde olduğu gibi altına kanalize olacağını gösteriyor.
Son olarak siyasi gelişmeleri de analizimize dahil edelim... Malumunuz Kuzey Afrika'da başlayan siyasi ayaklanmalar adeta "Meksika Dalgası"na dönüştü, Ortadoğu'ya, Körfez ülkelerine sıçrıyor. Bu yüzden dün spot altının ons fiyatı 1.403,38 dolarla Ocak ayından bu yana en yüksek seviyesine tırmandı. Altın gibi diğer kıymetli madenlerin fiyatları da tarihi rekor kırıyor. Gümüşün onsu 33.50 doları görerek, 31 yıldaki en yüksek seviyesine ulaştı. Aynı şekilde paladyum ve platin de yükseldi.
Sözün özü, krizden çıkış sürecinde ortaya çıkan gelişmiş ve gelişmekte olan ülke asimetrisi küresel ekonomide belirsizlikleri artırıyor. Bu da altına ve kıymetli madenlere yarıyor.