Birinci grup: Bu insanlar müfrit CHP'lidir. Allah kelamı olsa bu pakete "hayır" diyeceklerdir.
İkinci grup: Anayasa Değişikliği Paketi'ni hiç okumamış ve mevcut durumla mukayese etmemiş olanlar.
Üçüncü grup: Darbeleri ve yargı vesayetini ülke için bir güvence görenler.
Aslında tüm bu grupları fikirlerini yeniden gözden geçirmeye zorlayan basit bir gerçek var: Anayasa Mahkemesi bu maddeleri, hem de yetkilerini aşarak, esastan inceledi ve o iki madde de dahil, hiçbirinin anayasaya, devletin laiklik ilkesine ve sosyal hukuk devleti niteliğine aykırı olmadığını hükme bağladı. Bu anayasa oylamasına "hayır" verecek olanlar kendi çizgilerine yakın olan Anayasa Mahkemesi'nin yargısal performansına da "güvensizlik oyu" vermiş olacaklar. Velhasıl "hayırcı" vatandaşlarımızın işi pek kolay değil.
***
Gelelim şimdi asıl anlatmak istediğimize: Bakın yargı nasıl ele geçirilir ve geçirilmiş.
Bugünkü yargı düzenimizin kurgusu 1960 darbesine ve ardından 1961 darbe anayasasına aittir. 1960 darbesinin ilk 7 ayı içinde, daha anayasa yapılmadan, Yargıtay üyelerinin dörtte biri, Danıştay üyelerinin yarısından fazlası, ilk derece mahkeme hakim ve savcılarının da altıda biri olmak üzere 614 yargı mensubu "re'sen" emekliye sevk edildi. Emekli edilenlerin yerlerine darbe rejiminin onayladığı isimler atandı. Hemen ardından Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Hakimler Kurulu oluşturuldu. Merhum Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan arkadaşının idamına karar veren Yassıada Mahkemesi'nde hakim, savcı ve soruşturma kurulu üyesi olarak görev yapan yargı mensuplarının neredeyse tamamı, daha sonra yüksek yargıda terfi ettirilerek ödüllendirildi. Merhum Menderes'i astıran Yassıada Mahkemesi'nde görev alan hakim ve savcıların arasından 3 Anayasa Mahkemesi başkanı, 2 Yüksek Hakimler Kurulu başkanı, 2 Yargıtay başkanı ile YSK başkanı, Danıştay başkanı ve Danıştay başsavcısı çıktı.
***
Şimdi aşağıda darbecilerin yüksek yargıyı nasıl ele geçirdiklerinin resmini bulacaksınız. Zaman Gazetesi yayınladı ben de oradan aldım.
Evet, işte yargı böyle ele geçirildi. "As Menderes'i, kap Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay üyeliğini" ahlak dışılığı böyle yaşandı. Bugün yüksek yargıya hakim olan zihniyet ile 27 Mayıs darbecilerinin ve başbakan katillerinin zihniyeti arasında çok bir fark yoktur.
Şimdi hesap günüdür. O, bir gram hukuk namusu olmayan Egesel'den ve Başol'dan hesap sorma günü: 12 Eylül 2010...