İzmir'in emektar gazetecilerinden, Buca sevdalısı Tayfur Göçmenoğlu, bu kez Bucaspor'un tarihini yazdı. Göçmenoğlu'nun, daha önce Buca Belediyesi'nin katkılarıyla yayımladığı "Beş onsekiz treni" adlı ilçenin tarihini anlatan belgesel niteliğindeki kitabının ardından, "1928'den günümüze fırtına Bucaspor" adını verdiği kitabı da çıktı. 420 sayfalık bu dev eseri, kuşe kağıda basılı ve tam 2 kilo 750 gram ağırlığında.
* * *
Bu büyük eser nasıl ortaya çıktı?
Tayfur Göçmenoğlu ile kitabın danışmanlığını yapan Bucaspor'un eski yöneticilerinden ses sanatçısı Salih Çınar, el ele verip, sarı-lacivertli kulüple ilgili sayısız veriye ulaştılar.
Taa 1928 yılına, yani kuruluş dönemine ait fotoğrafları araştırıp buldular. Hayatta olan ve o günlere ait anıları olanlarla röportajlar yaptılar, çok önemli anekdotları yakaladılar.
8 ay süren titiz çalışmada Yeni Asır'ın arşivinden yararlanan Göçmenoğlu ve Çınar'ın ortaya çıkardığı eserde, Bucaspor'un kurulduğu günden bugüne geçirdiği tüm aşamaları tek tek anlattılar.
Sarı-lacivertli takımın, 1984'te profesyonel lige çıktığından günümüze dek tüm maçların kadroları ve skorları, kitapta yer alıyor. Muhteşem bir arşiv çalışması olmuş. Daha düne kadar bir köy muamelesi gören Buca'nın sporda da muhteşem bir geçmişi olduğunu gözler önüne serdiler.
* * *
Tayfur Göçmenoğlu, bu işten para kazanmayı hiç düşünmediğini söylüyor ve ekliyor:
"Kitaptaki tüm bilgi ve belgelere kendimiz ulaştık. Kitaba koyduğumuz 34 ilanın geliriyle 1000 adet kitap bastırdık ve kulübe hediye ettik. Bu işten gelir sağlamayı amaçlamadığımızın bilinmesini isterim."
Süper Lig kapısına dayanan Bucaspor için çok anlamlı bu eserin devamının geleceğinin müjdesini aldık. Belediye Başkanı Ercan Tatı, Bucaspor'un son genel kurulunda, "Eğer Süper Lig'e çıkarsak, o aşamayı da içerecek ilaveli ikinci baskıyı ben yaptıracağım" sözünü vermiş.
Bucaspor'un tarihi, işte o zaman daha anlamlı olacak.
Unutmadan belirtelim; "1928'den günümüze fırtına Bucaspor" kitabından edinmek isteyenler, lütfen Bucaspor kulübüne gidin, kitabınızı alın.
kentten
Gürçeşme'den gelen sese dikkat!
Ünal Karakaya Gürçeşme'deki Küçükada mahallesinin muhtarı.
Ünal Karakaya'nın yaşı 50 ve 45 yıldır bu mahallede oturuyor.
Karakaya 20 yıldan bu yana da Küçükada muhtarı.
Şimdi söz Ünal Karakaya'nın:
" Bu yirmi sene içinde İzmir Büyükşehir Belediyesinin duyarsızlıkları ile uğraşıyorum. Altı yıldır kendilerine dilekçeler yazıyorum. Makam kapılarının eşiklerini aşındırıyorum. Vatandaaşlarımın hakkı olan alt ya da üst geçit yapılması için yalvarıyorum. Aldığım tek cevap şu: Değerlendiriyoruz..."
Küçükada muhtarı bu "değerlendiriyoruz" Büyükşehir'deki bürokratların neyi değerlendirdiklerini bir türlü anlamadığını vurguluyor ve ekliyor:
"Seçim kaybetmemek için yılda iki defa bayramlarda sorma al, parası dağıttıklarını görüyoruz. Bu paralar küçüksenrecek rakamlar değil. Bu paralar en az on geçit yapar..."
***
Ünal Karakaya'ya sorduk:
"Siz bu geçidi nereye ve niçin istiyorsunuz?"
Cevabı şöyle oluyor:
"Mahallemize Şirinyer tarafından tek giriş noktası var. Metro nedeniyle burası kapanıyor. Halkımız
Gürçeşme karakolu yanındaki yolu takip ettiği zaman doğrudan mahallemize iniyordu. Metro nedeniyle yolumuz kapanınca insanların taa Kemer'den dolaşması gerekecek. Bu nasıl şehircilik anlayışıdır, Allahaşkına?"
laflama
"Nerelisin?" diye soranlara, 'üç aşağı beş yukarı' İzmirliyim, diye yanıt veriyordu.
* İyi futbolcusun dediler diye, etrafa "çalım" satmaya başladı.
* Evde besledikleri küçük köpeğin ara sıra dışarı çıkması gerekiyordu, evin küçük oğlu bu işi "ite kaka" yapıyordu.
* Adam banyoya girdi, tam o sırada eşi misafirlerin geldiğini haber verince, "başına kaynar sular döküldü"
* Otomobilinin tekerleklerini yenileyecekti, ama dükkan sahibi fiyat konusunda 'lastikli' konuşuyordu.
Hüdai Ülker
küpe
Yobazlık, dar görüşlülükle enerjinin son derece patlayıcı bir karışımıdır.
H. Karajan
fıkra
Yanlışlık
Arkadaş olan iki genç kız konuşuyordu.
"Hiç sorma" dedi bir tanesi. "Bizim Haluk o kadar dalgın ki..."
Öteki hemen atıldı ve konuştu:
"Gerçekten çok dalgın. Geçen akşam arkadaşlarla bir toplantıdaydık. Birkaç defa kendisine, benimle değil. seninle nışanlı olduğunu söylemek zorunda kaldım..."