"Karşıyaka Avcılar Kulübü'ne Kongo'dan bir safari daveti gelmişti.
Avcıların Afrika sıcağına alışabilmeleri için de önceden çalışmaları gerekti. Hamam ise en ideal çalışma mekanıydı!"
Karşıyaka Avcılar Kulübü'nün gözde üyeleri hararetli bir toplantı sonunda karar verdiler.
Bir ay süre ile hergün Karşıyaka'nın o ünlü Ali Bey Hamamı'na gideceklerdi.
Kadınlara ait günler hariç, Ali Bey'in hamamında hergün Karşıyakalı avcıları görmek mümkündü.
Yıl 1953...
Avcıların önderi Ali Ortabaş'a sordular.
"Nedir avcıların bu hamam çalışmaları..."
Ortabaş yanıtladı:
"Efendim..." dedi. "Kongo'dan bir safari daveti aldık. Arkadaşlarımızın Afrika sıcağına alışabilmeleri için, hergün üç - dört saatlik hamam çalışması yapıyoruz."
***
Karşıyaka Avcılar Kulübü'ne Kongo'dan bir davet gelmişti.
Bizim avcıların performansını ta Afrika'nın ortasında duyan Kongo yetkilileri, yazılarında "Bizim buralarda yabani hayvanlar önüne geçilemez biçimde çoğalıyor. İnsanlarımızı tehdit ediyorlar" dediler ve eklediler:
"Sizden ricamız, burada kapsamlı bir safari düzenlemeniz. Böylece sizler de Türkiye'nin mümtaz avcıları olarak hem bulunmaz bir safari zevkini yaşarsınız, bizler de bu yırtıcıların bir kısmından kurtuluruz."
İşte bu davet üzerine Karşıyakalı avcılar heyecanla hazırlıklara başladı.
Avcılar Kulübü Başkanı Doğan Bayık, Dr. Vecdi, Sabit Oğul, Merkez Bankası Müdür Yardımcısı Rıfat Sabanoğlu, Bayraklı Papazı Nando, Vasili Copri, Marcel Petrizza, Domuzcu Con, Ricardo ve Dominik'in keyfine diyecek yoktu.
Şimdi bu olayın gerisini Ali Ortabaş'tan dinleyelim.
Tabii, "süsleme" kısımlarını da dikkate alarak. " Tam bu sırada, Kongo'dan bir yazı daha geldi. Avrupa'da sivil toplum örgütleri Bizim safari harekatımızı duymuşlar ve ayaklanmışlar. Hayvanların canlı olarak yakalanmasını istemişler. İstemişler değil, adeta dayatmışlar. Kongo hükümetinin bu yazısı üzerine biz de hareket tarzımızı değiştirdik. Kongo'ya gidecektik. Arslanları, sırtlanları, kaplanları, leoparları canlı olarak ele geçirecektik."
* * *
Kongo'dan safari çağrısı Ali Ortabaş'ı hayli heyecanlandırmıştı. O günlerin hızlı avcısı ve yine Kemeraltı'nın popüler saatçısı hayli heyecanlıydı. Ali Ortabaş, eşi Nükhet'i de burada bırakmak istemiyordu.
Yıllar ötesinden gelen bu itirafta heyecanlı bekleyişin izleri var.
Ali Ortabaş, devam etti:
"Bu arslanları, sırtlanları, kaplanları canlı ele geçirmek, öyle tuzakla, yol kesme ile olmazdı. Daha pratik bir yöntem bulunmalıydı. Uzun uzun tartıştık.
Avcılar yönetimi olarak sonunda bir yol bulduk. Yamanlar'daki dağ keçilerini toplayacak, bunların bütün bedenlerini afyon ile bulayacaktık. Ormana saldığımız keçilere saldıracak aslanlar, kaplanlar, sırtlanlar afyon ile etkisiz hale getirilecekti. Öyle ki, o azgın aslanları kuzu gibi yakalayacaktık."
Şimdi bütün mesele, Kongo safarisinin yapılıp yapılmadığıydı. Bu konuda Karşıyakalı avcılar ikiye ayrıldı. Bir kısmı bu gelişmeleri buraya kadar doğrular ama, "Sonrası palavra..." derler, bir kısmı da:
"Bu yüreksizler gelmedi. Biz gittik." diyor ve bunlardan Ali Ortabaş ekliyordu:
"O aslanlar, kaplanlar, sırtlanlar, saldırdıkları keçilerin üzerine sürülmüş afyonu yemişler kuzu gibi olmuşlardı.
Kiminin dişlerini söküp arabaya koyduk, kiminin de tırnaklarını. Kongolular yaptığımız operasyona hayran kalırken Avrupalı hayvanseverlerden de takdirname aldık.."