Uzun yıllar Çeşme'nin gölgesinde kalan ve İstanbulluların çıkarma yapmasıyla bir anda Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biri haline gelen Alaçatı'nın nasıl kabuk değiştirdiğini, nasıl patlama yaptığını hepimiz biliyoruz.
Şimdi aynı hedefe uzun yıllar herkesin kaçtığı, sadece doğaseverlerin kıymetini bildiği Karaburun koşuyor. Yıpratıcı 303 virajın insanı gittiğine gideceğine pişman ettiği ve bu nedenle çok uzun yıllar birkaç bin nüfusla adeta "Saklı Cennet" olarak kalan Karaburun'un makus talihi değişiyor.
10 Kasım'da Kolin İnşaat'a ihale edilen ve altyapı çalışmaları hızla sürdürülen virajsız yeni yol için Kaymakam Fatih Aksoy, şu bilgileri veriyor: "Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün arkasından başlayacak ve eski yola 1.7 kilometre paralel yapılacak yeni yol, 2x1 standardında ve 12 metre genişliğindedir ve 800 gün içinde bitirilerek, 2013 yılında da hizmete girecektir. Proje, çoğunlukla mevcut güzergaha oturtulmakta ama keskin virajlar kaldırılmaktadır. Oldukça dar olan ve trafik akışının güçlükle sağlandığı Gülbahçe, Balıklıova, Mordoğan ve bazı köy geçişleri kaldırılmaktadır. Mordoğan ve Karaburun geçişlerinde genişliği 24 metreye çıkacak toplam 5 kilometre bölünmüş yol yapılacaktır."
* * *
Alaçatı örneğinde yaşandığı gibi virajlar kaldırılınca, Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nden 35 dakikada varılacak olan Karaburun'un kaymağını İzmirliler yine bakarak seyrederken, yine İstanbullular yiyecek. Karaburun Belediye Başkanı Serdar Yasa, "Şimdiden İstanbullu 80 yatırımcı önemli emlak ve arsaları kapattı. Bu girişimci sayısının kısa zamanda 100'ün üzerine çıkacağı haberleri geliyor. Gayrimenkul fiyatları ikiye katlandı. Bu yol bitince 'Cennet Karaburun'a ilginin çok daha fazla olacağının bilinci içersinde bir beton yığını haline gelmemesi için önlemler alıyoruz" diye konuştu. Ne diyelim... İstanbullulara kızmanın anlamı yok. "İş bilenin kılıç kuşananın" derler.
kentten
Urla'da yeni bir dünya kenti
Son zamanlarda her yerde konut inşaatları yükselmeye başladı. Öyle ki artık insanlar, düzenlenen konut kampanyasında ne tarafa bakacağını şaşırmış durumda.
Sunulan cazip fiyatlar ve ödeme koşulları nedeniyle ev sahibi olmak isteyenler tercih yapmakta sıkıntı yaşamaya başladı. İnşaat firmaları öyle vaatlerde bulunuyorlar ki, yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle birçok şirketin verdiği sözü tutamayacağından ve inşaatların çoğunun yarım kalacağından korkuyorum. Sonra ne mi olacak? Ortaya, "bankazede"ler gibi birçok "konutzede" çıkacak.
***
O yüzden burada ev sahibi olmak isteyenlerin dikkat edecekleri tek şey, konut inşaatını kimin yaptığı? Bana kalırsa, o firmanın geçmişte tamamlamış olduğu projelere bakıp ona göre karar vermeliler. Bugüne kadar kaç projeye başlayıp sonuna kadar götürmüşler? Verdikleri sözlerde ne kadar durmuşlar? Ödeme koşulları diğerlerine göre nasıl?
Son zamanlarda Türkiye'de bu tür konut projelerine yönelik bir güven bunalımı var. Ancak, benim bu güveni asla sarsmayacağına inandığım, projelerini takdirle izlediğim bir kuruluş var: Ege-Koop...
Ege-Koop'un başlayıp da tamamlayamadığı ve başlangıçta açıkladığı maliyetinin üstünde para istediği bir projesi hiç yok. Bu kuruluşun üyelerine kar fazlası verdiğini biliyorum mesela. Gerçek maliyetleri her zaman üyelerle paylaşılması, her imalatı bizzat üretici firmalara yaptırıp müteahhitlik karını ve aracı firmaların kar oranlarını devre dışı bıraktıklarını da biliyorum.
***
Ege-Koop, bugüne kadar hayata geçirdiği projelerle 100 bin kişiyi konut sahibi yaptı. Şimdi de Urla-Güzelbahçe arasında yeşil ile mavinin buluştuğu noktada yeni bir yaşamın kapılarını açmaya hazırlanıyor...
Pınar'dan
Derdimiz yok!
Biz dertsiz milletiz. Çok keyifliyiz. Bir elimiz yağda, bir diğeri balda. Haydi gelin, birlikte biraz mutsuz olalım. Canımızı sıkalım. Sonra da bu yaptığımızın adına, "hayatın gerçekleri" diyelim.
Nasıl mı? Alın programı, ister bir dizi. Hepsinde ağlayabilmeniz mümkün. Alın elinize televizyon kumandanızı, başlayın zap yapmaya.
Akşam haberlerinden sonra da olur, sabah haberlerinden sonra da...
Nasıl isterseniz. Her saat diliminde bolca gözyaşı dökebileceğiniz görüntüler mevcut. İster bir kadın programı, ister yarışma gerçeklerinden kaçı sahici diye sorgularsanız olmaz ama. Soru yok! Sadece izleyin, üzülün, ağlayın, bir de inanın. Hayatımızın gerçekleri bu. Her an üzüntü, dert, keder, ağlamak. Pardon, biz dertsiz bir millettik değil mi?
fıkra
Yazma sanatı
Yakışıklı bir film yıldızıyla röportaj yapıyorlardı.
"Çok aşk mektubu alır mısınız?"
"Evet."
"Hepsini okur musunuz?"
"Evet..."
"Aldığınız en güzel aşk mektubu?"
"Sadece en güzel değil, aynı zamanda en kısa aşk mektubuydu. Şöyle diyordu bu güzel kadın: Anahtar paspasın altında..."