• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Alvin Toffler ve kadınların iktidarı

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 24.10.2010, 00:00
Şu soru hep sorulur: 50 yıl sonra kadınların durumu ne olacak? İlginçtir, bu tip sorularla da en fazla sözüm ona, kadın haklarıyla filan uğraşanlar meşgul olurlar. Oysa, "50 sene sonra kadın kısmının durumu ne olacak?" sorusu, özünde kadını bir tür metalaştırmak değil midir? Öyle ya, ortada kadın diye bir canlı türü var, onun toplumsal hayat içerisinde bir rolü var, ilerde bu rol acaba hangi yöne evrilecek, önemi azalacak mı, artacak mı? diye soruluyor. "70 sene sonra orangutanlar okuyup yazma öğrenebilecekler mi?" veya "Otomobillerin durumu ne olacak?" gibi bir soru bu. Siz hiç kadınlar için sorulduğu anlamda "50 sene sonra erkeklerin durumu ne olacak?" diye bir soru duydunuz mu? Aslında benim için bu soru son derece değersiz.
Bana göre, dört bin yıllık bir Hint efsanesinde anlatıldığı gibi "O günden bu yana değişen hiçbir şey olmayacak." İstatistik rakamlardaki şişmeler Adem ve Havva'dan bu yana devam ede gelen doğal kadın-erkek dengesinde fazlaca bir şey değiştirmeyecek. Ama bizler kadının artan izafi etkinliğini çok mühim bir şey oluyormuş gibi tartışacağız elbette. Çünkü bu konu üzerine birçok insan kafa yoruyor. Ciddi araştırmalar yapılıyor. Özellikle dünyanın önemli fütüristlerinin yaptığı öngörüler izlenmeye değer.
***
Yukarıda sahip olduğum görüşlere rağmen, 80'li yılların ortalarından itibaren kadınlarla ilgili önemli araştırmaları, öngörüleri ve spekülasyonları büyük bir merakla izledim. Belki uzun yıllar bekar kalmanın getirdiği bir merak bu. Kadın dilini, kadın sosyolojisini öğrenme merakı. Bu konuda benim için ilk çarpıcı metinler Amerikan menşeliydi. John Naisbitt ve Patricia Aburdene adlı yönelim araştırmacılarının yazdığı "Megatrends-1" ve "Megatrends-2000" adlı kitaplar gerçekten bizlere hem dünyanın büyük yönelişleri hem de kadınların geleceği hakkında kışkırtıcı fikirler aktardılar. Daha sonra bu yazarlar bir kitap daha yayınladılar ve bu kitapta sadece kadın konusunu ele aldılar: "Megatrends For Vomen" , yani "Kadınların Önlenemeyen Yükselişi". Bu kitapları benim arkadaşım Şule Kılıçarslan'ın ve babasının sahibi olduğu Form Yayıncılık, Türk okuruyla buluşturdu. Yazarlar her üç kitapta da önümüzdeki yüzyılın bir değişim asrı olacağını öne sürüyorlardı. Öne sürdükleri konulardan birisi de kadının etkisinin artacağı hususuydu. Megatrends'lerin 80'li ve 90'lı yıllardaki öngörüleri hemen hemen gerçekleşti diyebilirim. Geçmişte bu köşede bu gerçekleşen öngörüleri yazmıştım.
***
Geçtiğimiz hafta dünyada "kadının geleceği" meselesi yeniden gündeme geldi. Bu kez kadın konusunda çarpıcı açıklamalar yapan kişi Alvin Toffler'di. Toffler benim için çok önemli bir insandır. Zihnimin ve hayal gücümün beslenmesinde onun kitaplarından çok yararlandım. Yazdıkları ile gelecekte insanlığı nelerin beklediğini, birkaç istisna dışında, bütünüyle doğru bir şekilde önceden haber etmiştir Toffler. Onun "Şok", "Üçüncü Dalga" ve "Yeni Güçler Yeni Şoklar" kitapları 20. ve 21. yüzyılı anlama kılavuzlarıdır. Uzatmayayım, bu büyük gelecek bilimcisi her yazdığı kitapta kadınların giderek daha da etkin bir sosyolojiye sahip olacaklarını belirtmişti. Ancak geçen hafta açıkladığı yeni çalışmasında, öteden beri yaptığı bu öngörüleri nerdeyse bir "aksiyom" halinde dile getirdi. Toffler, gelecek 40 yıl tahminlerini açıkladığı raporunda "Önümüzdeki 40 yıl içinde kadınlar şimdiye kadar benzeri görülmemiş biçimde iktidarda olacak" diyor. Bunu o derece kesin bir dille söylüyor ki, bir erkek olarak ürkmemek mümkün değil. Öyle ya, evdeki tek kadının otoritesinden muzdarip bir erkeğin tüm memleketi kadınların yöneteceği tahmininden ürkmesi kadar doğal ne olabilir?
***
Evet, meseleye ciddiyetle yaklaşacak olursak, doğrudur, kadın ağırlığı her alanda gün geçtikçe artıyor. Bugün öğretim üyelerinin yarısı kadın, hukukçuların yarısı kadın, öğretmenlerin daha çoğu kadın. İş kadınlarımızın sayısı geçmişle mukayese edilemeyecek kadar fazlalaştı. Sadece iktidar partisinin mecliste 30 kadın milletvekili var. Toffler'in öngördüğü gibi, önümüzdeki yıllarda bu rakamlar aritmetik olarak artabilir de. Bunlar tamam ama bir sorun var ortada: Kalite sorunu. Yani kadınların uğraştıkları işlerle ilgili, moda ve medya gibi birkaç sektörü saymazsak, çok ciddi bir kalite sorunları olduğunu düşünüyorum.
Kalite kelimesi yanlış anlaşılmasın, kastettiğim iş performansıdır. Siz mesela bilim dünyasında erkek milletine şöyle nal toplatmış bir kadın alim tanıyor musunuz? Nobel ödüllerinin kimlere verildiği ortada. Dünyada da böyle, bizde de böyle bu durum. Meclis'te onca kadın milletvekilimiz var, içlerinde kaç tane pırıltı saçan kadın siyasetçi görüyorsunuz? Ama etrafımıza baktığımız zaman bir dolu ihtiras küpü kadın dolu. Üstelik yönetimler onların işlerini kolaylaştıran "pozitif ayrımcılık" gibi yasal tedbirler de alıyorlar. Dolayısıyla 40 yıl sonra kadınlar erkeklerden daha güçlü olabilirler. Ama kalite sorunu çözülmezse vay dünyanın haline!
Velhasıl, ben bir yandan yazılıp çizilenleri önemsiyorum, bir yanda da, "kemiyet, keyfiyet" meselesinden ve bu konudaki istatistiklerin hiç de kadın lehine olmamasından dolayı, "eski kafalı" kalmaya devam ediyorum.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI