Dün siyasi partilerin grup toplantıları vardı. Hepsini her salı olduğu gibi üşenmeden dinledim. En başta söyleyeyim, Başbakan Erdoğan'ın dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmayı hiç beğenmedim. Çok fazla savunmacı bir konuşmaydı. Sanki Başbakan'ın gündemini muhalefetin siyasi lafazanlıkları belirlemişti. Kamuoyu Başbakan Erdoğan'ın vizyoner siyasetçi tarzından hoşlanıyor. Rakiplerine kurduğu üstünlükte burada kendini gösteriyor. Dün sanki kendisini muhalefetle eşitlemiş bir görüntü verdi Başbakan.
***
Ben asıl muhalefet liderlerinin konuşmaları üzerinde durmak istiyorum. Özellikle de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması. Bu köşede zaman zaman yazdım, Kılıçdaroğlu'nun arada bir söylediği iyi bir sözün arkasına hemen hepimiz takılıyoruz ve ona hak ettiğinden daha çok payeler veriyoruz.
Sonra bakıyoruz ki, ortada geveze ve bomboş bir siyasi figür dolaşıyor. Dünkü grup toplantısını izleyenler neleri dinlediler Kılıçdaroğlu'ndan? 2002 yılında Başbakan Erdoğan'ın söylediği sözlerin arkasında durmadığını. Tam bir saat bunları anlattı CHP lideri. Gerçekten hayret ettim. 9 ay sonra genel seçime katılacak bir ana muhalefet partisinin lideri, milyonlarca insanın seyrettiği grup toplantısında, bir saat boyunca zeytin çekirdeğini doldurmayan laflar etti durdu. Oysa bir ana muhalefet partisi liderinin, bir seçim öncesinde, halka söyleyeceği başka sözleri olmalı değil mi? Bir farklı dış politika önerisi, bir farklı ekonomik programın ipuçları, bir yeni sosyal politika anlayışı vs... Bunlarla ilgili tek kelime yok. Bu konu başlıkları ve diğer gündemdeki konularla ilgili bir hükümet eleştirisi zaten yok.
***
Dikkat edin, hükümet icraatı eleştirisi yok diyorum. Mesela siz, Kılıçaroğlu'ndan, hükümetin Ortadoğu politikasına ilişkin kapsamlı ve analitik bir eleştiri duydunuz mu? Ekonomik programına ilişkin bir eleştiri... Ben duymadım. Bunun da çok anlaşılabilir basit bir sebebi var: Bu hükümet başarılı. Siz ne söylerseniz söyleyin, ortaya eleştirilerinizi anlamlı kılacak bir yeni model önerisi koymadığınız sürece rakamlar, Kılıçdaroğlu'nun yaptığı tarzda yuvarlak laflarla örülü eleştirileri boşa çıkarıyor.
Şu aralar Türkiye'nin hem dış ilişkiler hem de ekonomik performansını itibarlı yabancı kurumların ekranından izlemek gerekiyor. Bu kurumlar içinde siyasi hesap olmayan objektif değerlendirmeler yapıyorlar Türkiye hakkında. Doğrusu hepsi de ülkemiz hakkında göğsümüzü kabartıcı nitelikte analizler bunlar. IMF başkanının dünkü gazetelerde yer alan demeci, OECD'nin Türkiye'yi öven sözleri, daha önce bu köşede yer aldı. İki ay önce Newsweek dergisi, "Yükselen Türkiye" sloganını kapak yapmıştı. Daha bir ay önce ünlü Ekonomist Dergisi, "Türkiye'nin uyguladığı politikalarla bir küresel aktör olduğu" tespitine yer vermişti sayfalarında.
İşte saygın İngiliz gazetesi Independent'in iki gün önceki Türkiye analizi. "Türkiye yıldız ülke" başlığını atıyor gazete. Farklı uzmanların Türkiye hakkındaki görüşlerine yer veriyor. Bu uzmanlar değerlendirmelerinde Türkiye'nin göz kamaştırıcı yükselişine vurgu yapıyorlar. Aynı uzmanlar elbette cari açık ve enflasyon gibi konularda da Türkiye'yi uyarıyorlar. Ama bu objektif görüşlerin tamamı Türkiye'nin sergilediği pırıltılı ülke görüntüsüne dikkat çekiyorlar.
Tüm bu gerçekler ortadayken, bu başarıların sahibi Başbakan da dahil olmak üzere, siyaset sınıfının tamamı, dün TBMM çatısı altında Türkiye'yi konuşmadılar!