Adı: Mediha Balbakan...İzmirli girişimci bir kadın.
Bayan Balbakan, "30.6.2009 yılında girişimci iş hayatıma atıldım" diye başlıyor ve o günleri anımsıyarak tebessümle devam ediyor:
"Herkes karşıma çıktı. Bu krizle beraber çok zorlanacağımı söylediler. Birçok şirketin, fabrikaların kapandığını sürekli dile getirdiler. Oysa inancımı hiç kaybetmemek için sürekli yılmadan çabalıyorum."
***
Mediha Balbakan kendi markası ile "endüstriyel, teknik bakım ve temizlik malzemeleri"nin üretimini gerçekleştirmek, ciddi bir istihdam alanı yaratmak istiyor.
Ne var ki, bütün yaldızlı vaat ve laflara rağmen, "kadın girişimcilerin yollarının tıkandığını" vurguluyor.
Mediha Balbakan, "İşsizliğe bir nebze de olsa çare arayan işveren konumunda büyümek istiyorum ama gelin görün ki, yaklaşık 3 aydır elimde şirket evraklarım kapı kapı geziyorum, bankaları ziyaret ediyorum karşıma çıkan tek sorun şu: Şirketiniz kurulalı bir yıl olmadı. Gerekçe olarak da Bankalar Kanunu'nu gösteriyorlar. Peki, kadın girişimciliğine destek sözü nerede kaldı? Tüm olumsuzluklara rağmen savaşımı devam ettireceğim. Yılmadan ne olursa olsun mücadele edeceğim."
* * *
Kadınların çalışma hayatına katılması konusunda Türkiye genelinde büyük bir çaba var.
Bence kadın isterse her şeyi başarabilir. Ancak öncelikle istemeli.
Türkiye'deki girişimciler içinde kadınlara baktığımızda daha çok endüstri alanında yoğunlaştıkları ancak hizmet sektöründe ve ticaret hayatında da faaliyet gösterdikleri ortaya çıkıyor.
Türkiye'de yapılan araştırmalar sonucunda kadın girişimcilerle ilgili ortaya çıkan ortak sorunların başında, sosyal ve kültürel ortamda kadın rollerinin kalıplaşmış olması geliyor.
kentten
Öğrenciler şatıl (shuttle) istiyor
İzmir'de binlerce öğrenci, üniversitelerde öğrenim görüyor.
Kuşkusuz her üniversitenin de bazı sorunları var.
Ama en büyük sorun, ulaşım...
Bu köşede zaman zaman, özellikle İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde okuyan ve Karşıyaka'da oturan öğrencilerin ulaşım sorununu dile getirmiştim.
Bu sorun çözümsüzlüğünü korurken, her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
Örneğin, Bostanlı'dan Üçkuyular'a giden öğrenciler, iskeleye indiklerinde eğer kaçırmazlarsa 480'e biniyorlar ama uzun bir zamandan sonra okula ulaşabiliyorlar.
Hele hele sabahın erken saatinde bu işkenceye dönüşüyor.
Öğrencilerin çok büyük bir bölümü, Üçkuyular'dan direkt olarak ünivesiteye otobüsün kalkmasını Aziz Kocaoğlu'ndan bekliyorlar ama bir de önerileri var:
"İstanbul'da, Ankara'da, Bursa'da, Kıbrıs'ta bulunan hemen hemen tüm üniversiteler, belirli noktalardan saat başı şatıl (shuttle) gerçekleştiriyorlar. Yani, öğrenci servisi. İzmir madem büyükşehir, o halde söz konusu üniversite neden böyle bir çalışma yapmaz? Bizim neyimiz eksik?"
Haydi Aziz Başkan, haydi Ekrem Demirtaş, bu sorunu çözün.
Çözün ki, pırıl pırıl gençler daha üretken ve başarılı olsun...
ege'den
Yemek bahane, gençlik şahane
Körfez'de geniş yankılar yaratan bu şölenin temelinde, Edremit Karagözoğlu İlköğretim Okulu Gençlik ve Spor Kulübü ile Yılmaz Akpınar Anadolu Meslek, Kız Teknik ve Meslek Lisesi'nin ortaklaşa çalışması var.
Akçay Belediyesi'nin de desteklediği, "Yemek Bahane, Gençlik Şahane" konulu gençlik şöleni, Edremit Spor Salonu ve Akçay Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirildi.
"Yemek Bahane, Gençlik Şahane Projesi" adı altındaki gençlik etkinliğine 15-26 yaş grubu gençler katıldı. Önce Havran, Burhaniye, Edremit ve Trabzon halk oyunları ekipleri gösterileri ile çeşitli spor gösterileri ve müzik dinletileri sunuldu.
Etkinlikler sonunda katılımcılara yöreye özgü keşkek, nohut pilav ile lokma ve pamuklu şeker ikram edildi. "Yemek Bahane, Gençlik Şahane Projesi" Koordinatörü Mete Mısır, proje amacının; "Edremit Körfezi'nde yaşayan ve iç göçten etkilenmiş olan gençlere yaşadıkları bölgeyi tanıtmak ve gençlerin arasındaki diyalogu güçlendirmek" olduğunu ifade etti.
küpe
Eğitim görmüş halkı bir yana sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür. İdame ettirmek kolay, köleleştirmek imkansızdır.
Lord Brougham
fıkra
İmtihan
Tanınmış işadamı ölür, melekler tarafından karşılanır ve hayatta ne iyilik yaptığı sorusu ile yüz yüze gelir. O da, fakirlere beş milyon lira bağışladığını söyler. Baş melek sorar:
"Bakın bakalım, kaydedilmiş mi bu?"
Bakarlar... Biri cevap verir:
"Beş milyon değil, beş yüz lira bağışlamış efendim."
"Yaaa öyle mi? İade edin beş yüz lirasını, sonra da atın herifi cehenneme..."