Salihli'de Sevgi Yolu üzerinde şirin bir çay ocağı. Yarım asrı aşkın zamanı geride bırakmış devasa çam ağacının gölgesinde, sarmaşıkların güzelleştirdiği küçük ama ferah bir mekan. Günün ilk ışıklarıyla yükünü almaya başlar. Yaşlı genç fark etmez, müdavimleri çoktur.
Çam ağacının serin gölgesinde, hafif esinti eşliğinde içilen bir bardak çayın insana verdiği mutluluk bir başkadır. Kış günleri çay ocağının içerisi, yazın ise dışarısı doludur. İşyerinin tabelasında Munzur Çay Ocağı yazsa da insanların ağzında "Munzur Rehabilite Merkezidir."
***
Bu şirin çay ocağını yirmi yıldır Metin Sultan işletmektedir. İnsanları oraya çeken de işleticinin yürek güzelliğidir. Çay ocağında herkes istediği konuyu konuşur. Önemli olan başka düşüncelere de saygı göstermek, onu dinlemektir. Metin Sultan bir hakem gibi bunu idare eder. Konuşmalarda, tartışmalarda kalp kırmak, birbirlerini incitmek yoktur. Şimdiye kadar da buna hiç rastlanmamış. Herkes birbiriyle dost, kardeş ve arkadaştır. En şiddetli maç tartışmalarında bile sonuç tatlıya bağlanır. Tartışma sonunda sevgi çiçekleri çevreyi sarar.
Metin Sultan, "İlkokul mezunuyum" der. Konuştuğunuzda şaşırır, buna inanmayacak olursunuz. Dertliye derman, hastaya ilaç olur. Her sözünde sevgi, her sözünde güzellik vardır. Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkartacağını çok iyi bilir. Olumsuz düşünceleri, olumsuz kararları olumluya çevirir. Öyle olaylar yaşamış ki çevresinde. Çoğu mala, cana zarar gelecek biçimdeymiş.
* * *
Metin Sultan, onları ikna etmeyi başarmış. Bu yaptıklarını da herkes biliyor. Onu çok da seviyorlar. Gittikleri yerin bir çay ocağından çok bir tedavi merkezi olduğuna inanıyorlar. Metin Sultan'ın yararını görenlerden biri üşenmemiş. Çay ocağının camlarına çıkartmayla bir yazı yazdırmış: "Munzur Rehabilite Merkezi."
Yolunuz Salihli'ye düşerse bir çay içmek için uğrayın. Çay, kahve için, sıcak sohbete kulak misafiri olun. Yeri gelirse düşüncenizi de söyleyin. Kuş sesleri arasında, esintilerin ruhunuza hükmettiği bir anda elinizde sıcacık bir bardak çayınız, yüreğinizde ise dostluğun sıcaklığı. İşte mutluluğun resmi.
kentten
Toplum önderleri ne yapar?
Pasaport İskelesi'nin yanında Set Üstü Kafe'de CHP'nin "Karanlıklar Prensi" Ahmet Kadıbeşegil 5 yaşında çocukların okula başlamasıyla ortaya çıkan kaosta, İzmir siyasetinde yer alanların tavrının kritiğini yanındaki partililere şu sözlerle yaptı:
"Bugün yaşananları değil, 15 yıl sonra gelinecek noktayı öngören siyasetçiler dün anne ve çocuklarına sahip çıktılar. Birçok sosyal içerikli projeyi hayata geçiren Balçova Belediye Başkanı M. Ali Çalkaya ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, bu siyasetçiler arasında yer alıyor. Ayrıca CHP İl Başkan Yardımcısı Hüseyin Muslu Akpınar, anne ve çocuklara Konak ilçesinde destek olurken, 'Anneler için de bir sınıf oluşturulmalı' sözleri olayın psikolojik yönünü ortaya koyuyordu. Bornova'da Belgin Zal, Çiğli'de Gürbüz Bal güçleri oranında örgütlü bir destek verdiler. Genelgenin durdurulması amacıyla Danıştay'a dava açılması için dilekçeler toplandığını ve bazı annelerin çocuklarının geleceği açısından çekindiklerine işaret eden Belgin Zal, (ancak korkunun ecele yararı yoktur), 'Bunu anlattık, ikna oldular' diyor. İşin garibi 28 milletvekili olan İzmir'de sadece M. Ali Susam partisinin görüşü doğrultusunda anne ve çocuklara sahip çıktı. Bu kişileri siyasetçi olarak değil, sorunları halkla birlikte çözüm üretmeye çalışan 'toplum önderleri' olarak görmek gerekir."
küpe
Kişi kendisini çok iyi duyar ama iyi tanımaz.
Alain
laflama
* Aman şeker oğlan, yandım bekar oğlan... Anası hamamda kız beğenmiş. Yüzünde gülücükler saçar oğlan!...
* Ben çok romantik bir adamım, her gün karıma çiçek alırım.. Yine de karıma yaranamam. Kaktüs çiçek değil mi?
* Hayatımı yazsam roman olur belki. Ama o romanı kaç kişi alır okur? Muamma yani!
* Seke seke çaydan geçer Nazo Gelin. Oğlanlar iç geçirip bıyıklarını burar!...
* 90-60-90 ölçülerinde fıstık gibi bir kızdı. Fizik mühendisi oldu!...
İbrahim Ormancı'dan