• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

"Teşkilat"ın başı belada!

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.09.2011, 00:00
Ben İsrail'in siyaset biliminin kıstaslarına uyan bir devlet olduğuna emin değilim. İsrail bir devletten daha ziyade bir teşkilata benziyor. Savaş makineleriyle teçhiz edilmiş, iyi örgütlenmiş bir istihbarat teşkilatıyla bilgiyi kullanan ve sahip olduğu katiller sürüsüyle de dehşet duygusu uyandıran bir teşkilat. İsrail eğer gerçek bir devlet olmuş olsaydı, özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra çektikleri acıların karşılığı olarak onlara açılmış olan krediyi iyi kullanırdı. Emperyalistlerin zavallı Filistinlilerin toprağını gasp ederek yarattıkları İsrail, bugün Ortadoğu coğrafyasını cehenneme çeviren bir canavara dönüşmüştür. İlginçtir, Ortadoğu'da "İsrail" adında katil bir teşkilat yaratan Batı, yarattığı bu canavarı kollamaya devam ediyor. Bugün İsrail, uluslararası hukuk tarafından denetlenemeyen, BM kararlarının üzerinde hiçbir yaptırım gücü bulunmadığı tuhaf bir yapı. Çünkü Batı ve ABD böyle olmasını istiyor. Aslında İsrail'in o iğrenç çehresi ortaya çıktıkça bundan en fazla Batı ve ABD zarar görüyor.
***
İşte son olayla ilgili yaşananlar: 30 Mayıs 2010'da Mavi Marmara adlı insani yardım gemisi İsrailli katiller tarafından basılıyor ve 9 Türk öldürülüyor. Bir kere baskın uluslararası sularda oluyor ve böyle bir baskına Uluslararası Deniz Hukuku asla izin vermiyor. Bu teknik meselelere fazla girmeyeceğim ama böyle durumlarda fetva ehli olan San Remo El Kitabı bunu açıkça belirtiyor. Ayrıca BM Komisyonu Veri Toplama Misyonu'nun yaptığı tespitler İsrail'in bu eyleminin açık bir suç olduğunu ortaya koyuyor. Bunları bir yana bırakalım, olayın hemen ardından BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı'nın yaptığı açıklama ve İsrail'in eylemiyle ilgili konulan tavır orada durup dururken, BM adına hazırlanan Palmer Raporunda İsrail'in insanlık dışı eyleminin hoş görülmeye çalışılması BM düzeninin ne kadar ahlaki bir erozyona uğradığını bir kere daha gösteriyor bize. Bu gelişmeler bir bakıma iyi oldu, mevcut BM düzeninin insanlığın adalet ihtiyacını karşılamaktan uzak bir hale geldiği hususu bir kere daha tartışma konusudur bugün..
***
Şimdi burada Türkiye'nin izlediği politika önemlidir. Bu baştan itibaren doğru bir politikadır. Hem realist hem de idealist bir politikadır. Bizim milli çıkarlarımıza uygunluğu, buradan devşireceğimiz avantajları filan bir yana bırakıyorum, Türkiye'nin İsrail politikası bir kere insanlık adına ve tabii İsrail'i şımartanlar adına da doğru bir politikadır. İçlerine sinmiş İsrail sevgisi ve korkusundan dolayı olup bitenlerden endişeye kapılan kılkuyruk yazar-çizer takımı hiç merak buyurmasınlar, bu siyaset İsrail'i de bir teşkilat olmaktan çıkartıp belki bir devlete dönüştürecektir.
Peki, Türkiye'nin İsrail politikası Türkiye'nin başına iş açar mı? Açarsa açar, mesela "PKK ile oynar" deniyor. Olabilir, onlar PKK ile oynarsa birileri de çıkar Hamas ve Hizbullah'la oynar. Mesela diyorlar ki, "Amerika'daki Yahudi lobisi aleyhimize dönerse?" İşte burada bir açıklamaya ihtiyaç var: Birincisi, ABD'de İsrail'in hukuk tanımaz terörist tutumundan rahatsız olan koca bir kitle var. 11 Eylül saldırılarının bile sebebinin İsrail'in şiddet politikaları olduğunu söyleyen çok Amerikalı mevcut. İsrail hem Amerika'nın hem de Batı'nın başının belasıdır bugün. Daha önemli bir husus: ABD ve Batı'daki Yahudi lobisi şu anda ikiye bölünmüş durumda. Bu lobiye mensup olanların önemli bir kısmı İsrail'in dünyayı ateşe atan bir terör devleti haline geldiğine inanmakta ve artık bunun vebalini taşımak istememektedir. Türkiye'nin politikası bu insanları da cesaretlendirici bir nitelik taşımakta. Askeri teknoloji, heron falan filan... Geçelim bunları, Türkiye'de hem TAİ hem de özel sektör aslan gibi heronlarımızı üretiyorlar. F-16'larımızı, tanklarımızı artık kendimiz modernize edebilecek güçteyiz.
İsrail'in başı belada. Türkiye'nin şu anda hayata geçirdiği beş maddelik plan dahi bu devletin zihinlerde yarattığı korku duvarını param parça etmiştir. Türkiye gibi samimi bir dostu kaybetmenin bedelini ödeyeceklerdir. Dünyadaki değişimi anlamamanın sonuçlarına katlanacaklardır. Ya diz çökecek ve adam gibi bir devlet olacaklardır, ya da İsrail'in varlığı dünden daha çok tartışılacaktır.
Kimse unutmasın, 28 Şubat'ın dandik paşalarının Türkiye'nin İsrail politikalarını belirlediği günler çok gerilerde kaldı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA