İzmir'de reklam ve halkla ilişkiler sektöründe 21 yıllık deneyime sahip bir kuruluşun temel taşı.Uzun yıllar gazetecilik yaptı.
Sonra Yaşar Holding'in Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü'nde geçen başarılı yıllar ve sonunda İldaş adını verdiği kurumu hayata geçirme...
Bu serüvenin altında "İlhan Bilgehan" imzası var.
Bugün 60'a yakın kurum ve kuruluşa hizmet veren firmanın adı İldaş...
Başkanı İlhan Bilgehan ile en sıkı yardımcısı ve şirket ortağı olan oğlu Asil Bilgehan.
İlhan Bilgehan şirket bünyesindeki 18 kişilik ekibi ile bir aile olduklarını anlatıyor ve bütün sıkıntıları birlikte aştıklarını övüne övüne anlatıyor.
* * *
İşte bu aşamada İlhan Bilgehan'ın genç işadamlarına tavsiyeleri var.
Birçok acı ve tatlı deneyimin izlerini taşımaktadır bu tavsiyeler.
Bilgehan diyor ki:
"Herkesin sözüyle hareket etmesinler. Herkesin kendi duruşu olmalı. Etki altında kalmasınlar. Analiz etmeyi bilsinler. İnsanlara inansınlar."
Ve ardından yine deneyimlerin ışığı altında, İzmir'deki halkla ilişkiler sektörü üzerine bir görüş demeti.
Bilgehan'ı dinlemeye devam:
"İzmir'de önce can yine can, sonra cananı salla diyorlar. Bu sistem tutmuş. Bence aynı sektördeki insanların birbirine saygı duyması gerekiyor.
Sadece dedikodu ve hayal ürünü raflarla yol almaya çalışıyorlar. Cephe oluşturuyorlar. Sen başarılı olunca ellerindeki olanakların gideceğini düşünüyorlar. Bunu, hiçbir beklentileri olmamasına rağmen düşünebiliyorlar. Böyle bir zihniyet var. Sadece kendi sektörümde değil, İzmir'in genel yapısında da bu var. Rakibin başarılı olmasını istememeyi anlarım. Oyuna başlarken rakibe başarılar dilemek sadeçe centilmenlik gösterisidir. Kazanmak için çıkılan bir oyundan bahsediyoruz. Ben kimin yanında isem, bunu açıkça söylerim, söylemekten de çekinmem. İkili oynamayacaksınız. İki tane doğru yok. Tek doğru var."
* * *
İlhan Bilgehan'ın gazetecilik hayatı 1979 yılında başladı.
Ege Ekspres'teki gazetecilik yılları 1983 Kasım'ına kadar devam etti ve ondan sonra ver elini Yaşar Holding.
İlhan Bilgehan o yılları anlatıyor:
"Yaşar Holding terbiyesi ile iş hayatına girdik. Gerçekten bu çok önemlidir. Hayran olduğum insanlar arasında Feyhan Yaşar ilk sıradadır. Böylesine bir yöneticiyi az gördüm, diyebilirim. Bu arada İdil Yiğitbaşı ve Selim Yaşar da her zaman örnek alınacak yöneticilerdir. Holding bünyesinde birçok şirkete yakın oldum. Basın danışmanlığında önemli bir yol aldım. Gazeteci dostlarımız ile sanayici ve işadamlarıyla ikili ilişkilerin sağlıklı kurulması ve bunların düzeyli olması anlamında çaba harcadım. Böyle olunca da başarı geliyor."
hayattan
Balçova'ya yeni jeotermal planı
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çin yolculuğuna çıkmadan önce Balçova'yı ziyaret etmişti.
O ilginç ziyaretin ana konusu da jeotermal enerjinin Balçova'nın tamamında yaygınlaştırılması...
Ve Kocaoğlu'ndan söz:
"Balçova'nın tamamına jeotermal enerjiyi ulaştıracağız."
* * *
Aziz Kocaoğlu o ziyaretinde "direnişçi bazı başkanlara rağmen" İzmir'in ilçelerini tek tek dolaşarak mevcut sorunları dinlediğini vurgulamıştı.
Başkan'ın Çin gezisi öncesi son ziyareti Balçova'ya oldu.
Kocaoğlu, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya'nın ve meclis üyelerinin ilçeye dair sorunları dinledi. Başkan Kocaoğlu'nun en önemli sözü Balçova'nın büyük bir bölümünde kullanımında olan jeotermal enerji ile ilgili oldu.
Göreve geldikten sonra 7 milyon TL sermaye katkısı ile yeni kurulan İzmir Jeotermal A.Ş'ye yüzde 50 ortak olduklarını ifade eden Başkan Kocaoğlu şunları söyledi:
"Yedi yıl içinde Balçova'da var olan ısıtma sistemi iki üç kat arttı. Sadece Korutürk mahallesinde olan ısıtma sistemi Fevzi Çakmak, Teleferik ve Onur mahallelerine ulaştırıldı. Şu anda İzmir Jeotermal A.Ş. enerji kapasitesini 31 bin konut eşdeğerine fiili abone sayısını da 26 bin konut eşdeğerine çıkarttı. Bu sayı Balçova'nın yüzde 85'i demektir. Ama biz bununla yetinmeyeceğiz, Balçova'nın tamamına jeotermal enerji verilmesi için planlamalarımız devam ediyor."
küpe
Hatalar, saman çöpleri gibi suyun yüzünde giderler.
Dryden
fıkra
İddia
İki çiftçi, biri Adanalı, diğeri Kayserili, sohbet ediyorlar bu haliyle zenginliklerinden de övünüyorlardı.
Adanalı başladı:
"Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoruz."
Kayserili de söze atıldı ve konuştu:
"Yav, bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık."