Bir kaç gün önce İzmir'e İranlı bir heyetin geldiğini ve şehrimizin ileri gelenleriyle görüştüğünü öğrendim. İranlılar gibi tüccar bir milletin bizim İzmir'i keşfetmiş olmalarını çok önemsiyorum. Çünkü İran şu anda İzmir'in üretim kabiliyeti olan esnaf ve sanayicisine müthiş imkanlar sunabilecek bir ülke.
Son söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim: Hem iş yapmak isteyen İzmirli ticaret erbabı hem de gezmeyi seven turist tabiatlı İzmirliler hiç durmasınlar İran'a gitsinler. Bu ülkede hem müthiş ticaret imkanları var hem de bir açık hava müzesi İran. Elli kere gittiğimiz batı ülkelerine tekrar tekrar gidiyoruz ve paralarımızı oralarda bırakıp geliyoruz. Oysa burnumuzun dibinde dünyanın en eski medeniyetlerinin ve tabi bu arada Türk medeniyetinin sayısız eserlerini barındıran dev bir ülke var. İnsanlarının yarısı Türkçe konuşuyor üstelik. Ve şu sıralar Türkiye İranlıların gözünde çok prestijli bir ülke. Bizim onlarca yıldır kafamıza yerleştirilmeye çalışılan o şeytan İran'la, gerçek İran'ın hiç alakası yok. İranlılar, Türkiye ile ilgili kanaatlerini oldukça değiştirmişler, sanırım sıra şimdi bizde.
***
Geçtiğimiz hafta 7 günlük mükemmel bir İran gezisi yaptık. Gerçekten neredeyse bütün dünyayı gezmiş birisi olarak şu ana kadar İran'a gitmemiş olmayı büyük eksiklik saydım. Büyük İskender'in yıktığı Perse Polis insanda bugün bile çok derin tesirler bırakıyor. Hele İran'da adım başı rastladığımız tarihi eserlerin bu ülkede hüküm sürmüş Türkler tarafından yapıldığını görmek, bu ülkeyle tarihteki yakınlığımıza tanık olmak çok şaşırtıcı geliyor insana. İzmirlilerin özellikle İsfahan şehrini görmelerini isterim. Tartışmasız dünyanın en güzel şehri İsfahan. Yemyeşil tarih kokan bir şehir. İsfahan'a özellikle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ekibini alıp gitmesi ve oradaki şehircilik vizyonunu, oradaki yeşil alan mantığını, oradaki temizliği ve düzeni görmesi gerekir. Kişi başına 25 metre kare yeşil alan düşüyor bu şehirde. Bizim İzmir'de kişi başına düşen yeşil alan miktarının ne kadar olduğunu bilmiyorum ama herhalde İsfahan'ın onda biri bile değildir. İsfahan'ı görünce İzmir'in çölleştirilmiş bir şehir olduğunu gördüm.
***
Tahran, Büyük Selçuklu Devleti'nin başkenti Rey'in yeni adı. Tahran'ın biraz yakınında Tuğrul Bey'in mezarı var. Evet, İran'da bir İslami rejim hüküm sürüyor. İranlıların içinde rejimi beğenmeyenler olduğu gibi İslami rejimden memnun olan pek çok insanda var. Bize inandırılmak istendiği gibi orada eli kırbaçlı, el kol kesen bir rejim filan yok. Örtünmeyle ilgili belli kurallar getirmişler ancak o kuralları da alabildiğine esnetmişler. Birçok kadının örtünmesi kafasına bir şal atmasından ibaret hale gelmiş. Tahran'da ve ülkenin başka yerlerinde kadınlar özgürce dolaşıyor ve İran'da hayatın her alanında kadın ön planda. Yani İran'ı kimse Suudi Arabistan'la filan karıştırmasın. Elbette İran kendi içinde birçok çelişki barındırıyor ve eleştirilecek birçok yönü var. Bir kere İslami devrimden sonra İran vatandaşlarına bir özgüven kazandırmakla birlikte doğru düzgün bir kalkınma ve refah hamlesi yapamamış. Bu hal nereye bakarsanız görülüyor. Hizmet sektörü çok yavaş ilerliyor. Dünya ile sürdürdükleri gerilimin sonuçlarını yaşıyor İran. İran'ın bu eksikliklerini görünce Türkiye'nin ne kadar ilerlemiş bir ülke olduğunu anlıyorsunuz.
Yarın İran'ı farklı boyutlarıyla anlatmayı sürdüreceğiz.