Türkiye çok ilginç bir zaman diliminden geçiyor. Askeri bürokrasi ile hükümet arasında beklenen çatışma, yargının kendi içinde yaşanıyor. Olan olayların özüne değinmeden önce, son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. "28 Şubat süreci bin yıl sürer" diyen Genelkurmay eski Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun ne kadar haklı olduğunu yüksek yargının sergilediği korkunç tavırlardan anlıyoruz.
Bu ülkenin yüksek yargısı alenen ve açıkça millet iradesine, hukuka, hükümete karşı savaş açmış durumda. Artık açtıkları cepheyi hiç gizleme gereği duymuyorlar. Yüksek yargının Yargıtay dışındaki kısmı ve HSYK, adına Ergenekon denilen yapılanmanın lojistik destek üssü gibi çalıştığını son Erzurum savcısı kararıyla göstermiştir.
HSYK denilen birim, devletin ve hukukun içine yerleşmiş ve alenen devlete, hukuk düzenine ölümcül darbeler vuran bir karargaha dönüşmüştür. TBMM acilen toplanmalı ve bu idari birimi lağvetmelidir, nasıl yapacaksa yapsın, bunu yapmalıdır. Zaten bu HSYK denilen karargah bir yargı kurumu değil, bir idari birimdir ve yasama, devlete ve hukuka sürekli darbe vuran bu birimi içinden söküp atmalıdır.
***
Şimdi olup bitenleri hatırlayalım: Erzincan savcısı bazı cemaatler hakkında dava açıyor. Bu arada baraj gölünde bir dolu silah bulunuyor. Ne hikmetse albay Dursun Çiçek'in, "ıslak imza"lı irtica belgesinde yazanlarla Erzincan Savcısı'nın, alay komutanının ve 3. Ordu Komutanı'nın yaptıkları icraatlar tam olarak uyum gösteriyor. Bu arada Erzurum Özel Yetkili Savcısı devreye giriyor ve elindeki delillerle bu bağlantıları tespit ediyor.
Önce Erzincan savcısının elinden dava alınıyor. Sonra alay komutanı albay mahkeme tarafından tutuklanıyor ve 3. Ordu Komutanı ifadeye çağrılıyor. Ardından Erzurum Özel Yetkili Savcısı, Erzincan Savcısı'nı gözaltına alıyor ve mahkemeye sevk ediyor. Mahkeme savcıyı tutukluyor. Çünkü, ağır ceza hakimleri Erzurum Savcısı'nın bu tutuklamalarla ilgili olarak ortaya koyduğu Ergenekon kanıtlarını ikna edici buluyor. Hemen sorulması gereken soru şu: Diyelim ki Erzurum Savcısı kötü niyetli, peki, bu insanlarla ilgili tutuklama kararı veren mahkeme ve ağır ceza hakimleri de mi kötü niyetli? Bu sorunun bir cevabı yok. Yok ama HSYK adındaki birimin icraatı var: Savcının yetkilerini elinden almak. Niye? 3. Ordu Komutanı'nı sorgulayamasın diye.
***
Evet, direniyorlar. Bu ülkenin çağdaş bir ülke olmasını istemiyorlar çünkü. Adam gibi bir demokrasiden nefret ediyorlar. Adam gibi bir hukuk düzeninden hiç hoşlanmıyorlar. Hep düşündükleri şeyi yapmak peşindeler, rejimi bir yargıçlar cumhuriyetine dönüştürmek istiyorlar. Dünyayı tanımıyorlar, kitap okumuyorlar, bildikleri sadece gençliklerinde kafalarına at nalı gibi çakılmış ideolojileri. Bu ülkenin özgürlüğü, bu halkın refahı, güvenliği umurlarında değil. Ama unuttukları bir şey var: Bunların kim olduğunu gördük artık. Bütün yöntemlerini biliyoruz. Bu millet neleri aşıp geldi, bunları da aşacak!