Dünkü HaberTürk Gazetesi'nde gördüm haberi. DP'nin neden yerlerde süründüğünü bundan daha iyi hiçbir şey anlatamazdı. Haber şu: DP "Referanduma hayır" kampanyası için genel merkezde bir toplantı düzenliyor. Cindoruk bir konuşma yapıyor. Konuşması bittikten sonra üzerinde "ANAyasaNI al da git!" ve "hayır" yazan tişörtleri giyen gençlerle fotoğraf çektirmek istiyor. Ancak kameraların çalıştığını gören genç kızlar çil yavrusu gibi kaçışıveriyorlar. Bazıları ise elleriyle yüzlerini kapatıyor. Cindoruk ortada öylece kalıyor. Şimdi herkes bu tabloya baksın ve böyle bir tablo niçin yaşanıyor bir düşünsün. Ben üniversite talebesiyken o demokrasi mahzeninde az nutuk çekmedim. Gözlerimiz çakmak çakmakçı hepimizin. Demokrasi mücadelesinin onurunu iliklerimize kadar hissediyorduk. Şimdiki DP'li gençler ise utanıyorlar DP'li olmaktan, "Babam görürse kızar" diyor bir genç kız, gazetedeki habere göre.
***
Siyasi tarihin bize öğrettiği bir şey var: Bir siyasi hareket kendi varlık kodlarını köreltir ve kendisini konjonktürün dayattığı özel çıkarlara angaje ederse, o siyasi hareketin yozlaşması kaçınılmazdır. Bunun somut örneklerine yakın tarihimizde hep birlikte tanık olduk. 2007 Nisan'ında yüzde 10 barajını rahatlıkla aşacak durumda olan DP, 367 oylamasında Sabih Kanadoğlu, AYM ve CHP'nin birlikte yaptıkları "hukuk yolsuzluğu"na payanda olmuş, Meclis'teki oylamaya katılmamıştı. 22 Temmuz seçimlerinde halk DP'yi ve aynı suçu işleyen ANAP'ı, bırakın cezalandırmayı, bütünüyle tasfiye etmişti. O dönemin genel başkanı Mehmet Ağar, seçimden sonra, her zaman ki delikanlılığı ile, hatalarını açıkça dile getirmiş ve "O oylamaya girmeliydik, millet bizi cezalandırdı" demiştir. Bugünkü DP yöneticileri bunları hatırlamıyor olabilir mi? Şimdi anayasa değişikliğine "hayır" denerek 2007'deki hatanın tıpkısının aynısı tekrarlanıyor.
***
DP için tüm bu talihsiz gelişmeler yaşanırken, DP'nin eski genel başkanı Süleyman Soylu çırpınıp duruyor. DP'lilere kendi öz kimliklerini hatırlatıyor. Anayasa değişikliğinin desteklenmesinin demokrat misyonun gereği olduğunu anlatıyor. Kendi başına DP'nin haysiyetinin bir parti tasfiye memurunun elinde yerlere düşmesini engellemeye çalışıyor. Süleyman Soylu'nun çabaları, dibine asit dökülerek kurutulmuş bir ulu çınarın, var olma içgüdüsüyle, dibinden sürgün vermesi gibi bir şey. Ama belli ki, o filizi de koparıp atacaklar. Süleyman Soylu'yu "Demokrasiye evet" dediği için partiden ihraç etmeye hazırlanıyor Cindorukgiller. Bilmiyorlar ki, o genç adam, tek başına bugünkü DP'nin kurumsal varlığından daha itibarlı ve daha güçlü. Gittiği her yerde ilgi görüyor, itibar görüyor. Çünkü anlatacağı bir davası var. "Menderes" diyor, "14 Mayıs" diyor, "Millet iradesi" diyor, "Demokrasi" diyor. Bugün DP'nin başındaki kişinin "Ergenekon"dan başka söylediği herhangi bir laf var mı? Süleyman Soylu ve Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy bugün Tire'ye geliyor. Demokrasiye inananlar ve Menderes'in davasına sahip çıkanlar bu genç demokratın feryadını dinlemek için bir araya gelecek.