Siyasetin de kendine özgü bir arz-talep dünyası vardır. Siyasetçi veya onun partisi toplumun sorunlarına dönük yeni fikirler, yeni projeler, yeni vaatler geliştirir ve piyasaya sunar. Müşteri, yani seçmen, bu arzı pek çok seçme kriterine göre satın alır veya almaz. Ortaya çıkan fikrin, projenin veya tutumun seçmen tarafından benimsenmesi söz konusu arzın mevcut bir talebe karşılık geldiğini ve dolayısıyla siyasetin doğru bir üretim yaptığını anlarız.
Son yapılan anayasa değişikliği oylamasında halkın yüzde 58 gibi büyük bir bölümünün anayasa değişikliğine "evet" oyu vererek onaylaması, bize Ak Parti'nin halka talepleri doğrultusunda bir proje sunduğunu gösteriyor. Diğer yandan, referandumda halka "hayır" çağrısı yapan CHP'nin ve MHP'nin ise toplumun yeni anayasa talebini yeterince göremediğini söylemek mümkün.
***
Bu arada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu zaman zaman kendimce haklı sebeplerle eleştiren birisi olarak, itiraf etmeliyim ki Kılıçdaroğlu referandum sonrası sergilediği profil ve tutum ile beni şaşırtıyor. Başörtüsü yasağının kalkması konusuna özgürlükçü yaklaşımı bunlardan birisi. Yeni anayasa konusunda, "Hemen başlayalım" şeklinde hükümeti sıkıştıran tavrı, bir diğer dikkat çekici durum. CHP gibi statükocu bir parti lideri için çok şaşırtıcı açılımlar bunlar. Ve ben burada bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
CHP liderinin son günlerde siyasete taşımaya çalıştığı bu eylemci ve aynı zamanda uzlaşmaya açık üslubu hem halktan hem de kamuoyu önderlerinden büyük ilgi görüyor. Ben kendi payıma söyleyebilirim ki, demokrasiye oynayan ve gerçekçi projelerle iktidar hedeflemiş bir CHP'yi ve Kılıçdaroğlu'nu bu köşeden zevkle desteklemeye hazırım. Böyle bir gelişmenin Türkiye için sonsuz iyilikler getireceğini düşünüyorum çünkü.
***
Bütün bu gelişmeler olurken CHP lideri Kılıçdaroğlu ve Başbakan Erdoğan arasında yaşanan küçük jestlerin toplumun nasıl ilgisini çektiğine dikkat çekmek isterim. Bir sivil toplum kuruluşunun kongresinde iki liderin birbirine ayırdığı 10 dakika toplumu ve siyaseti heyecanlandırdı.
Buradan çıkartılacak sonuç şudur: Toplum siyasi elitlerden kavga değil, uzlaşma ve işbirliği talep ediyor. Bu kadar basit. Tam da bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu'nu ilgiyle izlemeye devam edeceğiz. Bakalım sergilediği bu ilgi çekici tutumu bir taktik anlayışla mı, yoksa siyasetin arz-talep ilişkisini kavramış bir siyasetçi olarak mı ortaya koyuyor?